SETA İstanbul 1 Şubat’ta düzenlenen "Radikalleşmenin Yeni Dinamikleri: Balkanlar’dan Ortadoğu’ya" panelinde konuklarını ağırladı.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş’ın oturum başkanlığını yaptığı panelin konuşmacıları arasında, Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Doçenti Tuncay Kardaş, Kosova Güvenlik Etüdleri Merkezi kurucularından biri ve yöneticisi Florian Qehaja ile Sakarya Üniversitesi’nde görevli Araştırma Asistanı ve Doktora Öğrencisi Ömer Behram Özdemir yer alıyordu.
Panelin ilk konuşmacısı Dr. Kardaş radikalleşmenin teorik arka planı üzerine kısa bir girişin ardından radikalleşme kavramının tanımıyla ilgili görüş farklılıkları bulunduğuna dikkat çekti. Radikalleşmeyi "mevcut düzenin şiddet eylemleri ile tehdit edilmesine destek olmak" şeklinde tanımlayan Kardaş "radikal"in yaşadığı toplumda köklü değişiklik isteyen kişi olduğunu kaydetti.
Sözlerinin devamında, radikalleşmeyle ilgili dört ana yaklaşım hakkında bilgi veren Kardaş bu yaklaşımları: sosyolojik, psikolojik, sosyal ağlar ve problem tanımlama şeklinde sınıflandırdı. Radikalleşmeye sosyolojik yaklaşımda kişilerin yaşam tarzlarının, ekonomik ve eğitim düzeylerinin incelediğini kaydeden panelist psikolojik yaklaşımda kişinin motivasyonu, ruh hâli ve davranışlarının dikkate alındığını; sosyal ağlar yaklaşımda küçük bir gruba veya ağlara katılan radikallerin incelendiğini ve problem tanımlama yaklaşımının kişilerin kendi problemlerini nasıl ifade ettiklerine odaklandığını kaydetti. Bu çerçevede, Kardaş, "Kişisel sorunları dile getirebiliyorsanız, daha önemli sosyolojik ve psikolojik problemleri de dile getirebilirsiniz," dedi.
İkinci konuşmacı Qehaja, Batı Balkanlar’da şiddet içerikli aşırıcılığa, korunma yollarına ve bu tür radikalleşmenin ne şekilde sonlandırılabileceğine dikkat çekti. Kendi ülkesinden örnek veren konuşmacı Kosova’da İslami uygulamaların Hanefi ekolünün takipçisi muhafazakârlar, laikler ve radikaller olmak üzere üç farklı grup tarafından yerine getirildiğini kaydetti. Qehaja Vahhabi imamların dışarıdan sağladıkları maddi kaynaklarla sabıkalı genç Kosovalıları kendilerine çekmeyi başardıklarını belirterek bu noktada Müslüman toplum, akademik çevre ve sivil toplum arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı. Qehaja, radikalleşmenin sona erdirilmesi için Müslüman toplumun sürece dâhil olmasını, aksi hâlde Kosovalı gençlerin zaten sınırlı dinî bilgilerini aşırıcı imamlardan öğrenmek durumunda kalacaklarını kaydetti.
Yabancı savaşçılar konusuna yoğunlaşan panelin son konuşmacısı Özdemir farklı geçmişlere sahip yabancı savaşçıların motivasyonlarının da farklılık gösterdiğini kaydetti. 1970’lerin başlarında aşırı solcu grupların Filistin Kurtuluş Örgütü ile koordinasyon hâlinde olduklarını ve bu grupların çoğunlukla Lübnan’da eğitildiklerini belirten Özdemir, İslâmcı yabancı savaşçıların ise ilk olarak 1980’lerde Afganistan’ın işgali sırasında hem Sovyetler hem de Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı ortaya çıktıklarını ifade etti. Özdemir yabancı savaşçıların Bosna’da da varlık gösterdiklerini, Türkiye’den gidenlerin Bosnalı güçlerle Sırplara karşı mücadele ettiklerini söyledi. Yabancı savaşçıların üçüncü kez Etiyopya ile Sudan arasında kalan Ogaden bölgesinde ortaya çıktığını kaydeden konuşmacı, Türk yabancı savaşçıların dördüncü kez Sovyet güçlerine karşı Çeçenistan’da mücadeleye katıldıklarını dile getirdi. Ancak Özdemir, Suriye’de durumun farklılık gösterdiğine işaret ederek yabancı savaşçıların buradaki gruplara neden ve nasıl katıldıklarının açık olmadığını kaydetti. Bingöl ve Adıyaman’dan Suriye’ye giden Türk savaşçıları örnek verdiği konuşmasında Özdemir, geri kalmış ekonomileri ile yoğun Kürt ve Zaza nüfusun bu iki ilin ortak noktaları olduğunu ve her ikisinin de Suriye’deki kentlerle tarihi bağlarının bulunduğuna dikkat çekti. Özdemir konuşmasını yabancı savaşçıların ulusal güvenlik sorunu hâline geldiğini kaydederek bitirdi.
Araştırma konuları arasında güvenlik sektörü reformu, savunma reformu, şiddet içerikli aşırıcılık ve radikalleşme üzerine çalışmalarını sürdüren İskender Perteşi panelin son konuşmacısı olarak "yeni bir fenomen" diye nitelediği radikalleşmenin hem devlet hem de toplum için büyük tehlike arz ettiğini söyledi. Kosova’da 130’dan fazla kişinin radikal gruplarla muhtemel bağlantı gerekçesiyle tutuklandıklarını kaydeden panelist "aşırıcı imamlar"ın - Balkanlar dâhil - dünyanın her yanına yayıldıklarına dikkat çekti. Perteşi yolsuzluk ve geri kalmış ekonominin radikalleşme için uygun şartları sağladığını belirterek aşırıcılığın ardındaki sebeplerin araştırılması ve radikal imamlarla bağlantıların koparılması için bir yol bulunması gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.