Siyasette bir süredir değişim, normalleşme, yumuşama tartışmaları devam ediyor. Bu süreçlerin siyasete ve partilerin geleceğine etkisi farklı bağlamlarda analiz ediliyor. Yanlış analizden doğru öngörü çıkmaz. Siyasetin geleceğine dair aşırı genellemeci yorumlardan kaçınmak gerekir. Siyasetin günlük rutinlerinin ne sonuç üreteceğinin tespit edilmesi; yapısal, toplumsal ve siyasal gerçekliklerin ne olduğunun tam kavranmasıyla anlaşılabilir.
Bugün siyasi partilerin ve siyaset analizcilerinin farkında olması gereken bazı yeni dinamikler var. Bunlar, siyasetin yeni gerçekliklerini de belirliyor. Teknoloji ve yeni dijital mecralar, iletişim biçimlerini dönüştürüyor. Gerçeklikler muğlaklaşıyor. Algı yönetimleriyle geçici de olsa maalesef sonuç alınabiliyor.
Toplumsal olarak yeni sosyolojinin, siyasetçilere, siyasal partilere, iktidar pratiklerine ve siyasal söylemlere yönelik tutum ve davranışları geçmiş dönemlerden farklılaşıyor. Bu yeni sosyal kümelerin siyasete bakışlarındaki öncelikler farklı. Siyasi aktörler arasındaki karşılaştırmayı çok daha güncel meseleler üzerinden yapıyorlar. Geçmişle kıyaslama çok kısa süreleri kapsıyor. Her gelişmeyi yakın dönemle ilişkilendiriyorlar.
Siyasal değer setleri ve önceledikleri konular, bir önceki kuşaktan farklı olduğu için geçmişe nazaran sağ-sol tanımlamalarının ötesinde siyasete bakıyorlar. Bu anlamda parti aidiyetinden daha çok siyasi aktörlere göre tercihte bulunabiliyorlar.
Türkiye'de son yıllarda kesintisiz seçim dönemleri, seçmenin siyasal okuryazarlığını geliştirdi. Böyle olduğu için, seçmenler, stratejik ya da taktiksel olarak oy verme davranışlarını şekillendirebiliyor. Bu bağlamda, mayıs seçimleri ile mart yerel seçimlerinde sandıktan çıkan sonucun bu kadar farklı olmasının bir nedeni de nedeni seçmenin tercihlerini stratejik olarak belirlemesiyle ilgilidir.
Geniş tabanlı partilerde, taban eğilimlerinin ortaklaştırılması giderek zorlaşıyor. Kendisini milliyetçi olarak tanımlayan seçmenlerin bile, milliyetçilik refleksleri farklı. Dolayısıyla da geniş tabanlı bir partide, muhafazakâr, liberal, milliyetçi, İslami hassasiyetleri yüksek farklı seçmen kümelerini aynı yerde buluşturmak ince bir siyaset üretimiyle mümkün.
Yapısal olarak, ittifaklar partilerin siyaset üretme süreçlerini, pratiklerini ve dilini belirliyor. Bir partide taban eğilimlerinin uyumlaştırılmasının zor olduğu yerde, ittifak partilerinin geniş tabanlarını aynı istikamette tutmak epeyce bir mesai gerektiriyor. Dolayısıyla, ittifak bir gereklilik olduğuna göre, önemli olan ittifak partilerinin kendi siyasi kadrolarını ve tabanlarını bu durumun farkındalığına ikna etmeleridir.
AK Parti 22 yıldır iktidarda olduğu için diğer partilere göre kendi gerçeklikleri ve zorlukları var. Seçmen karşılaştırırken, diğer partilerle değil, AK Parti'yi kendi iktidar dönemleriyle karşılaştırıyor. Başarı ya da başarısızlık ölçütünü de buna göre belirliyor.
Uzun dönemli iktidar olmaktan kaynaklı şekillenen karşıtlık, muhalefetin çelişkilerini kolayca perdeleyebiliyor. Siyaset üretme konusunda da muhalefet sorumluluk hissetmediği için popülist söylemlere başvurması kolaylaşıyor. Siyasette popülizmle sonuç alındığında, iktidardaki partinin işi giderek daha zorlaşıyor.
Değişim ve dönüşümde başarı, siyasetin bu yeni dinamikleriyle doğrudan ilgilidir. Değişimin kendisi kadar değişimde süreç yönetimi de önemlidir.
[Sabah, 5 Temmuz 2024]