Ülkelerin enerji arz güvenliklerini artırmak için başvurdukları yenilenebilir enerji artan küresel ısınma ile yeni bir hüviyete kavuşmuştur. Günümüzde küresel ısınma ve iklim değişikliğinin oluşumuna neden olan sera gazı emisyonlarının azaltılması için ilk başvurulan yöntem yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi kurulu gücü içerisindeki payının artırılması ve kullanım alanlarının yaygınlaştırılmasıdır. Türkiye, Akdeniz kuşağında yer almasının da getirdiği avantajla güneş enerjisi başta olmak üzere rüzgar, hidroelektrik, jeotermal ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji alanlarında önemli potansiyele sahiptir. Gelişen teknolojiyle bugün hidrojen üretiminde de kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları Türkiye’nin enerji arz güvenliğinin artırılmasının yanı sıra iklim değişikliği ile mücadele için belirlediği 2053’te Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşılmasına da hizmet etmektedir.
Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Kısa Tarihçesi
Türkiye’de yenilenebilir enerji Cumhuriyet’in kurulmasından da önce 1902’de devreye alınan ilk hidroelektrik santrali ile kullanılmaya başlanmıştır. Buna karşılık uzunca bir süre termik santraller elektrik enerjisi kurulu gücünü domine etmiştir. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin elektrik enerjisi kurulu gücü toplam 32,8 megawatt (MW) iken hidroelektriğin payı yalnızca 0,1 MW olarak kayıtlara geçmiştir. 1950’de...