Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme ihtimali, Batı ittifakının önündeki en önemli gündem maddesi haline gelirken, kriz Amerika’nın küresel liderlik iddiasının yeni bir testi haline geldi. Putin’in Ukrayna sınırına yaptığı askeri yığınağı geri çekmek için NATO’dan istediği garantiler, meselenin sadece bir Rusya-Ukrayna krizi olmadığını anlatmaya yetiyor. Putin’in Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrasında ülkesinin kaybettiği prestiji ve bölgesel gücü tekrar tahkim etmek istediği açık. ABD liderliğindeki Batı ittifakının etki alanının genişlemesini Rus nüfuzuna karşı tehdit olarak gören Putin, Gürcistan ve Kırım’da olduğu gibi askeri güç kullanmaktan çekinmeyeceğini zaten göstermişti. Donbas civarındaki Rus ayrılıkçıların durumunu bahane ederek sınıra 130 bine yakın asker yığan ve Belarus’ta da askeri tatbikatlara başlayan Moskova, Batı’ya karşı el yükselterek Kiev’in Rus etkisinde kalmasını garantilemeye çalışıyor. Putin, Batı’nın Kırım’ın ilhakında olduğu gibi diplomatik protestolar ve etkisiz yaptırımlar uygulamaktan öteye geçemeyeceğini ve Ukrayna ve Gürcistan’ın Rus etkisinde kalmasını bir şekilde kabulleneceğini hesaplıyor. 2008 Gürcistan ve 2014 Ukrayna hamlelerinden istediği sonucu alan Putin, ABD’yle Avrupa’nın arasını açarak hem NATO ittifakını bölmeyi hem de Amerika’nın küresel liderlik iddiasına darbe vurmayı amaçlıyor. Buna karşılık ABD’nin liderliğinde bir araya gelmeyi bu sefer başarmış görünen Batılı müttefiklerin geliştireceği ortak politikanın stratejik etkinliği ve caydırıcılığı, Putin’in bu kez elini fazla zorlayıp zorlamadığını gösterecek.
Devamını kaynağından, Kriter dergisinden okumak için: ABD’nin Küresel Liderlik Testi Olarak Ukrayna Krizi.