IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyon hava operasyonlarını hızlandırmaya başlamıştı ki, Yemen’de Husiler sürpriz bir şekilde başkent Sanaa’yı ve haliyle Yemen’i ele geçirdi. Yemen’de Husilerin ülke yönetimini ele geçirmesiyle sonuçlanan senaryoyu, kim planladı ve uluslararası arenada buna kim onay verdi bilinmez. Ancak sonuçta, Irak’tan sonra Yemen’de sıradışı gelişmeler yaşanacağa benziyor.
İran’a yakınlıkları ile bilinen Husilerin Yemen’de etkili olmaya başlamalarının ardından, yeni hükümetin İran ile savunma işbirliği antlaşması imzalayacağı konuşulmaya başlandı. Haliyle Hürmüz Boğazı’nda da dengeler değişebilir.
Kuzeyde IŞİD marifetiyle Irak, güneyde ise Husi hamlesi sonucunda Yemen ile petrol zengini Körfez ülkeleri kıskaca alınmışa benziyor. Bu gelişme, Körfez ülkelerinin petrol musluklarını Batı’ya açmasını kolaylaştıracaktır, bu bir. İkincisi ise, Irak’ta fiilen uygulamaya geçilen bölünme, Yemen’de güney-kuzey ve Husi bölgesi olarak planlanıyor.
Husi hareketi, 1992 yılında “Genç Müminler” adıyla kurulmuştu. Sonradan “Ensarullah” olarak değiştirildi. Hareketin kurucusu Hüseyin el Husi, 2004 yılında Yemen güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Husiler, Zeydi mezhebini benimsemektedirler. Bu nedenle İran ile müttefik oldukları bilinmektedir. 2009 yılında Ali Salih yönetimine karşı savaş başlattılar ancak bu isyan bir müddet sonra bastırıldı.
Başlangıçta merkezleri Saada şehriydi ancak sonradan Umran, Cevf ve son olarak da Sanaa’da kontrolü ele geçirdiler. Yemen yönetimi, el Kaide ve Islah Hareketi’ne karşı mücadele verdiler. El Kaide’nin ABD hava saldırılarıyla zayıflatılmasının ardından Husilerin etki alanlarının arttığı gözlendi. Müslüman Kardeşler (İhvan) ise devrimden sonra yönetimde yer almaya başlamıştı. Ancak Husilerin başkente girmesinin ardından İhvan’ın Yemen’deki varlığı iyice zayıfladı. İhvan bir darbe de Yemen’de yemiş oldu.
Yemen’in bu hale gelmesinde, Suudi Arabistan’ın Müslüman Kardeşler korkusu ve hassasiyetinin önemli bir rolü olduğu ortada. Bölgede İhvan’ı rakip olarak gören Suud Krallığı, Yemen’de Husileri İhvan’a tercih etmiştir.
Suudi Arabistan yönetimi, Yemen’de İhvan kontrolünde bir yönetim yerine, sonradan müdahale edilir düşüncesiyle, Husilerin etkisini artırıcı bir senaryoyu çıkarlarına uygun görmüş olabilir. Veya Krallık, Batı’nın kendine biçtiği bölgesel etkinlik rolünü fazla benimsemiş ve Yemen’de tuzağa düşürülmüştür.
Husiler Irak ve Suriye’de ortaya çıkan IŞİD gibi sonradan oluşturulmuş bir yapı değil. Arap Baharı başlamadan önce Ali Salih’e karşı başlayan Husi isyanı, Suudi Arabistan’ın da kuzeyden desteği ile ancak bastırılabilmişti.
Husiler Şii olmaları hasebiyle doğal olarak İran ile irtibatlandırılmaktadır. Doksanlı yılların başından itibaren Husiler, mezhep anlayışını öne çıkaran demeçler vermeye başlamıştı. Baba Husi Bedreddin, “Zeydi direnişin simgesi” olmak gibi bir hedeften bahsetmişti.
Bu nedenle Selefi akımların merkezi olarak bilinen Suudi Arabistan, Husilerin güçlenmesinden rahatsız oldu. Doksanlı yıllardan beri Husiler ile Suud arasında sınırda devamlı problem yaşanmaktaydı.
Husilerin Yemen’deki bu çıkışı ülkede olası bir Sünni-Şii çatışmasını tetikleyeceği gibi, Müslüman Kardeşlerin de elini iyice zayıflatmaktadır. Bu ülkede Müslüman Kardeşler bertaraf edilmek isteniyor gibi bir algı oluştu. İhvan yanlısı olarak bilinen General Ali Muhsin, cemaatin Ak Sakalı Zendani, Ahmar ailesi ve devrimin en önemli ismi Tevekkül Karman, Husilerin gelişiyle Sanaa’yı terk etmek zorunda kaldı.
Husiler, Umran, Sada ve Sanaa’dan sonra diğer şehirleri de kontrolleri altına almak için harekete geçmeye başladı. Aşağı Yemen veya Şafii Yemen olarak bilinen bölgelerin de aynı akıbete uğraması ihtimal dâhilinde.
Güney’de Ali Salim liderliğindeki ayrılıkçılar da bir sonraki aşamada plana dâhil edilecek gibi. Söz konusu senaryoyu hazırlayanların, Yemen’in güneyini eskiden olduğu gibi “Güney Yemen” olarak Ali Salim’e teklif etmeyeceklerini kimse garanti edemez.
Yemen’de Sanaa şehrinde kontrolü ele geçiren Husilerin lideri Abdulmelik el Husi, bundan sonra yapılan antlaşmaların uygulanmasını engelleyenlerle mücadele edeceklerini söyledi. Husi lider yaşananları, “halk devriminin zaferi” olarak nitelendirdi.
Başkentte yer alan Tahrir Meydanı’nda konuşan Husi lider, sokaklarda halk komitelerinin kurulacağı ve güvenlik güçlerine destek vereceğini ifade etti. “Hedefimiz adil bir hukuk devleti oluşturmaktır, kalbimiz herkese açıktır, elimizi toplumun bütün kesimlerine uzatacağız” dedi.
Şiilerin hâkim olduğu Irak’ta, Sünnilerin destek verdiği IŞİD; Sünnilerin yönetimindeki Yemen’de ise Şiilerin destek verdiği Husiler kontrolü kısmen ele aldı. İran yönetimi güney komşusu ve müttefiki Irak’taki IŞİD operasyonunu, Suudi Arabistan’ın güney komşusu ve müttefiki Yemen ile bertaraf etmeyi hedeflemekte. Sonuç olarak İran yönetimi, Yemen’de gerçekleştirmiş olduğu operasyonla, IŞİD tehdidini Husi kozuyla dengelemiş durumda.
[Dünya Bülteni, 25 Eylül 2014]