SETA Ankara’da "Demokrasi Nöbetleri: 15 Temmuz Darbe Girişimi Toplumsal Algı Araştırması" başlıklı bir panel düzenlendi. SETA Siyaset Araştırmacısı Serdar Gülener’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Halil Berktay, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş ve Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu konuşmacı olarak yer aldı.
MİŞ: "Meydanlardaki halkın ‘peygamber ocağı’ olarak nitelendirdikleri TSK ile darbecileri birbirinden ayırdığı görülmüştür"
Panelin ilk konuşmacısı SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş oldu. Miş, SETA tarafından gerçekleştirilen toplumsal algı araştırmasına dair önemli veriler sundu. 7 ilde 146 kişiyle gerçekleştirilen mülakatlarda katılımcıların ideolojik ve siyasi duruşu açısından dengeli bir dağılım oluşmasına dikkat edildiğini belirtti. Meydanlarda siyasal partilerin bayraklarının görünmemesinin çoğulculuğun sağlanması açısından önemli olduğuna da dikkat çeken Miş, Erdoğan’la özdeşleşmiş müziklerin coşkuyu sağlayan önemli faktörlerden olduğunun gözlendiğini ortaya koydu. Mülakatlarda katılımcıların sokağa çıktıklarında kendilerini daha güvende hissettiklerini ifade ettiklerini söyledi. Yine araştırmanın bir diğer dikkat çeken sonucuna göre, katılımcıların 15 Temmuz’da sokağa çıkmalarını sağlayan en büyük motivasyonun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısı olduğunu ifade etti. Miş ayrıca darbenin failleri konusunda katılımcıların FETÖ üzerinde ortak bir kanaate sahip olduğunu da vurguladı. Miş, meydanlardaki halkın peygamber ocağı olarak nitelendirdikleri TSK ile darbecileri birbirinden ayırdığına da dikkat çekti.
Duran: "FETÖ mesiyanik, takiyeyi tedbir anlayışıyla meşrulaştıran ve yerli tüm değerleri dışlayan bir yapıdır"
Panelin ikinci konuşmacısı SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran idi. Duran konuşmasında 15 Temmuz darbe girişiminin en başta gündelik hayatı durdurmaya çalışsa da, asıl gündelik hayatın figürlerinin darbeyi durdurduğunu ifade etti. Bu açıdan bakıldığında meydanlardaki özgüvenin yönetilmesinin 15 Temmuz sonrası siyasetin önemli unsurlarından olacağını belirtti. Bu sürecin Türk halkının Batı medyasına bakışında bir kırılma noktası yarattığını vurgulayan Duran, FETÖ denildiğinde Türkiye’deki hemen her grubun zarar gördüğü bir yapıdan bahsedildiğinin de altını çizdi. Duran ayrıca FETÖ’nün dış cephede kendisini diyalogcu, hoşgörülü olarak yansıtmaya çalışırken; iç yapıda ise devleti ele geçirmeye çalıştığını vurguladı. Bu bağlamda devletin kritik kurumlarında örgütlenen ve siyasetin her krizinde büyüyen örgütün; mesiyanik, takiyeyi tedbir anlayışıyla meşrulaştıran ve yerli tüm değerleri dışlayan bir yapısı olduğuna işaret etti.
Berktay: "Darbeciler kazansalardı, Türkiye’nin küçük bir bölümünde Myanmar benzeri militarist bir rejim kuracaklardı"
Panelin üçüncü konuşmacısı Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Halil Berktay, darbe girişiminin ilk şoku geçtikten sonra manevi bir kriz yaşayan kesimlerin, bundan sonrasının daha kötü olacağını iddia ettiklerini ifade etti. Bu kesimin aynı zamanda Gülen grubunun terör örgütü olduğuna şüpheli yaklaştığını da vurguladı. Berktay örgütün görünmeyen iç çekirdeğinin sertliği ile dışa doğru açılan yumuşak yüzü arasındaki ayrımın önemli olduğunu belirtti. Bu örgüte katılanların Gülen’in bir mehdi ve müceddid olduğuna inandıklarını belirten Berktay, bu adanmışlığın sebebinin örgütün topluma açık bir örgüt haline dönüşmekten kaçınma politikası olduğunu ifade etti. Bu sebeple örgütün tamamen içe kapalı, uyuyan, sert bir iç ideolojiye bağlı yapısıyla hareket etmeye çalıştığını vurguladı. Berktay örgütün aynı zamanda bukalemun gibi farklı dış görünüşlere bürünebilen ve farklı gruplarla çıkar odaklı ittifak kurabilen bir yapıya sahip olduğunu da dile getirdi. Konuşmasının sonunda Berktay, darbecilerin başarılı oldukları taktirde Türkiye’nin küçük bir bölümünde Myanmar benzeri militarist bir rejim kuracaklarını düşündüğünü belirtti.
Müderrisoğlu: "Mayıs 2016’da gazetemizde TSK içerisinde 1.700 FETÖ mensubu olduğunu yazmıştık"
Panelin son konuşmacısı Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu oldu. Müderrisoğlu konuşmasında, her darbenin dış eksenli bir amacı olduğuna ve toplumsal algıları şekillendirmeye çalıştığına dikkat çekti. FETÖ’nün silahlı kuvvetlere sızmış unsurlarının darbe yaparak Türkiye’yi şekillendirmeyi hedeflediğini, bu hedefin ise 17 Aralık’tan itibaren hayata geçirilmeye çalıştığını vurguladı. 17 Aralık’ı siyasete müdahale girişimi olarak okuyan kesimlerin darbe girişimi öncesinde eleştirilmesine de dikkat çeken Müderrisoğlu, FETÖ’nün Türkiye üzerindeki algı operasyonlarını yazarken bazı kesimlerin kendilerini paranoya ile suçladığını dile getirdi. Mayıs 2016’da Sabah gazetesinde TSK içerisinde 1.700 FETÖ mensubu olduğunu yazdıklarını da not olarak düştü. Müderrisoğlu, bundan sonrasında darbe girişimine karşı duran farklı kesimlerinin birlikteliğinin önemli olduğunu belirterek konuşmasını tamamladı.
Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.