SETA > Etkinlikler |
Türkiye-Suudi Arabistan Stratejik İlişkiler

Türkiye-Suudi Arabistan: “Stratejik İlişkiler”

İİT Zirvesi öncesinde Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Kralı Selman’a eşlik eden medya mensupları ve Şura Meclisi üyelerinden oluşan bir heyet SETA’ya ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki stratejik ilişkilerin d

 

Türkiye-Suudi Arabistan: “Stratejik İlişkiler”

PANEL | 12 NİSAN 2016
 

TARİH: 12 NİSAN 2016 SAAT: 16:00 YER: SETA Ankara

Moderatör Ufuk Ulutaş, SETA Dış Politika Direktörü
Konuşmacılar
  • Abdulaziz es-Subeyr, Kral Faysal Vakfı Genel Sekreteri
  • Lubna el-Ensari, Şura Meclisi Üyesi
  • Metin Mutanoğlu, AA Genel Yayın Yönetmeni
  • Muhittin Ataman, SETA Genel Koordinatör Yardımcısı

İİT Zirvesi öncesinde Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Kralı Selman’a eşlik eden medya mensupları ve Şura Meclisi üyelerinden oluşan bir heyet SETA’ya ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki stratejik ilişkilerin de ele alındığı ziyarette, ayrıca bir de panel düzenlendi.

TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN BÖLGENİN İSTİKRARA KAVUŞMASI İÇİN MİSYON ÜSTLENDİ

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran etkinliğin açılışında bu toplantıdan yola çıkarak daha fazla işbirliğinin üretilebileceğini söyledi. Ayrıca Insight Turkey ve Ru'ye Türkiye’nin düzenli olarak yurt dışında düzenlediği toplantıların bir tanesinin de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da gerçekleştirilebileceğini dile getirdi. Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Orta Doğu’nun iki önemli gücü olduğunu belirten Duran, bu iki ülkenin bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir görev yüklendiğini söyledi. Genel Koordinatör Duran ayrıca Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin özellikle son iki yılda hızlı bir ivme içerisinde geliştiğini söyleyerek “bu ilişkilerin sadece belirli alanlarda değil, stratejik ortaklıkla sonuçlanabilecek daha kapsamlı bir yolda ilerlemesini umduğunu” belirtti. Devamında ise “Suriye’de, Yemen’de ve Irak’ta bulunan işbirliği ortamının diğer alanlara da genişletilerek,Orta Doğu’nun ihtiyacı olan istikrarın sağlanmasında faydalı bir zemin” teşkil edeceğini vurguladı. Son olarak, “Sünni dünyada İslam’ın kötü temsilini aşabilecek bir liderliğin yine bu iki ülke tarafından gösterebileceğini” vurgulayan Duran, “radikal grupların ortaya koymuş olduğu İslam anlayışının en fazla zararını gören iki ülke olarak ve terörle mücadelede kararlılık ortaya koyan ülkeler olarak, yapılacak çok şeyin olduğunu" söyledi.

TERÖR VE RADİKALİZMLE ORTAK MÜCADELE ÇOK ÖNEMLİ

Suudi Arabistan heyeti adına açılış konuşmasını ise Riyad merkezli El Cezire gazetesinin genel yayın yönetmeni Halid el-Malik yaptı. Konuşmasında Türkiye’nin tarihi ve kültürel mirasının iki ülke arasındaki ilişkileri önemli bir boyuta taşıdığını söyledi. İki ülke arasındaki resmi ilişkilerin 1929’da başladığını da belirten el-Malik, bu ilişkilerin G20 çerçevesinde daha da geliştiğini savundu. Ayrıca ekonomi, kültür ve medya alanlarındaki işbirliklerinin de önemli olduğunu vurguladı. Konuşmasının devamında “iki halkın ortak tarihi ve dini büyük rol oynamaktadır. Gelecekteki olası tehditlere yönelik çalışmaların yapılabileceğini” söyledi. El-Malik konuşmasını bitirirken, iki ülkeni bir araya gelmesi için başta terörizm ve radikalizmle ortak savaş olmak üzere birçok sebebin bulunduğunu belirtti.

Açılış konuşmalarından sonra gerçekleşen panel, SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş tarafından yönetildi. Panelde Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin mevcut durumu tartışıldı. Ayrıca ikili ilişkilerin nasıl stratejik bir temel üzerine oluşturulması gerektiği konusu da işlendi. Panelde Kral Faysal Vakfı Genel Sekreteri Abdulaziz es-Subeyr, Şura Meclisi üyesi Lubna el-Ensari, Anadolu Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu ve SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman konuşmacı olarak katıldılar.

TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİNDEKİ EN TEMEL İŞBİRLİĞİ NOKTASI EKONOMİ

İlk konuşmacı es-Subeyr, düzenlenen İİT zirvesinin ikili ilişkiler açısından önemli olduğunu açıkladı. Yapılacak olan ortak çalışmaların sadece geçmişe dayalı değil, geleceğe yönelik bir şekilde yapılmasını öngören Subeyr, bölgedeki dört önemli ülke olarak Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve İran’ı saydı. “Bu ülkeler arasında devamlı ilişkiler ve yakınlaşma olmazsa büyük sıkıntılar yaşanabilir. Bugün İran ve Suudi Arabistan arasında gerçekten bir sıkıntılı dönem yaşanıyor. Bu da İran’ın Bahreyn ve Yemen gibi ülkelere müdahale etmesi ve nüfuz alanını genişletmesinden kaynaklanıyor” diyen es-Subeyr, Suudi Arabistan’ın diplomaside aslında yumuşak güç kullandığını belirtti. Ancak Yemen’in Suudi Arabistan’ın arka bahçesi olduğunun İran tarafından unutulduğunu da savundu. Bunun dışında Türkiye-Mısır ilişkilerinde Suudi Arabistan’ın önemli bir rol oynayabileceğini dile getiren es-Subeyr, “Siyaset gereği anlaşmazlıklar olabilir. Ancak siyasi çıkarların ilişkileri etkilememesi lazım. Karşılıklı ziyaretler bu konuda çok faydalı olacaktır” dedi. Son olarak Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerindeki en temel işbirliği noktasının ekonomi olduğu görüşünü paylaşan es-Subeyr, ekonomik ilişkiler ne kadar genişlerse, siyasi ilişkilerin de bir o kadar önem kazanacağını savundu.

KARŞILIKSIZ DESTEK OLMAZSA İLERLEME KAYDEDİLEMEZ

Şura Meclisi Üyesi Lubna el-Ensari, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın İslam dünyasının önemli ülkeleri olarak belirtirken, bu konuda karşılıklı destek olmadığı takdirde ilerleme kaydedilemeyeceğini söyledi. Türkiye’nin güçlü bir devlet olduğunu vurgulayan el-Ensari, kültürel ortaklıkları vurguladı. Birçok konuda iki ülkenin hemfikir olduğunu da söyleyen Lubna el-Ensari, Türkiye’nin özellikle İslamofobi’ye karşı tutumunu ve çalışmalarını takdir ettiğini belirtti. Kral Selman’ın ziyaretini siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesiyle sonuçlanacağını savunan el-Ensari, “Türkiye'nin sadece Asya ile Avrupa arasında değil, Avrupa ile Arap Yarımadası ve Afrika arasında da bir köprü ülke” olduğuna dikkat çekti.

ÇÖZÜLEMEYEN TEK MESELE: MISIR

Üçüncü konuşmacı Metin Mutanoğlu, bölgesel istikrarın Türkiye-Suudi Arabistan ikili ilişkileriyle sabitleneceğini belirterek konuşmasına başladı. “Siyasi iktisadi ve kültürel ilişkiler kendi içerisinde bir bütünlük oluşturmaktadır. İktisadi olarak baktığımızda ülkeler arasındaki ilişkiler ekonomik değerler üzerine kurulmuştur” diyen Mutanoğlu, ekonomik ilişkilerin siyasi sorunlara da çözüm sağladığını savundu. Ancak mevcut durumda, ekonomik ilişkiler aslında istenilen düzeyde olmadığını da ekleyen Metin Mutanoğlu, iki ülke arasındaki ticaret hacminin yetersiz kaldığını vurguladı. Diğer taraftan DAİŞ ve el-Kaide gibi örgütlerin her iki ülkenin istikrarını hedef aldığını da belirtti. Suriye konusunda Türkiye ve Suudi Arabistan’ın aynı yerde durduğunu söyleyen Mutanoğlu, Filistin meselesinde de iki ülkenin pozisyonlarının aynı olduğunu hatırlattı. Her ne kadar birçok konuda iki ülkenin tutumları aynı olsa da, Mısır konusunun çözülemeyen bir mesele olduğu söyledi. Mutanoğlu bu konuda Suudi Arabistan’ın önemli bir adım atması ve demokrasiyi desteklemesi gerektiğini söyleyerek, “Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır’ın ittifakı bölgedeki istikrarın temeli olabileceğini” söyledi.

İSLAM ORDUSU SİYASİ SEMBOLİZMDEN SOMUT BİR PLATFORMA DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR

Panelin son konuşmasını SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Muhittin Ataman yaptı. Konuşmasında Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın Orta Doğu’daki devletlerin ve otoritelerin çökmesinden rahatsız olduklarını belirten Ataman, işbirliğinin bölgedeki kriz ülkelerindeki siyasal istikrarın yeniden yapılandırılması için şart olduğunu vurguladı. Ataman konuşmasının devamında “İki ülke şimdiye kadar küresel güçlerle olan ilişkileri üzerinden dış politikalarını belirlediler. Fakat hem Türkiye’nin hem de Suudi Arabistan’ın son dönemde küresel güçlerle ilişkilerinde ciddi bir kırılma yaşandığını” belirtti.

Terör meselesine de değinen Ataman, Türkiye’nin şu anda birinci önceliğinin Suriye olmadığını, daha çok PKK ve PYD ile mücadele olduğunu söyledi. Aynı şekilde Suudi Arabistan’ın da birinci önceliğinin Yemen ve kendi içindeki Şii azınlığının olduğunu ekledi. Muhittin Ataman, bu manada her iki ülkenin de önceliklerinin kendi iç meseleleri olmasının  benzerlik gösterdiğini aktardı. Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği İslam Ordusu’na da değinen Ataman, bu hamlenin ciddi bir siyasi sembole sahip olduğunu düşündüğünü ancak bunun somut askeri bir karşılığı olan bir platforma dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Ataman “Her iki ülke yumuşak ve askeri güçlerini birleştirerek, Orta Doğu’ya istikrar getirme konusunda diğer Sünni ülkelere öncülük etmesi gerekir. Sonuç itibariyle Türkiye ve Suudi Arabistan birbirini bütünlemesi gerekir” diyerek, konuşmasını sonlandırdı.

Düzenlenen panelin ardından Türk medya mensupları ve düşünce kuruluşu temsilcilerinin de katıldığı bir istişare bölümünde iki ülke arasındaki ilişkiler değerlendirilmeye devam edildi.