Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Fahrettin Altun, "15 Temmuz darbe girişiminin bir hedefi vardı, çok net bir hedef bu ve devamında gelen kırılımlar. Hedef, Erdoğan'sız bir Türkiye yaratmaktı. Erdoğan'sız bir Türkiye yaratmak için 15 Temmuz günü, devlet içine sızmış terör örgütü unsurları, teröristlerini harekete geçirdi." dedi.
SETA tarafından düzenlenen "15 Temmuz Sempozyumu" öğleden sonraki oturumlarla devam etti.
Prof. Dr. Fahrettin Altun, 15 Temmuz'da şehit düşenlere rahmet ve gazilere acil şifalar dileyerek, 15 Temmuz'un Türkiye'nin ve bölgenin atlattığı büyük bir badire olduğunu söyledi.
Altun, 15 Temmuz'un modern siyaset tarihinde eşi benzeri görülmemiş farklı bir direniş olduğuna dikkati çekerek, "15 Temmuz bir darbe girişimi fakat aynı zamanda bir işgal girişimi. 15 Temmuz'u geleneksel darbe teşebbüslerinden ayıran bir başka unsur da ilk defa devletin içine sızmış bir terör örgütünün darbe yaptığına şahit olduk. Uluslararası alanda kamuoyu oluşturulmuş bir darbe girişiminden söz ediyoruz. 15 Temmuz darbe girişiminin bir hedefi vardı, çok net bir hedef bu ve devamında gelen kırılımlar. Hedef, Erdoğan'sız bir Türkiye yaratmaktı. Erdoğan'sız bir Türkiye yaratmak için 15 Temmuz günü, devlet içine sızmış terör örgütü unsurları, teröristlerini harekete geçirdi. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı otele özel timler gönderildi, Cumhurbaşkanlığı külliyesi, parlamento bombalandı." diye konuştu.
Türkiye'nin 2002'den sonra kendisine biçilen rolün dışında hareket etmeye başladığını dile getiren Altun, şunları aktardı:
"Erdoğan, belli bir güç topladıktan sonra, bölgesel ve küresel meselelere de dahil olmaya başladı. Erdoğan'sız bir Türkiye'nin yaratılması ve yeniden o eski bağımlılık düzenine dönülmesi için çaba sarf edilmeye başlandı. 2002 sonrasında iç politikada vesayetten arınma, demokratikleşme ve normalleşme süreci var. Dış politikada yaşanan otonomlaşma, özerkleşme ve özgürleşme süreci, ekonomide yaşanan hızlı büyüme süreci ve yine uluslararası alanda ciddi anlamda itibar kazanma süreci, Türkiye'yi bölgesel güce dönüştürdü."
"Kopukluğu doğuran mekanizmaları devletten söküp atmamız lazım"
Prof. Dr. Haluk Alkan da vesayetçi unsurların Türkiye'ye ait değerleri dönüştürerek, millete karşı kullandığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Kabul edelim bizim devletimiz, bu tür mekanizmalar üzerine oturmuştu. Bunu kabul etmezsek 15 Temmuz'u anlayamayız. Çünkü 15 Temmuz'da bu ülkeye, bu hainliği yapanlar, bu devletin bütün devşirmeci mekanizmalarını çöreklenmişti. Tüm eleman devşirme mekanizmalarında bu yapının izini görüyoruz. Üniversiteler, parasız okullar, yatılı sistem, aileden mümkün olduğunca çocuğu uzakta tutmak, evliliğine, nerede görev alacağına kadar karışmak... En iyi devşirme mekanizması ordudadır, oraya çökmüştü. Halk tercihte bulunuyor ama kamu hizmetini yerine getirenlerin düşünce yapısıyla halkın tercihleri arasında korkunç bir mesafe oluşturuluyor. Bu mesafe, vesayetçi unsurlar tarafından dolduruluyor ve yönlendiriliyor."
15 Temmuz'da devletin dışladığı, ötelediği toplumsal kesimlerin sokağa çıktığını anlatan Alkan, "Biliyorlardı ki yeni siyaset tarzına, aşağıdan yukarıya şekillenen siyaset tarzına sahip çıkmasalar eski sistem yine devam edecek. O yüzden lidere sahip çıkıldı. Bizim bir sorumluluğumuz var. Bütün bu kopukluğu doğuran mekanizmaları devletten söküp atmamız lazım. Tercih ile kamu hizmeti temelinde bir kurumsallaşmayı gerçekleştirmemiz lazım. Bu, kamuda çok büyük bir reforma ihtiyaç duyulduğunu gösterdi." diye konuştu.
[AA, 12 Temmuz 2018]