CumhurbaÅŸkanlığı seçimleriyle beraber ‘siyasetsizlik ya da anti-siyasetin’ nasıl bir kriz oluÅŸturduÄŸuna ÅŸahitlik ediyoruz. Seçimlere ‘kendisi’ olarak katılamayan muhalefet partilerinin ikisi aday bile göstermediler. Kürt sorununun açtığı alandan Türkiye’ye hitap etmeye gayret eden DemirtaÅŸ’ın çabaları da ErdoÄŸan’a ‘rakip olması’ için elbette yeterli deÄŸildi. Sonuç olarak siyaset yapımının bütün yükünün ErdoÄŸan’ın sırtına yüklendiÄŸi bir seçim oldu. Bugünlere nasıl geldiÄŸimizi ve bundan sonrasında mezkur manzarada ciddiye alınacak bir deÄŸiÅŸim ihtimalinin olup olmadığını anlamak için Türkiye’nin yakın tarihindeki siyaset sosyolojisini anlamak gerekiyor. Seçimler ve seçmen davranışını konusunda, Türkiye’nin en fazla saha tecrübesine ve hafızasına sahip isimlerinden, sosyal psikolog Ä°brahim Dalmış’ın, Insight Turkey dergisinin seçim özel sayısındaki makalesi (A Quick Glance at the History of Elections in Turkey) zihin açıcı niteliktedir.
Dalmış, kurucu siyasi damarın saÄŸda öbeklendiÄŸini, sol yükseliÅŸ veya iktidar dönemlerinin istisna olduÄŸunun altını çiziyor. Burada dikkatimizi çektiÄŸi önemli bir unsur ise seçimlere ve siyasete katılım. Merkeze doÄŸru yürüyen, dolayısıyla da siyasete katılmaya baÅŸlayan ezici kitlenin, Türkiye’nin ‘normalini’ inÅŸa ettiÄŸini söylüyor. Bu tespitten yola çıkarsak, solun iktidar arayışlarının aslında ülkenin ‘normali’ ile karşı karşıya gelme sahnelerinden baÅŸka bir ÅŸey olmadığını anlıyoruz. Bu ‘normalin’ deÄŸiÅŸmesi için aynı kitlenin geri çekilmesi gerekiyor. Dalmış’ın makalesinde bu yürüyüÅŸ söyle özetlenmiÅŸ:
Merkez saÄŸ ile Kenar sağın oyları arasındaki korelasyon yüksektir ve negatiftir (-.89). Yani, Kenar saÄŸ alanını saÄŸlamlaÅŸtırdıkça Merkez sağın oyları düÅŸmüÅŸtür. Nitekim, 2011’de Merkez saÄŸ diyebileceÄŸimiz bir oluÅŸum kalmamıştır. Aslında, sağı Merkez ve Kenar diye ayırdığımızda solun oy trendiyle ilgili korelasyonlar da radikal deÄŸiÅŸim göstermektedir. Öncelikle, Merkez saÄŸ ile solun oy trendleri arasındaki korelasyon 0.67 düzeyindedir ve pozitiftir. Yani, konjonktür öyle iÅŸlemektedir ki Merkez sağın yükselme dönemlerinde sol da yükselmekte, Merkez sağın düÅŸme dönemlerinde sol da düÅŸmektedir. Yani, mevcut düzene güvenin oluÅŸtuÄŸu dönemlerde bu iki oluÅŸum hayat bulmaktadır. Dolayısıyla, Kenar sağın oy trendi solun oy trendi arasında da negatif bir korelasyon vardır (-.60). 1980 askeri müdahalesini yapanlar takip eden ilk seçimde hiçbir Kenar saÄŸ partinin seçime katılmasına izin vermemiÅŸlerdir. Sonraki dönemlerde Merkez saÄŸda keskin bir düÅŸüÅŸ Kenar saÄŸda ise buna paralel keskin bir çıkış olmuÅŸtur. Muhafazakar ve milliyetçi kenar eÄŸilimler artık kendi mecralarına akmış, bu da Merkez sağı zayıflatıp en sonunda yok etmiÅŸtir.
Bugün itibariyle Merkez saÄŸ artık kaybolmuÅŸtur ve bir daha ortaya çıkması için teorik hiçbir neden yoktur. Kenar saÄŸ ülke genelinde hakim eÄŸilimdir ancak oy oranı olarak bir anlamda tavan noktasına ulaÅŸmak üzeredir. Sol da hafif ama belirgin bir düÅŸüÅŸ trendi içindedir. EÄŸer bu eÄŸilimler belirli toplumsal kategorilere dayanıyor ve görece duraÄŸan ise soldaki düÅŸüÅŸ nasıl açıklanabilir? Öncelikle söylenmesi gereken bu durumun süreç içinde sol seçmenin saÄŸcılaÅŸmasından kaynaklanmadığıdır. En azından ÅŸimdilik. Marjinal sol tüm seçimlerde solun bir kısım oyunu budamaktaydı. Bu budamalar daha belirgin hale gelmeye baÅŸladı. Dolayısıyla, daha önce yüzde 30 olarak belirlenen sol potansiyel bug&