SETA > Yorum |
SETA'dan 'Azerbaycan-Türkiye Münasebetlerinin Gelecek 10 Yılı' Paneli

SETA'dan 'Azerbaycan-Türkiye Münasebetlerinin Gelecek 10 Yılı' Paneli

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev, Ermenistan'ın, işgal politikalarına son vermesi halinde Türkiye, Azerbaycan, İran, Rusya ve Gürcistan'ın bölgenin refahı için başlattığı oluşuma dahil olabileceğini, Nahçıvan koridoru sayesinde transit ülke konumuyla uzun vadeli bir barışın teminatı olabileceğini söyledi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından video konferans yoluyla "Azerbaycan-Türkiye Münasebetlerinin Gelecek 10 Yılı" başlıklı panel düzenlendi.

Uluslararası İlişkiler Analizler Merkezi Başkanı Dr. Ferid Şefiyev'in moderatörlüğünü yaptığı panele Hacıyev, SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, Uluslararası İlişkiler Analizler Şube Müdürü Dr. Cavid Veliyev, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Kafkasya Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Araz Aslanlı ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Tanrısever katıldı.

Panelde konuşan  Hacıyev, Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin ortak medeniyet, ortak kültür, ortak tarih ile ulusal ve duygusal bağlardan beslendiğini, bunun ebedi bir kardeşlik olduğunu söyledi.

İki ülke ilişkilerinin sadece ulusal çıkarlar açısından değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Hacıyev, Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin bütün bölgenin kaderini etkilediğini, devletler ve halkların barış, huzur ve refahının gelişmesine katkı sağladığını söyledi.

Ermenistan'ın 2020'de Toğuz saldırısından hemen sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türk devletinin, ordusunun, halkının ve medyasının desteğinin Azerbaycan'a büyük güç verdiğini belirten Hacıyev, bu desteğin Karabağ zaferine büyük etkisi olduğunu kaydetti.

Azerbaycan-Türkiye enerji yatırımlarının Batı'nın enerji ihtiyacının temininde önemli bir alternatif teşkil ettiğini kaydeden Hacıyev, şöyle konuştu:

"Bakü-Tiflis-Ceyhan, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) hatları ile Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı projeleri için ilk adımları attığımızda bunu başarabileceğimize kimse ihtimal vermiyordu. Bu projelere bakarak ileriye yönelik neler yapabileceğimizi planlamalıyız."

Hacıyev, bir Kuzey Kafkasya ülkesi olan Türkiye'nin, bölgenin geleceği ile ilgili süreçlerde önemli bir sorumluluğu üstlendiğini vurguladı.

Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye arasındaki iş birliğine Ermenistan'ın da katılmasından yana olduklarını söyleyen Hacıyev, "Ermenistan, Türkiye ile Azerbaycan hakkındaki iddialarına ve işgal politikalarına son verirse o zaman Türkiye, Azerbaycan, İran, Rusya ve Gürcistan’ın bölgenin barış ve refahı için başlattığı oluşuma dahil olabilir." ifadesini kullandı.

"KÜRESEL BASKILARA KARŞI BİRBİRİNE DESTEK VERECEK"

Prof. Dr. Muhittin Ataman ise Türkiye'nin bütün konularda Azerbaycan'ın tezlerini savunan bir devlet olarak ön plana çıktığını söyledi.

Nahçıvan koridorunun açılmasıyla dar bölgesel bağlamda Türk dünyası ilişkilerinin çok üst düzeye ulaşacağına işaret eden Ataman, şöyle devam etti:

"Geniş bölgesel bağlamda daha çok İslam dünyası iş birliği açısından iki ülkenin çok önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Karabağ sorunu, İslam dünyasında Filistin sorununa benzer bir etki oluşturmuştu. Bir İslam toprağının işgal edilmesine bütün İslam halkları tepki göstermişti. Pakistan başta olmak üzere pek çok İslam ülkesi Karabağ sorununda Azerbaycan’ın yanında durmuştur."

Ataman, "Nahçıvan koridorunun açılmasıyla Türkiye’nin Hazar bölgesine İran gibi başka bir ülkeye ihtiyaç duymadan ulaşması, nüfuzunu tahkim etmesi mümkün olacaktır. Bunun Azerbaycan’ın Avrupa’dan Afrika’ya kadar açılımında büyük faydası olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"ERMENİSTAN, TÜRKİYE VE AZERBAYCAN İLE İŞBİRLİĞİNE YÖNELMELİ"

Prof. Dr. Burhanettin Duran da Dağlık Karabağ zaferiyle Türkiye Azerbaycan ilişkilerinde yeni bir döneme girildiğini belirterek, bunun sadece işgal altındaki toprakların özgürleştirilmesi anlamına gelmediğini aynı zamanda Kafkaslardan Hazar ve Orta Asya’ya, diğer yandan Avrupa’ya kadar uzanan yeni jeopolitik denklemde, uzlaşmaz bir tavır sergileyen Ermenistan engelinin de ortadan kaldırılması anlamına geldiğini söyledi.

Türkiye ve Azerbaycan'ın barıştan yana olduğunu dile getiren Duran, "İki ülke, halkların bir arada yaşamalarına, birlikte ekonomik, ticari kültürel birçok alanda entegrasyona taraftardırlar. Eğer Bakü ve Ankara’nın bu kararlılığına Erivan da destek verirse Kafkaslarda yepyeni bir dönemin önü açılabilir." diye konuştu.

Duran, şöyle devam etti:

"Ermenistan’ın önünde iki yol vardır. Birincisi yayılmacı, saldırgan politikasına devam etmek ki bunun bir sonuç getirmeyeceği açıktır. İkincisi de bunları terk ederek bölgesel iş birliğine yönelmesidir. İlk başta zor gibi görünen bu durum haricinde gelecek için başka bir çözüm de görülmemektedir. Çünkü Türkiye-Azerbaycan iş birliğinin işgalciliğe müsaade etmeyeceği 44 günlük hızlı bir zaferle tüm dünyaya gösterilmiştir."

"YENİ JEOPOLİTİK İRAN TARAFINDAN DA BENİMSENDİ"

Dr. Cavid Veliyev, Türkiye Azerbaycan arasındaki ilişkilerin bölgesel ilişkilerde belirleyici bir düşünce tarzına yol açtığını belirterek, bunun diğer devletler tarafından da benimsendiğini söyledi.

Dağlık Karabağ'daki 44 günlük savaşın sonunda Azerbaycan-Ermenistan ve Rusya üçlüsü tarafından imzalanan ateşkes anlaşmasında jeopolitik açılımın etkilerini gördüklerini ifade eden Veliyev, savaş sonrası imzalanan anlaşmayla bölgede yeni bir ulaşım ağı kurulması kararının alındığını kaydetti.

Veliyev, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan dahil olmak üzere 5 ülkeye başlattığı ziyaretlerin yeni jeopolitiğin İran tarafından da benimsendiğini gösterdiğini söyledi.

[AA, 28 Ocak 2021].