Kamuoyu araÅŸtırma ÅŸirketleri tarafından yayınlanan anketlerin partilere göre oy dağılımı arasında ciddi farklar var. Mesela AK Parti’nin oy oranı bir anket ÅŸirketine göre yüzde 48 oranlarındayken diÄŸerine göre yüzde 38’lerde gösterilebiliyor.
Benzer ÅŸekilde bazı anketlerde CHP yüzde 30’larda HDP ise yüzde 14’ler civarında veriliyorken bazı anketlerdeyse aynı partilerin oy oranları 5-6 puan düÅŸük ÅŸekilde paylaşılıyor. Aynı durum MHP için de geçerli. En ilginç farklılıklardan birisi de SP-BBP ittifakı için çıkan sonuçlarda görülüyor. Bazı anket ÅŸirketleri ittifakı yüzde 4-5 bandından gösterirken bazıları 1-2 bandında gösteriyor.
2007 VE 2011 SEÇÄ°M ANKETLERÄ°
Kamuoyu araÅŸtırma ÅŸirketlerinin elde ettiÄŸi sonuçların güvenilir olup olmadığı, bu sonuçlara bakılarak politika belirlenmesinin gerçekçiliÄŸi gibi konular epeydir tartışılıyor. Çünkü ÅŸirketlerin seçim tahminlerinin giderek daha büyük sapmalar göstermeye baÅŸladığına dair inanç yaygınlaÅŸmaya baÅŸladı. Bundaki, en büyük payın da yine ÅŸirketlere ait olduÄŸunu söylemek gerekir. Genel olarak bütün ÅŸirketlerin siyasi duruÅŸtan ilhamla kendi ideolojik angajmanlarına göre pozisyon aldığı ve kazanması istenilen partinin yerini tahkim etmek için çaba sarf ettiÄŸine dair çok fazla iÅŸaret var. Özellikle son 4-5 seçim sürecinde AK Parti’den kurtulma mücadelesi veren belirli çevrelerin yönlendirdiÄŸi anket ÅŸirketleri bu konuda ciddi çaba içindeler. Her seçim öncesi kendi cephelerinde büyük umutların yeÅŸermesine neden olacak ÅŸekilde anket paylaşımlarında bulunuyorlar. Aynı cephenin yazarları da hem TV ekranlarında hem de gazete köÅŸelerinde artık AK Parti’nin sonunun geldiÄŸine dair epeyce kelam ediyor.
2007 ve 2011 genel seçimleri ve 2009-2014 yerel seçimleri öncesinde üretilen böylesi atmosfer seçim sonuçlarıyla büyük bir hayal kırıklığına dönüÅŸmüÅŸtü. Seçim sonuçlarından hareketle bu cephede yayınlanan yazılardaki milleti aÅŸağılama, hor görme ve hakaret etme içerikli yazılar arÅŸivlerde duruyor. BaÅŸta amiral gemisinin yazarları olmak üzere aynı mahallenin pek çok yazarı yaÅŸadıkları ÅŸok haliyle ‘burası nasıl bir ülke, yaÅŸanmaz bu memlekette’ psikolojisinde yazılar yazmıştı.
Yine benzer sorunlu ruh hali yaÅŸanıyor. Çünkü her seçim öncesi olduÄŸu gibi Türkiye’yi kendi çevrelerinden ibaret görme problemine yeniden düÅŸmüÅŸ durumdalar. Farklı kesimlerden gelen eleÅŸtirilerin mutlaka farklı bir partiye oy olarak gideceÄŸine dair bakış açısı da depreÅŸmiÅŸ durumda. Hâlbuki geçen seçimlerde olduÄŸu gibi bu bakış açısı suni ve anket ÅŸirketlerinin taraflı sonuçlarıyla besleniyor. Gerekçeleri sahih deÄŸil.
AK PARTÄ°’YE OY VEREN SEÇMENÄ°N NEDENLERÄ° DEĞİŞMEDÄ°
Çünkü geçen seçimlerde AK Parti’ye oy veren geniÅŸ kesimleri AK Parti’den vazgeçirecek esaslı bir neden ortada yok. Aksine 2011 seçimlerinde AK Parti’ye oy veren dindar-muhafazakâr seçmen henüz baÅŸörtüsüne dair sorunlar çözülmeden oyunu vermiÅŸti. Åžimdi hem üniversitede okuyan öÄŸrenciler için hem de devlet memuru olarak çalışan kadınların böyle bir sorunu bulunmuyor. Benzer ÅŸekilde Ä°mam Hatip Liseleri’nin orta kısımlarının ve dolayısıyla aslında genel olarak Ä°HL’lerin yeniden açılmasına dair adımlar 2011 seçimleri öncesinde deÄŸil sonrasında atıldı. Ä°HL mezunu öÄŸrencilerin (ve genel olarak meslek lisesi öÄŸrencilerinin) üniversiteye giriÅŸte karşılaÅŸtığı katsayı adaletsizliÄŸi de son dönemde kaldırıldı. Ä°lköÄŸretimde de isteyen öÄŸrencinin başını örtebilmesini saÄŸlayan düzenleme yapıldı. Yine yüzlerce din kültürü öÄŸretmeni ataması yapılması, Ä°mamı olmayan Camilere imam tayini ve hocası olmayan Kur’an Kurslarına hoca ataması yapılması gibi doÄŸrudan dindarların hayatını etkileyen olumlu çalışmalar bu süreçte yapıldı. Ekonomideki istikrar havası Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında daha saÄŸlıklı bir zeminde yürüyor; ekonomik istikrar için AK Parti’yi tercih edenler için de yine en iyi tercih AK Parti olarak görülüyor. PKK terörünü sona erdirecek ÅŸekilde Çözüm Sürecinin baÅŸlatılması ve büyük ölçüde 3 yıldır kan akmıyor olması da AK Parti’nin baÅŸarı hanesinde yer alıyor. Bu örnekleri ekonomik kalkınma, gelir dağılımı ve temel insan hakları alanında yapılan yeniliklerle çoÄŸaltmak mümkündür. Bir ekleme yaparsak mesela muhalefet liderlerinin seçim vaatlerindekilerin çoÄŸunu AK Parti zaten yapmış durumda.
AK PARTÄ° SEÇMENÄ°NDEKÄ° AK PARTÄ° ELEÅžTÄ°RÄ°SÄ°
KuÅŸkusuz tüm bunların yapılmış olması AK Parti’ye oy verenlerin eleÅŸtiri yapmadıkları, AK Parti’yi eleÅŸtirilemez gördükleri anlamına gelmiyor. Yapılan her ÅŸeyi doÄŸru olarak kabul ettikleri anlamına da gelmiyor. Bilakis AK Parti seçmeni eleÅŸtiri yapıyor. Sorguluyor. Daha iyisinin yapılması için tavrını gösteriyor. Bazen bunu çok sert ÅŸekilde de yapıyor. Belki, muhalif partileri, anketçileri ve AK Parti karşıtı yazarları umutlandıran ÅŸeyin de bu eleÅŸtiriler olduÄŸu söylenebilir.
Bir bütün olarak muhalefetin kavrayamadığı nokta ise her eleÅŸtirinin mutlaka karşıt Oy’a dönüÅŸmeyeceÄŸi ve bazı eleÅŸtirilerin öz eleÅŸtiri olabileceÄŸi meselesidir. Çünkü AK Parti’ye oy verenlerin oy verme gerekçelerini deÄŸiÅŸtirecek bir durum oluÅŸmuÅŸ deÄŸil. Hatta yukarıda saydıklarıma bakılırsa oy vermeleri için daha fazla neden var. (Gülen Grubu’na mensup ‘aşırıları’ kenarda tutuyorum)
Bu yüzden kamuoyu araÅŸtırma ÅŸirketlerinin yayınladığı seçim öncesi anket sonuçlarının içerdiÄŸi manipülasyonu; Hükümet karşıtı medyadaki yoÄŸun muhalif kamuoyunu (ve bu muhalifliÄŸin her zaman olduÄŸu gibi dışarıya sunulmasındaki baÅŸarıyı) diÄŸer seçimlerden önce yaÅŸanan ruh halinin tekerrürü olarak okumak gerekir.
Bu yüzden BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu miting meydanlarındaki etkileyici performansını devam ettirdiÄŸi ve CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan (kendisini baÅŸkanlığa taşıyan süreçteki vaatleri doÄŸrultusunda) güçlü mesajlar vererek kamuoyu nezdindeki sürekliliÄŸini koruduÄŸu sürece AK Parti’den kitlesel bir oy kaybının yaÅŸanacağını beklemek pek rasyonel gözükmüyor.
[10 Mayıs 2015, Milat]