Merkez-saÄŸ partilerin siyasal sisteme dâhil oldukları günden bu yana, Türkiye’nin en canlı siyasal tartışma konularından biri, solun veya sosyal demokrasinin geleceÄŸi meselesidir. 1990’ların ortalarında merkez-saÄŸ partilerin çözülmeye baÅŸlamasıyla doÄŸan siyasal boÅŸluÄŸun sol veya sosyal demokrat perspektif tarafından doldurulamaması bu tartışmalara yeni bir ivme kattı. Yerel ve küresel geliÅŸmeler güçlü bir sosyal demokrat tahayyüle ihtiyaç hissettirdiÄŸi halde Türkiye’de sol veya sosyal demokrat siyasal partiler neden tabandan beklenen ölçüde bir destek bulamıyorlar? Uzun süreden beri bu sorunun en önemli muhatabı, Türkiye’nin tarihsel ve sosyolojik açıdan en köklü partisi olan CHP’dir.
Merkez-saÄŸ partilerin siyasal sisteme dâhil oldukları günden bu yana, Türkiye’nin en canlı siyasal tartışma konularından biri, solun veya sosyal demokrasinin geleceÄŸi meselesidir. 1990’ların ortalarında merkez-saÄŸ partilerin çözülmeye baÅŸlamasıyla doÄŸan siyasal boÅŸluÄŸun sol veya sosyal demokrat perspektif tarafından doldurulamaması bu tartışmalara yeni bir ivme kattı. Yerel ve küresel geliÅŸmeler güçlü bir sosyal demokrat tahayyüle ihtiyaç hissettirdiÄŸi halde Türkiye’de sol veya sosyal demokrat siyasal partiler neden tabandan beklenen ölçüde bir destek bulamıyorlar? Uzun süreden beri bu sorunun en önemli muhatabı, Türkiye’nin tarihsel ve sosyolojik açıdan en köklü partisi olan CHP’dir. Yeni CHP’nin kurulduÄŸu ve Deniz Baykal’ın parti baÅŸkanlığına seçildiÄŸi 90’ların başından bu yana, CHP beklentileri karşılayacak bir performans sergileyemedi. Öte yandan, siyasal sistemin AK Parti ve diÄŸerleri arasında bir yarışla geçtiÄŸi 2002’den bu yana, CHP üzerindeki alternatif olma baskıları güçlenerek devam ederken sosyal demokrat bir perspektife sahip olup olmadığı da tartışmaya açıldı. Bu süre boyunca siyasal geliÅŸmeler karşısında takındığı negatif ve reaksiyoner tavırla CHP, kendisine yüklenen alternatif siyasal tasavvurun bayraktarlığını yapma misyonunu karşılamak yerine, sahip olduÄŸu tabanını koruma güdüsüyle hareket etmeyi tercih etti. Ancak, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde CHP, uzun yıllardır küs durduÄŸu toplumsal kesimlerle barışmasının önünü açabilecek açılımlarla yeni bir tartışmayı tetikledi. CHP bu açılımlarda ne kadar kararlı? Bu açılımlar, CHP’nin nihayet kendisine yüklenen misyonu taşımaya niyetlendiÄŸini mi gösteriyor? Bu misyonu taşımak için CHP’nin ideolojik ve örgütsel kurgusunda ne gibi deÄŸiÅŸiklikler gerçekleÅŸtirmesi gerekir? Elinizdeki çalışma, yukarıdaki sorular çerçevesinde CHP’nin 29 Mart yerel seçimleri öncesindeki siyasal performansını deÄŸerlendirmeyi amaçlamaktadır. Analiz, Baykal’ın son dönemdeki açılımlarını, tarihsel bir perspektif içerisinde, CHP’nin devlet, toplum, toplumsal sorunlar, yerel ve küresel geliÅŸmeler karşısındaki tavrıyla iliÅŸkilendirerek deÄŸerlendirmeye çalışmaktadır.22 TEMMUZ'DAN 29 MART'A SÄ°YASAL PARTÄ°LER: STATÃœKO Ä°LE DEĞİŞİM ARASINDA CHP
Merkez-saÄŸ partilerin siyasal sisteme dâhil oldukları günden bu yana, Türkiye’nin en canlı siyasal tartışma konularından biri, solun veya sosyal demokrasinin geleceÄŸi meselesidir. 1990’ların ortalarında merkez-saÄŸ partilerin çözülmeye baÅŸlamasıyla doÄŸan siyasal boÅŸluÄŸun sol veya sosyal demokrat perspektif tarafından doldurulamaması bu tartışmalara yeni bir ivme kattı. Yerel ve küresel geliÅŸmeler güçlü bir sosyal demokrat tahayyüle ihtiyaç hissettirdiÄŸi halde Türkiye’de sol veya sosyal demokrat siyasal partiler neden tabandan beklenen ölçüde bir destek bulamıyorlar? Uzun süreden beri bu sorunun en önemli muhatabı, Türkiye’nin tarihsel ve sosyolojik açıdan en köklü partisi olan CHP’dir.
PaylaÅŸ
Etiketler »
İlgili Yazılar