SETA > Yorum |
2017 de Dış Politika Felaket Tellalları Ve Gerçekler

2017’de Dış Politika: Felaket Tellalları Ve Gerçekler

Ankara, 2017 yılında da kendi halkının çıkarını önceleyen bağımsız dış politika konusunda taviz vermeyen tavrını sürdürdü. Bu tavrın ABD ve Avrupa ülkelerindeki bazı kesimlerde meydana getirdiği rahatsızlık sonucu Türkiye’ye yönelik saldırıların artması da, Batı ile artık egemenliğe karşılıklı saygı temelli bir ilişki geliştirmek isteyen AK Parti hükûmetinin kararlılığını etkilemedi.

2018 yılına girmeye hazırlanırken geride bıraktığımız 2017’nin dış politika açısından bilançosunu çıkarmak faydalı olacak.

Öncelikle Türkiye medyasının bir kısmının, iç politika konularında yaptıkları gibi, dış politika meselelerini de iktidara saldırının bir aracı olarak gördükleri tespitini yapalım. Dış politikada her şeyin kötü gittiği algısı oluşturmak için, hükûmetin atmış olduğu bütün adımları eleştiren ve okuyucularında Türkiye’nin felakete sürüklendiği düşüncesini oluşturmaya çalışan büyük bir çaba söz konusu.

Muhalefetin ve muhalefete yakın medyanın iktidarı eleştirmesi ve bu eleştirilerine dış politikaya dair meseleleri de katması doğaldır. Ancak bazı gazetelerin, dış politika konularına dair haber ve yorumlarında savruldukları çizgiler, onların niyetleri konusunda kafalarda soru işaretleri oluşmasına yol açıyor. Hükûmeti ağır bir şekilde eleştirirken önerdikleri adımlar da birbiriyle büyük çelişkiler içeriyor.

Bazıları Batı eksenli eski tarz dış politikaya dönmek gerektiğini yazıyor, bir kısmı ise artık Batı’yı düşman ilan edip Rusya ile ittifak kurma vaktinin geldiğini.

Bir kısmı Avrupa’ya kafa tutmanın çok yanlış olduğundan dem vuruyor, bir kısmı ise Avrupa ülkelerine karşı yeterince dik duramadığı için hükûmeti suçluyor.

Bu eleştirilerin bir kısmı kuşkusuz samimidir ve dış politika konusunda kendi bakış açılarını sunup, hükûmetin bu yönde adım atmasının Türkiye için faydalı olacağı beklentisiyle yapılıyordur. Ancak kendi yaklaşımının mutlaklaştırılıp, bunun dışındaki çizgilerin şeytanlaştırılması ve ülkeyi yöneten iktidarın ihanet içinde olduğu algısının oluşturulmaya çalışılmasının Türkiye’ye en büyük zararı verdiği gerçektir.

Bu yüzden, dış politika konusunda bir felaket havası oluşturmaya çalışanların gerçek niyetlerinin bilinmesi ve bunların Türkiye’yi istikrarsızlığa sürükleme konusundaki amaçlarına ulaşmaması için halkın doğru şekilde bilgilendirilmesi çok önemli.

Medyanın bir kısmınca oluşturulmak istenen felaket algısına karşı 2017 yılında Türk dış politikasının önemli kazanımları olduğu görülür.

PYD ve FETÖ’ye destek veren Batılı ülkelerin müdahaleci politikaları karşısında dik bir duruş sergileyen Ankara, Kudüs meselesinde geniş bir küresel ittifaka öncülük ederken, Barzani’nin Irak Kürt bölgesindeki yanlış bağımsızlık referandumuna karşı ise bölgesel bir ittifak oluşturarak başarılı bir şekilde karşı durdu.

Diplomasi alanında bu başarılı adımları atan Türkiye, 2017 yılında askerî alanda da önemli kazanımlar elde etti. 2016 Ağustos’unda başladığı Fırat Kalkanı Harekâtı’nı 2017’de başarılı bir şekilde tamamlayan Türkiye, hem DEAŞ’ı sınırlarından uzaklaştırmayı hem de PKK/PYD’nin Afrin’e uzanan bir hat oluşturmasını engellemeyi başardı. Daha sonra Rusya ve İran’la yürüttüğü Astana ve Soçi süreçlerinde varılan mutabakat çerçevesinde İdlib’in kuzeyine de giren Türk askeri, Afrin’i güneyden de kuşatıp bu bölgedeki PKK/PYD unsurlarının temizlenmesi için yapılması planlanan operasyon konusunda bir adım daha ileri gitmiş oldu.

Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve ABD’nin haksız baskılarına maruz kalan Katar’a destek veren Türkiye, bu ülkede kurduğu üsse asker sevk edip hem askerî hem de ekonomik alanda Katar ile ilişkilerini geliştirerek Orta Doğu’daki nüfuzunu artırdı.

Somali’de devlet inşasına yaptığı katkılar, bu ülkeye yaptığı ekonomik yardımlar ve Sudan gibi Afrika ülkeleriyle geliştirilen yakın iş birliği Türkiye’nin nüfuz alanını sadece kendi bulunduğu bölgeyle sınırlı tutmak istemediğinin açık göstergesi oldu.

Batı ile ilişkilere gelince, Batılı ülkelerle yaşanan gerginliklerden dolayı AK Parti iktidarını suçlayanlar, ya bu ülkelerin 15 Temmuz darbe girişimine, FETÖ’ye, PYD/PKK’ya destek veren ve 16 Nisan referandumu sırasında Türkiye’nin içişlerine doğrudan müdahale eden tutumlarıyla ilişkilerin kötüleşmesinin asıl sorumlusu olduğunu unutuyorlar ya da niyetleri başka.

Ankara, 2017 yılında da kendi halkının çıkarını önceleyen bağımsız dış politika konusunda taviz vermeyen tavrını sürdürdü. Bu tavrın ABD ve Avrupa ülkelerindeki bazı kesimlerde meydana getirdiği rahatsızlık sonucu Türkiye’ye yönelik saldırıların artması da, Batı ile artık egemenliğe karşılıklı saygı temelli bir ilişki geliştirmek isteyen AK Parti hükûmetinin kararlılığını etkilemedi.

Felaket tellallarının söylemlerinin aksine, 2017 yılı dış politikada Türkiye’nin ekonomik ve askerî kapasitesinin üzerinde başarılar elde ettiği bir yıl oldu.

[Türkiye, 30 Aralık 2017].


Etiketler »