SETA > Yorum |
Kime Ne Kadar Güveniyoruz

Kime Ne Kadar Güveniyoruz?

Devlete güveniyor musunuz? Ya iş dünyasına? Peki, STK'lar kulağa daha güvenilir geliyor mu? Tabii bir de medya var… Topluma derinden nüfuz eden bu 4 yapı, işlerini sizce ne kadar düzgün yapıyor?

Devlete güveniyor musunuz? Ya iş dünyasına? Peki, STK'lar kulağa daha güvenilir geliyor mu? Tabii bir de medya var… Topluma derinden nüfuz eden bu 4 yapı, işlerini sizce ne kadar düzgün yapıyor?

Edelman Trust Barometer (Güven Barometresi), yıllardır çeşitli ülkelerde yaptığı anketlerle, dünya halklarına bu soruları sormakta… Barometrenin 2016 sonuçları açıklanır açıklanmaz, daha önce de işlediğim güven unsurunu bir de bu verilerle gündeme getirmek istedim. Bakalım, barometre tutulan 28 ülkede ve bunlardan biri olan Türkiye'de durum neymiş…

EN MUTEBER ÇİN

Önce dünyaya bakalım. Dünyada söz konusu 4 kurum kapsamında toplumların duyduğu ortalama güven %50. Önceki yıla göre 4 puanlık bir yükseliş söz konusu ancak %50, arada derede bir seviye. Nitekim %50 altı güvensiz, %50-%60 arası nötr, %60 üzeri ise güvenen toplumların aralıkları…

Kurumlarına en güvenen toplumlar kim derseniz, %73 ile başta gelen Çin'i, %66 ile BAE ve %65 ile Hindistan izliyor. Özellikle Çin ve Hindistan bağlamında, sonuçları mesaj verici nitelikte buluyorum. Ayrıca Singapur, Endonezya ve Meksika da, eşiği geçenlerden…

Üç beş nötr ülkeyi atlayıp güvensizlere bakacak olursak, en diplerde %40 altı seviyeleriyle Polonya, İsveç, Japonya ve Rusya geliyor. 2016 barometresinde toplumlarınca muteber bulunmayan ülkeler arasında, ABD, Avustralya, Almanya, İngiltere gibi pek çok diğer gelişmiş ekonomi de var.

Peki, biz neredeyiz derseniz, uzakta değiliz: %41'lik ortalamamızla, güvensiz kategorisindeki yerimizi koruyoruz ancak neyse ki önceki yıla göre 6 puan iyileşme kaydetmişiz.

GÜVEN EŞİTSİZLİĞİ

Şimdi bir de şöyle bir şey var: Bahsettiğim ortalamalar, nüfus genelinde yapılan anketlerden geliyor. Edelman, bunu bir de elit kesim ile “mass population” olarak adlandırılan halkın geri kalan ağırlıklı kısmı için ayrı ayrı ölçüyor. Ve daha da dikkat çeken sonuçlar, buradan geliyor. Zira elit ile mass population arasında uçurumlar var.

Bu bağlamda öncelikle, çalışma kapsamında “elit”ten kast edileni belirteyim: 25-64 yaş arası, üniversite eğitimi almış, ülkesindeki ilgili yaş grubundaki gelirin üst %25'lik diliminde olan ve medyaya hâkim, iş dünyası ve kamu politikası mevzularıyla içli dışlı kişiler…

İşte bu kesimle toplumun geri kalanını ayrıştırınca, barometre sapmalar göstermeye başlıyor. Azınlık olan kesimin küresel güven ortalaması %60 iken, mass population için ibre %48'i gösteriyor. Bu da, dünyada dev bir kitlenin güvensizlik içinde yaşadığı anlamına geliyor ve aradaki 12 puanlık fark, güven eşitsizliğine işaret ediyor. Üstelik bu uçurum, son tahlilde daha da açılmış durumda…

Türkiye için ise fark 8 puan. Piramidin üst kesiminde güven %47 iken, aşağıdaki büyük bölümde oran %39. Bununla birlikte, uçurumun nispeten az olduğu ülkelerdeniz.

Rapor, ortaya çıkan güven eşitsizliğinin, gelir eşitsizliğiyle ilgili olduğuna dikkat çekiyor. Nitekim güven seviyesi, yüksek gelirli ve düşük gelirli kişilerle yapılan anketlerde farklılık sergiliyor. Anketteki 18 ülkede, iki gelir kesimi arasında “çift haneli” farklar var. Bu anlamda en dikkat çeken ABD'de yüksek gelirli kesimin güveni ortalama %71 iken, düşük gelirli için oran %40. Fransa'da bu, 64'e 35. Brezilya deseniz, 78-52. Velhasıl, uçurum az buz değil. Türkiye'ye de bakalım: %46-%32.

EN ÜSTTE STK VAR

Öte yandan, barometredeki dünya ortalamalarına “genel nüfus” bağlamında bakıldığında, en muteber kurum %55'lik düzeyiyle STK'lar. Onu, %53 ile iş kurumları takip ederken, medya %47 ile güvensizlik dairesinde kalıyor. Devletler ise, %42 ile bu yıl da en az güvenilen kurum olarak karşımıza çıkıyor.

Bununla birlikte, her ülke için ortaya çıkan seviyenin arka planında, farklı güven dinamikleri rol oynuyor. Sonuçlar bu anlamda oldukça kapsamlı ancak bizim sadece Türkiye'ye ayıracak yerimiz kaldığından, ilgili detayları not düşerek bitireyim.

BİZDE MEDYANIN VAZİYETİ

İş dünyasına güven, 2016 küresel barometresinde tırmanmış. Buna katkı verenlerden biri de Türkiye. “Toplum genelinde” bu kuruma %42 güven duyuyoruz ki, bu seviye önceki seneye göre 10 puanlık ciddi bir artış anlamına geliyor. Yine de, dünya ortalaması olan %53'ün altındayız.

Halk olarak en güvendiğimiz kurum ne derseniz de, cevap %55 ile STK'lar ki; burada geçen yıla göre 6 puan artış kaydetmişiz ve dünya ortalamasını tam tamına yakalıyoruz.

Medyaya güven ise, yerlerde sürünüyor. %23 ile dünya barometresinin en dibindeyiz. Önceki seneye göre 5 puan artışla teselli bulsak mı, bilemedim.

Gelelim devlete güvenimize: 2016 barometresinde Türkiye, %42'lik devlet güveniyle dünya ortalamasıyla aynı seviyede. Önceki yıla göre de 1 puan artış var.

Ve Türkiye sonuçlarını kabaca özetlersek;

*Toplum genelinde hiçbir kurum güven alanımıza girmezken, STK'lara karşı nötr hissediyoruz.

*STK ve devlet güvenimiz küresel ortalamayla aynı iken, çalışma kapsamında devlet ve iş dünyasına eşit güven duyan tek ülke olmamız da bence dikkat çekiyor. Zira ankete tabi ülkelerin %75 gibi bir bölümünde iş dünyası devletten daha muteber. Dolayısıyla, tüm kurumların güveni artırması ortadayken, sanki iş dünyasına burada ayrı bir mesaj var.

*En dikkat çeken “medyaya derin güvensizlik” ise, bu alanda acil bir toparlanma sürecine girilmesi gerektiğini avaz avaz bağırıyor.

Medya aracılığı ile duyurmuş olalım…

[Yeni Şafak, 22 Ocak 2015]