SETA > Yorum |

AK Parti için gerçek sınav "30 Mart'

2002’DEN bu yana Türkiye’de siyasetin içeriÄŸini, AK Parti ile ondan kurtulmaya çalışan zinde güçler arasında yaÅŸanan millet iradesi-bürokratik vesayet eksenindeki mücadele belirliyor. Bu mücadelenin en yoÄŸun biçimde yaÅŸandığı 22 Temmuz seçimleri, gerilimi taraflardan biri lehine sonlandırmak yerine daha da tırmandırdı. Seçimlerden sonra siyasete alan açmak için baÅŸvurduÄŸu yeni Anayasa yazımı ve baÅŸörtüsü düzenlemelerinden geri adım atmak zorunda kalan AK Parti, bir de aleyhine açılan kapatma davasıyla boÄŸuÅŸmak zorunda kaldı. Bu güç mücadelesi, Türkiye’de siyasal gündemin belirlenmesinde etkili olan bütün aktörlerin hareket alanlarında bir daralmaya yol açtı. Bürokratik vesayet yanlılarının güç kazanamadığı, AK Parti’ninse gücünü kaybetmediÄŸi bu sıfır toplamlı siyasal mücadele bugün de devam ediyor. Bu nedenle saÄŸlıklı iÅŸleyen bir siyasal sistemde hizmet eksenli projelerin ve merkezî yönetime karşı yerel gündemin revaçta olması gerekirken, yerel seçimler bir genel seçim havasında geçiyor.

2002’DEN bu yana Türkiye’de siyasetin içeriÄŸini, AK Parti ile ondan kurtulmaya çalışan zinde güçler arasında yaÅŸanan millet iradesi-bürokratik vesayet eksenindeki mücadele belirliyor. Bu mücadelenin en yoÄŸun biçimde yaÅŸandığı 22 Temmuz seçimleri, gerilimi taraflardan biri lehine sonlandırmak yerine daha da tırmandırdı. Seçimlerden sonra siyasete alan açmak için baÅŸvurduÄŸu yeni Anayasa yazımı ve baÅŸörtüsü düzenlemelerinden geri adım atmak zorunda kalan AK Parti, bir de aleyhine açılan kapatma davasıyla boÄŸuÅŸmak zorunda kaldı. Bu güç mücadelesi, Türkiye’de siyasal gündemin belirlenmesinde etkili olan bütün aktörlerin hareket alanlarında bir daralmaya yol açtı. Bürokratik vesayet yanlılarının güç kazanamadığı, AK Parti’ninse gücünü kaybetmediÄŸi bu sıfır toplamlı siyasal mücadele bugün de devam ediyor. Bu nedenle saÄŸlıklı iÅŸleyen bir siyasal sistemde hizmet eksenli projelerin ve merkezî yönetime karşı yerel gündemin revaçta olması gerekirken, yerel seçimler bir genel seçim havasında geçiyor.

AK Parti ve Muhalefet Partileri AK Parti kurulduÄŸu günden beri katıldığı her seçimde ülke genelindeki oy oranını 6’ÅŸar puan arttırdı. Bu nedenle, 29 Mart seçimlerinde AK Parti için en karamsar tahmin, geçen yerel seçimlerdeki oy oranını muhafaza ederek %40’ın altına düÅŸmemesi iken; iyimser tahmin, AK Parti’nin 22 Temmuz seçimlerindeki oy oranını yakalayarak %47’nin gerisinde kalmaması yönünde. Bu beklentiler ütopik deÄŸil. Çünkü siyasetin kilitlendiÄŸi, iktidar partisinin mevzisini korumaktan baÅŸka hiçbir hamle yapamadığı son iki yılda oluÅŸan boÅŸluÄŸu kendi lehine bir avantaja dönüÅŸtüremeyen, iktidarın statükoyu korumak zorunda kalışı karşısında deÄŸiÅŸim bayraktarlığı yapamayan muhalefetin önümüzdeki seçimlerde de baÅŸarılı olma ÅŸansı yok. Türkiye’de seçimlerin dinamiklerini belirleyen yegane kriter, siyasal partilerin umut-korku ikileminde seçmene sundukları gelecek vaadi. Nitekim çok partili hayatın baÅŸladığı günden bugüne siyasal partilerin deÄŸiÅŸim-statüko denkleminde seçmene sundukları fotoÄŸraf, seçim sonuçlarında her zaman belirleyici oldu ve bu sonuç ÅŸaÅŸmaz bir ÅŸekilde deÄŸiÅŸim ve umut yanlısı siyasal partiler lehine iÅŸledi. Bu çerçevede, kuruluÅŸundan bugüne AK Parti’yi seçmen nezdinde adres kılan ana dinamik, deÄŸiÅŸim umudunun bayraktarlığını yapması iken; muhalefet partilerinin oylarını arttıramamalarının nedeni de AK Parti muhalefeti üzerinden deÄŸiÅŸim umudunu tırpanlayan negatif bir korku siyaseti yürütmeleriydi. Bu nedenle, 29 Mart seçimlerinde de mevcut siyasal tablo deÄŸiÅŸime uÄŸramayacaktır.

AK Parti’nin 29 Mart Stratejisi Önümüzdeki seçimlerin bir genel seçim havasında geçecek olması, genel seçimlerde iÅŸlevsel olabilecek dinamiklerin, yerel seçimlerde de devreye girmesine imkan veriyor. Yerel seçimlerin önemli bir dinamiÄŸini teÅŸkil eden aday profillerine iliÅŸkin muhtemel rahatsızlıkların ve mevcut adaylara yönelik yolsuzluk dosyalarının seçmeni olumsuz yönde etkilememesi için AK Parti bu iki kaygıyı seçmen nezdinde arka sıralara itmek üzere, genel seçim formatında bir söylem geliÅŸtirerek kendisini vazgeçilmez kılan bir üst anlatıya baÅŸvuracaktır. Bu üst anlatı, bürokratik vesayete karşı millet iradesi, otoriter yapıya karşı özgürlüklerin önünü açma ve hukuk devletinin inÅŸası için çetelerle mücadele söylemi olabilir. Bu çerçevede, yeni Anayasa umudunu diri tut