SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü tarafından düzenlenen “Kerkük Sonrası Irak’ın Geleceği” başlıklı panel 1 Kasım 2017’de SETA Ankara’da gerçekleşti. Alanında etkinliğe akademik dünya, basın/yayın, diplomasi ve bürokrasiden çok sayıda dinleyici ilgi gösterdi. SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde Al Jazeera kuruluşundan Amer al-Kubaisi, SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip ve SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun konuşmacı olarak yer aldı.
İlk konuşmacı Amer al-Kubaisi sözlerine Irak’ın bölge ülkeleriyle olan ilişkileri hakkında kısaca bilgi vererek başladı. Irak ve Suudi Arabistan arasında 1991’den bu yana sınır kapısının olmadığını hatırlatan al-Kubaisi geçtiğimiz günlerde iki ülke arasında tekrardan bir sınır kapısının açıldığını aktardı. Son gelişmeler çerçevesinde özellikle IKBY ile Suriye’yi birbirine bağlayan Fiş Habur Sınır Kapısı konusunda Irak kamuoyunun pek bilgi sahibi olmadığını söyleyen al-Kubaisi, bu sınır kapısının asıl itibarıyla ABD için önem arz ettiğini söyledi. ABD’nin Suriye’deki PYD’ye gönderdiği yardımların bu sınır kapısından geçtiğini hatırlatan al-Kubaisi, buranın ABD için stratejik öneminin olduğunu vurguladı. Al-Kubaisi Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin Başika meselesinin olumsuz etkisinden kurtularak, gerçekleştirilen son görüşmelerin ardından ivme kazandığını ifade etti.
Panelin ikinci konuşmasını gerçekleştiren SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, yaşanan süreç sonrasına Irak Başbakanı İbadi’nin daha önce Nuri Maliki’nin düştüğü benzer hatalara düşmemesi gerektiğini vurguladı. Bölge ülkelerinin Irak’ın toprak bütünlüğü konusunda ortak bir iradeye sahip olduklarını hatırlatan Duran, bu ülkelerin IKBY’nin bağımsızlık referandumu yapmasına karşı olmalarına rağmen Barzani’nin ısrarcı olmasını çok büyük bir hata olarak nitelendirdi. Bu sürecin sonunda istifa eden Mesud Barzani’nin kaybeden, Irak Başbakanı İbadi’nin ise kazanan olduğunu söyleyen Burhanettin Duran, İbadi’nin güç kazanmasında farklı faktörlerin olduğunu da söyledi. Duran, İbadi’nin DEAŞ’a karşı mücadelede ABD’den aldığı destekle beraber IKBY konusunda da Ankara-Tahran hattından da desteklenmesinden dolayı önümüzdeki süreçte daha güçlü bir pozisyona sahip olabileceğini aktardı. Önümüzdeki dönemde Şii, Sünni, Türkmen ve Kürtlerin bir arada yaşaması konusunda İbadi’nin gayret göstermesi gerektiğini vurgulayan Duran, İbadi’nin Haşdi Şaabi konusundaki adımlarını da olumlu olarak değerlendirdi.
Çankaya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mahir Nakip konuşmasında Kerkük odaklı gelişmelerden bahsetti. “Kerkük, Irak petrolünün yarısını temin etmektedir. Barzani burayı Türkmenleri göz ardı ederek baskı altına almaya çalıştı” ifadeleri kullanan Nakip, ülkedeki sorunların asıl itibarıyla Irak anayasasında çözülemeyen dört temel problemden kaynaklandığını söyledi. Birinci problemin IKBY’ye açılan sınır kapılarının Kürtler tarafından tutulması olduğunu söyleyen Nakip, ikinci problemin ise peşmerge güçlerinin pozisyonunun ve silahlı gücünün Irak kuvvetlerine meydan okur hale gelmesi olduğunu vurguladı. Bölgede çıkarılan enerji kaynaklarının IKBY hakimiyetinde bulunuyor olmasını üçüncü problemi teşkil ettiğini ifade eden Nakip, Erbil ve Süleymaniye havalimanları ve bu şehirlerdeki Irak otoritesi eksikliğini de dördüncü problem olarak nitelendirdi.
Enerji konusunda Kerkük’ün mağdur edildiğini ve Kerkük’ün bir enerji şehri olmaktan ziyade kültür şehri olduğunu belirten Nakip Irak’ta mezhepsel ve etnik politikaların zemin bulmakta zorlanacağını ve ancak anayasal düzene geçilmesi halinde ülkede olumlu havanın ortaya çıkacağını söyledi.
Panelin son konuşmacısı SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun DEAŞ’ın kontrol altında tuttuğu bölgelerin daralmasından sonra IKBY’nin DEAŞ ile mücadele kapsamında uluslararası meşruiyetini kaybedeceğini söyledi. SETA adına bölgede yapılan saha çalışmasından da bahseden Acun, çalışma esnasında temaslarda bulunulduğunu, gerçekleştirilen görüşmelerde Barzani ile KYB yöneticileri arasında yapılan bir anlaşmadan haberdar olduğunu söyledi. Barzani’nin bu anlaşmalara rağmen Celal Talabani’nin hastalığından ve KYB içerisindeki anlaşmazlıklardan faydalandığını aktaran Acun, “IKBY gümrük kapılarını yitirmesi ile petrol satışını büyük çapta kaybetmiştir. Böylece gelirinin yüzde 70’inin önüne set konulmuştur” ifadelerini kullandı. PKK’nın bölgedeki durumu hakkında da bilgi veren Acun, bazı bölgelerden çekilen örgütün halen Kandil gibi yerlerde önemli pozisyona sahip olduğunu söyledi. KDP’nin PKK’yı siyasi anlamda rakip olarak gördüğünü fakat askeri anlamda mücadele etmediğini vurgulayan Acun, Türkiye’nin İbadi hükümetinden PKK’nın stratejik önem arz eden bölgelerden çekilmesini netice verecek politikaları hayata geçirmesini beklediğini söyledi..