Barzani'nin eski halinden eser yok. Irak Merkezi Hükümeti'nin güçleri kuzeye doğru ilerledikçe sıkıştı. Referandumu ertelemesi söylendiğinde, "eğer ertelerse iktidarını kaybedebilir" deniliyordu. Referandumu ertelemedi. İyi mi oldu? Önce Kerkük'ü kaybetti. Şimdi daha fazlasını kaybedebilir. Daha fazla kaybetmemek adına ateşkes çağrısında bulunuyor. Gördüğümüz gibi geri adım atmak hiç de imkânsız değilmiş. Hatta şartmış. Eğer bu tür manevralara girmeden devam ederse, hem kendi iktidarını hem de bölgesel yönetimin 2003'ten bu yana elde ettiği kazanımları kaybedebileceğini sonunda gördü. Ateşkese varılması durumunda referandum sonuçlarını dondurabileceğini söylemiş. Amerikalıların bir lafı var. Too late too little (çok geç çok az). Barzani hala aynı planda devam ediyor. Referandumu donduralım laflarıyla uyanıklık ediyor. Hâlbuki referandum zaten uygulamaya konulmamıştı. Kısa vadede konulmayacaktı. Yani dondurmak yeterli bir adım sayılmaz. Tekrar günü geldiğinde uygulamaya konulabileceği imasını taşır. Türkiye ise bu referandumun yok hükmünde olması gerektiğini savunuyor. Geri adım atılmadan kriz çözülmez. Barzani hala kandırmaya yönelik adımlar atıyor. Fakat Irak, İran ve Türkiye zaten Barzani'nin bu niyetinden habersiz değil. Dolayısıyla bu ifadeler üç ülke için hiçbir anlam içermiyor. Ancak bu sözler müzakere sürecini başlatmak isteyen Tillerson için önemli. Muhtemelen böyle bir çağrı yapmasını Barzani'den o istedi. Referandum esnasında aktif destek vermediler ama bu sefer Türkiye, İran ve Irak'ın çok ileri gittiğini düşünüyor olabilirler. Kerkük'ten sonra Irak ordusu Kuzey'e Türkiye sınırına doğru yürümeye başlayınca Amerikan tarafı bunun Barzani'yi devre dışı bırakabileceğini görüyor. Ama buna dair yapabilecekleri çok bir şey yok. İlk günden bu yana zaten Amerika'nın tam da bu aşamada devreye girmesini bekliyorduk. Bağdat ile Erbil arasında bir müzakere talep edecekti. Böylelikle Türkiye ve İran'ı devre dışı bırakıp kendi öncülüğünde tarafları dengeleyebilirdi.
AMERİKA CAYDIRICI DEĞİL
Ancak bir önceki aşamadaki (referandum esnasındaki) Amerikan hareketsizliği Türkiye ve İran'ı cesaretlendiriyor. Biliyorlar ki, Amerika çok da angaje olmak istemiyor. Meseleyi ucuz tarafından halletmenin peşinde. Diplomatik müzakereler yoluyla referandum öncesine dönmek. Ama çok geç. Cin şişeden çıktı. Irak, İran ve Türkiye Barzani'ye karşı yakaladıkları işbirliğini nihai hedefine vardırmanın peşinde olacaktır. Amerika ise müzakere dışında başka bir şey yapamayacağını gösterecek olursa bu işbirliği devam eder. Şimdi Amerikan tarafı Irak'ın Türkiye ve İran'ı satmasını isteyecek. Böylece koalisyon yara alacak. Güvensizlik doğacak. Barzani tekrar oyuna dâhil olacak. Ancak aynı esnada Irak'ın da Amerika'yı oyalama yoluna gittiğine dikkat etmek gerek. Bağdat Tillerson'ın açıklamaları sonrasında hiç sorun etmeden 24 saatlik ateşkes ilan etti. Hem söz dinlermiş ve diplomatik müzakereleri önemsermiş gibi bir görüntü sergilemiş oldu hem de ateşkesi kolayca bozulmaya ayarlamış oldu. Bir çatışma olmasa bile 24 saat sonra otomatik olarak bozulmuş olacak. Bağdat Kuzey yolculuğuna devam için hak kazanacak. Amerika'nın hareketsizliğini hesaplayan Bağdat bu tür taktiklerle ilerlemesini devam ettirebilir. Türkiye de aynı tutumu sürdürüyor. Barzani ve Amerika'nın yaptığı dondurma çağrılarını reddetmemekle beraber bunun yeterli olmadığı dile getirildi. Mevlut Çavuşoğlu sınır kapıları Bağdat'ın eline geçene kadar ve Barzani'den geri adım gelene kadar Türkiye'nin aynı pozisyonda kalacağını açıkladı. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Görünür düzeyde bir müzakere var olmasına karşın ilerleme sürecek. Baştan beri söylediğimiz gibi. Bu da bir nihai çözüm değil. Ne Kerkük'ün statüsü ne Irak'ın geleceği için bunların hiç biri nihai beklentiler değil. Ancak şimdilik atılması gereken adımlar bunlar. Türkiye'nin Irak ilişkilerini Barzani'den kurtarıp daha dengeli bir hale getirmek için bu yolu takip etmek öncelikli..[Takvim, 29 Ekim 2017].