SETA > Etkinlikler |
Türk Dış Politikasının Yeni Dili

Türk Dış Politikasının Yeni Dili

SETA İstanbul, faaliyete geçişi sonrası gerçekleştirdiği ilk panelde, ‘Türk Dış Politikasının Yeni Dili’ni tartışmaya açtı.

 

Türk Dış Politikasının Yeni Dili

PANEL | 27 ARALIK 2013
 

TARİH: 27 ARALIK 2013 SAAT: 18:00 YER: SETA İstanbul

Moderatör Berdal Aral, Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi
Konuşmacılar
  • Burhanettin Duran, SETA İstanbul Genel Koordinatörü
  • Talha Köse, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi
  • Murat Yeşiltaş, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi

SETA İstanbul, faaliyete geçişi sonrası gerçekleştirdiği ilk panelde, ‘Türk Dış Politikasının Yeni Dili’ni masaya yatırdı. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Berdal Aral’ın yaptığı panele, SETA İstanbul Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Talha Köse ve Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Yeşiltaş konuşmacı olarak katıldı.

DURAN: MEDENİYET SÖYLEMİ MUHAFAZAKÂR DEMOKRASİYİ YENDİ

Panelde ilk olarak söz alan SETA İstanbul Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, “Türk Dış Politikası’nın Medeniyet Söylemi ve Bölgesel Düzen” başlıklı konuşmasında, AK Parti’nin dış politikada görünürlüğü giderek artan bir şekilde ‘medeniyet söylemi’ üzerinde yoğunlaştığını söyledi. Geride kalan süre içerisinde medeniyet söyleminin, kurucu ideoloji olan muhafazakâr demokrasiyi tahtından ettiğini belirten Duran, söylemin çok yönlü işlevli ve farklı durumlara adapte edilebilir olması nedeniyle Başbakan Erdoğan’ın AB’den bahsederken de, Ortadoğu’dan bahsederken de medeniyet kavramını kullandığını, bu bağlamda medeniyet söyleminin yeni bir coğrafya tahayyülü getirdiğinin altını çizdi.

Konuşmasında, medeniyet söyleminin üç temel meydan okuma üzerinden inşa edildiğini aktaran Duran, bunların, İslamcı geçmişle hesaplaşma, Kemalizmle hesaplaşma ve yeni Ortadoğu düzenine hitap etme olduğunu ifade etti. Medeniyet kavramının yeni bir kavram olmadığına da değinen Duran, bu kavramın, Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren herkesin ağzında dolaşan bir kavram olduğuna değindi. Osmanlı’da medeniyet kavramının Osmanlıcılık, batıcılık ve milliyetçiliğin bir üst şemsiyesi ve yeniden yükseliş olarak algılandığını, ancak Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Kemalizm ile Batı’ya entegre olmak üzerinden anlamlandırıldığını vurgulayan Duran, yeni medeniyet söyleminin ise kendi içerisinde iç ve dış politikada aktiflik, önemli bir aktör olma ve düzen kurucu bir rol alma işlevlerini barındırdığına dikkat çekti.

AK Parti sürecinde vücut bulan medeniyet söyleminin Batı’ya entegre olurken eleştirelliği elden bırakmamak üzerinden şekillendiğine de değinen Duran, söylemin, Kemalizm’in getirdiği dışarıya kapalılık ve dış politikada pasiflik politikalarına bir meydan okuma olarak “kapalılıktan kurtulma ve aktif olma” politikalarını beraberinde getirdiğinin de altını çizdi.

YEŞİLTAŞ: TÜRK DIŞ POLİTİKASI GÜVENLİKÇİ PARADİGMADAN SIYRILDI

Panelde Duran’ın ardından söz alan Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Yeşiltaş, “Türk Dış Politikası’nın Muhalifleri” başlıklı konuşmasında, Türk dış politikasının Kemalizm’den aldığı miras olan ‘güvenlikçi paradigma’nın AK Parti dönemine kadar hayati derecede önemli bir konuma sahip olduğunu, bu paradigmanın sadece dış politikaya bakan sonuçları olmadığını, iç politikada da siyasal öznelliklerin oluşturulmasında temel bir fonksiyona sahip olduğunu belirtti.

Değerlendirmesinde, güvenlikçi paradigmanın üç sacayağı olan “sekülerizm, toprak bütünlüğü ve homojen bir toplum oluşturma tahayyülü” üzerine yorumlarda bulunan Yeşiltaş, bu öncüllerin AK Parti dönemine kadar siyasal öznellikler oluşturulması noktasında temel unsurlar olduğunun altını çizdi.

Yeşiltaş konuşmasında, bu paradigmanın AK Parti ile dönüşüme uğradığını ve yeni paradigmanın ise dört temel muhalifi olduğunu ve bu muhalif unsurların kronik tatminkârsızlık, maksimalist gazeteciler-akademisyenler, endişeli modernler ve Gülen Cemaati olarak kategorize edilebileceğini belirtti.

KÖSE: TÜRKİYE’NİN YUMUŞAK GÜCÜ ARTIŞ GÖSTERİYOR

Panelde son olarak söz alan İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Talha Köse ise, “Türk Dış Politikası’nın Yumuşak Gücü” konulu sunumunda, “güç” kavramını “yumuşak güç” (soft power) merkezli olarak farklı teorik yorumları çerçevesinde değerlendirdi.

Konuşmasında, Türkiye’nin Ortadoğu’da artan yumuşak gücünün göstergeleri üzerinde duran Köse, AK Parti döneminde THY’nin Ortadoğu’da uçtuğu yer sayısının artması, Türkiye’ye bölgeden gelen öğrenci sayısındaki artış, TİKA, Yunus Emre Enstitüleri gibi kurumların artan faaliyetleri ve bölgede açılan temsilcilik, konsolosluk, elçilik sayısındaki ciddi artışlar bağlamında Türkiye’nin yumuşak gücünün kazandığı pozitif ivmeye dikkat çekti.

 

 

Türk Dış Politikasının Yeni DiliTürk Dış Politikasının Yeni DiliTürk Dış Politikasının Yeni DiliTürk Dış Politikasının Yeni DiliTürk Dış Politikasının Yeni DiliTürk Dış Politikasının Yeni Dili