Yunanistan’ın son yıllarda gerek maliyetli silah alımları gerekse yoğun bir şekilde sürdürdüğü müttefik arayışı dikkat çekicidir. Yıl içinde Fransa ile jet ve fırkateyn alımı üzerine anlaşan Yunanistan aynı zamanda söz konusu ülke ile savunma antlaşması imzalamış, ABD ile de Soğuk Savaş’tan bu yana yürürlükte olan savunma antlaşmasını genişletmiştir. Bu kapsamda Yunanistan silah alımlarıyla askeri manada bir güç çarpanı etkisi oluşturmak isterken aynı zamanda söz konusu tedarikleri birer dış politika aracı olarak kullanmaya da gayret etmektedir. Diğer taraftan Yunanistan diplomatik girişimleri ile hem güvenlik stratejisinde bir büyük gücün koruması altına girmeye çabalamakta hem de bölgesel düzlemde spesifik bir blok oluşturmaya çalışmaktadır.
Tüm bu çabaların hedefinde ise aslında –Yunan liderlerin de açık olarak işaret ettiği üzere– Türkiye yer almaktadır. Bu anlamda Yunanistan’ın güvenlik stratejisi ve silahlanma programı Türkiye’yi askeri bağlamın yanında siyasi, diplomatik ve ekonomik düzlemde de zayıf konuma düşürmek suretiyle uzun soluklu bölgesel amaçlarını diplomatik olarak realize etmeyi amaçlamaktadır. Bu hedeflerin en önde gelenleri ise Ege’de kara sularını 12 deniz miline çıkarmak, Kıbrıs’taki Türk askeri varlığını sona erdirmek ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının çıkarılmasında Türkiye’yi kalıcı olarak dışarıda tutmaktır. Dolayısıyla Atina yönetiminin politikası statükoyu değiştirmeye yöneliktir ve Ankara’yı revizyonizmle suçlamasına rağmen aslında Yunan politikasının revizyonist olduğu görülmektedir. Savunma bağlantılarını ve askeri kabiliyetlerini artırdıkça Yunanistan’ın söz konusu hedeflerini gerçekleştirme doğrultusunda daha iddialı davranması beklenmelidir.
Çalışmayı incelemek için burayı tıklayın..