SETA İstanbul tarafından düzenlenen ve Talha Köse’nin moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Profesörü ve aynı zamanda SETA İstanbul Kıdemli Araştırmacısı Kemal İnat, Sakarya Üniversitesi’nden Mustafa Caner ve SETA İstanbul’dan Abdullah Yegin konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Talha Köse, açılış konuşmasında seçim sonuçlarına dair net tablonun henüz ortaya çıkmadığını belirterek, İran seçimlerinin Türkiye’nin iç ve dış politikasını etkileyeceği için büyük bir öneme haiz olduğunu kaydetti. Köse, aynı zamanda İran’ın geleceği ve nükleer müzakereler açısından İran’daki seçimlerin önemli olduğunun da altını çizdi.
İran’daki iç siyasi kompozisyonu ele almak üzere Sakarya Üniversitesi’nden Mustafa Caner panelde ilk konuşmacı olarak söz aldı. "İran’daki seçimler bu sefer biraz daha önemli, bunu anlamak için İran’daki iç siyasal mevzilerin şekillenmesine bakmak gerek" diyerek konuşmasına başlayan Caner, 2009’da reformistlerin İran siyasetinde kenara itildiğini ve bu seçimlerin hem reformistler hem de ılımlı siyasetçiler için bir fırsat olduğunu belirtti. 2017 yılında İran’da bir cumhurbaşkanlığı seçimi olacağının altını çizen Caner, mevcut seçimlerin Ruhani’nin bu anlamda elini güçlendirmesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Mustafa Caner sözlerini günümüz İran seçimlerinin önemine değinerek sürdürdü ve bu seçimlerin Ruhani’nin bu güne dek gerçekleştirdiği politik eylemlerin değerlendirileceği bir seçim olduğu için de önemli olduğunu dile getirdi. "Reformistler, Ruhani’nin beraber çalıştığı kişilerle işbirliğine giderek, en kötüden kötüyü seçelim stratejisi izlemişlerdir" diyerek konuşmasını sürdüren Caner, aynı zamanda seçimlerin İran’ın geleceğini belirleyeceği için de katılım için seferberlik oluşturulduğunu ve henüz yapılan bir açıklamaya göre katılım oranının yüzde 60’ı geçtiğini belirtti. Seçimlerin, hem bölge hem de İran dış siyasetinin alacağı şekil açısından önemli olduğunu belirten Mustafa Caner, "Herhangi bir seçim sonucunda İran’ın dış siyasetinin kolaylıkla değişeceğini düşünmüyorum" diyerek konuşmasını tamamladı.
SETA Araştırmacısı Abdullah Yegin, İran’da sistemin nasıl işlediğini açıklamak üzere ikinci konuşmacı olarak panelde söz aldı. "İran İslam Cumhuriyeti sisteminin merkezinde Velayet-i Fakih vardır" diyerek konuşmasına başlayan Yegin, dini liderin Anayasa Koruyucular Konseyi’ni belirlediğini ve Meclisten çıkan tüm yasaların bu Konsey’in onayını aldığını belirtti. "Önceki seçimde muhafazakarlar, ılımlılar, reformistler daha belirgindi ancak bu seçimde daha iç içe geçmiş bir yapı var" diyerek sözlerine devam eden Yegin, izleyicilere İran’daki siyasi gruplar ve eğilimlerine ilişkin bilgi verdi. Ilımlıların, ticaret üzerinden daha aktif bir dış politika izlemek istediğini belirten Yegin, hükümet yanlısı muhafazakarların temel politikalarının ise dini liderin sürekliliği üzerinden şekillendiğini belirtti. Hükümet Muhalifi Muhafazakarların, İslam’ın devrimci yorumlarına tamamen bağlı bulunduklarını ve dış politikada Batı ile yakın ilişkilere karşı olduklarını sözlerine ekleyen Yegin, reformistlerin ise, diğerlerinden farklı olarak, iç politikada güvenlikçi politikalar yerine özgürlükçü politikaları desteklediklerini dile getirdi. İran’daki siyasi grupları, tüm karmaşasına ve iç içe geçmişliğine rağmen sade ve anlaşılır bir dille izah eden Abdullah Yegin, "Yeşil Hareket, 2009 yılında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hile olduğu iddiasıyla ortaya çıkan bir protestonun adıdır" diyerek İran’daki son siyasi grup hakkında da dinleyicileri bilgilendirerek sözlerini bitirdi.
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Profesörü ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Kemal İnat panelin son konuşmacısı olarak sözlerine başladı. Batı ile müzakerelere dolaylı da olsa şimdiki seçimlerin etkisi olacağını kaydeden Kemal İnat, "Aktör merkezli neoliberal yaklaşım, devleti temel amaç olarak görmez, araç olarak görür" diyerek, bu teorinin İran’ı çok açık bir şekilde ifade edebileceğini vurguladı. Seçimlerden hangi sonuç çıkarsa çıksın, İran dış politikasında herhangi bir değişim olmaz argümanına katılmadığını belirten İnat, "Toplumsal aktörler, seçimlerden ne elde etmişler buna bakmak gerekir. Eğer toplumsal aktörler kazanç sağlarsa, dış politika da değişir" diyerek konuşmasını sürdürdü. İran seçimlerinde en muhtemel sonucun, ılımlı ve reformcuların oylarını artırma ihtimali olduğunun altını çizen Kemal İnat, "İran’da seçim sonuçları ne olursa olsun dış politikada değişim olmayacaktır" tezine aktör merkezli neoliberal yaklaşımıyla itiraz edilebileceğini belirtti. Son olarak Kemal İnat, "Türkiye için tercih edilebilir seçim, ılımlı kesim ve reformistlerin başarılı çıkmasıdır" değerlendirmesiyle konuşmasını bitirdi.
"İran Seçimleri ve Bölgesel Etkileri" paneli soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
[efsflexvideo type="youtube" url="https://www.youtube.com/watch?v=VHTVH52DIg4" allowfullscreen="yes" widescreen="yes" width="420" height="315"/]