SETA > Atölye |
Kırım Tatarları'nı Yalnız Bırakmamak

Kırım Tatarları'nı Yalnız Bırakmamak

Kırım Tatarlarının yalnız bırakılmaması, ardından gelebilecek felaketlerin önünün alınması açısından oldukça önemli.

Kırım Parlamentosu, 11 Mart 2014 tarihinde aldığı kararla 16 Mart günü yapılacak referandum sonucu çıkacak karara uyacağını açıkladı. Bu demek oluyor ki, Kırım Parlamentosu Kırım Yarımadası’nı Ukrayna’dan ayırıp Rusya’ya bağlamaya yönelik kararı almaya hazır durumda. Rusya ise devlet televizyonlarında Kırım’ın Rusya toprağı gibi hava durumunun verilmesinden, Akyar – Kiev uçuşlarının dış hatlardan yapılmasına kadar Kırım’ı topraklarına şimdiden katmış gözüküyor. Öte yandan, Avrupa’nın gerek yüzölçümü gerekse nüfus olarak en büyük ülkelerinden birisi fiili olarak parçalanırken, Kırım yarımadası, yerli halkının tamamen iradesine muhalif bir şekilde el değiştirirken uluslararası toplumun sessizliği oldukça endişe verici.

SİLAHLARIN GÖLGESİNDE HUKUKSUZ REFERANDUM

Rusya Ukrayna’da Yanukoviç’in devrilmesinin ardından Soçi Olimpiyatları’nın kapanış seremonisi ile birlikte bölgede bir anda varlığını hissettirdi. Etnik olarak Rus nüfusun en kalabalık kısmı olan ve özerk cumhuriyet statüsündeki Kırım’da bir anda beliren Rus paramiliter gruplar, bölgedeki siyasi yapıyı Ukrayna’nın kırılgan sürecinden de yararlanarak alt üst ettiler. 26 Şubat günü Rusların ve Kırım Tatarlarının gösterileriyle başlayan protestolar, 27 Şubat günü paramiliter grupların parlamentoya girmesi ile sürdü. 27 Şubat günü parlamentoda bulunan paramiliter grupların baskısı ile silahların gölgesinde Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin başbakanlığına Rus Birliği Partisi lideri Sergey Aksenov seçildi(!).

Kırım Parlamentosunda silahlı operasyonla gerçekleşen yönetim değişikliğinin ardından, yarımadadaki tüm siyasi ve idari kurumlar teker teker Rus paramiliter grupların eline geçti. Bu sırada devam eden Rus yanlısı sokak gösterileri ve meydana gelen provokasyonlar da var olan siyasi gerilime tuz biber ekti. Parlamentonun işgali ile birlikte alınan referandum kararı, Ukrayna Başkanlık Seçimleri için belirlenen 25 Mayıs olarak kararlaştırılsa da, bu tarih önce 30 Mart’a daha sonra da 16 Mart’a çekildi.

Ukrayna Anayasası’na göre Kırım yönetiminin referandum hakkı bulunmuyor, ayrıca Kiev yönetimi Kırım Meclisi’nin aldığı herhangi bir kararı veto etme yetkisine sahip. Buna karşılık, Kırım Meclisi uluslararası hukuk bağlamında Kosova’nın bağımsızlığına işaret etse de, bu noktada da Kırım ile Kosova’nın statüsünün farklılığı ön plana çıkıyor. 1974 Yugoslavya Anayasası Kosova’ya bağımsızlık hakkı verirken, mevcut anayasaya göre Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin böyle bir hakkı yok. Bölgede self-determinasyon hakkının kullanıldığı iddiası ise bu hakkın bölgenin yerli halkı olan Kırım Tatarları yerine yarımadaya sonradan yerleştirilen Ruslar lehine kullanılıyor olmasından dolayı temelsiz kalıyor.

YERLİ HALK KIRIM TATARLARI

Her ne kadar Kırım denince akıllara öncelikle bölgenin yerli halkı olan kadim Kırım Hanlığı’nın varisleri soydaşlarımız Kırım Tatarları gelse de, Ruslar günümüzde Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyorlar. Rus İmparatorluğu’nun 1783 yılında Kırım’ı ilhakı ile başlayan Kırım Tatarlarının bölgeden sürülmesi süreci, 1944 yılında Stalin’in tüm Kırım Tatarlarını bir gecede trenlere bindirip yurtlarından ayırması ile doruğa ulaşmıştı. Sovyetlerin yıkılması ile vatanlarına dönmelerine izin verilen Kırım Tatarlarının yirmi yılda ancak bir kısmı yurtlarına dönebildi. Bu yüzden Kırım’da şu an halen gerek Rus İmparatorluğu gerekse Sovyetler zamanında bölgeye yerleştirilen Ruslar siyasi olarak güçlü konumda.

Kırım Yarımadasının yerli halkı Kırım Tatarlarına ise maalesef bu süreç içerisinde oldukça az söz hakkı verildi. Yüzyıllar süren zulüm ve baskının sonucunda bölgede azınlık haline gelen ve Türkiye de dâhil olmak üzere son yıllara kadar hiçbir siyasi ya da ekonomik güç tarafından yeterince desteklenmeyen Kırım Tatarları için bölgedeki gelişmeler oldukça endişe verici. Sürecin başından beri Ukrayna’nın toprak birliğinin ve AB ile siyasi ve ekonomik entegrasyonun destekçisi olan Kırım Tatarları bir anlamda Ukrayna için bu yolda verilecek en önemli sınav olarak öne çıktı. 2013 yılı Kasım ayında başlayan protestoların ardından gelen yönetim değişikliği ile umutları yeşeren Kırım Tatarları, kendilerini bir anda çok daha büyük bir tehlikenin tam ortasında buldular. Bölgenin yerli halkı olmalarına rağmen bir çoğu Kırım doğumlu bile olmayan Ruslar tarafından irade gaspına uğrayan Kırım Tatarları için mevcut durum umut vadetmiyor.

RUSYA-BATI MÜCADELESİ

20. yüzyıla kadar Rusya tarafından Küçük Rusya (Mala Rassiya) olarak isimlendirilen Ukrayna’nın Rusya’nın gözündeki yerinin aslında çok da değişmediği birkaç aydır devam eden olaylarda geliştirdiği tutum ile doğrulandı. Sovyetler Birliği’nin yıkılışını 20. yüzyılın en büyük felaketi olarak niteleyen Putin, bu paradigma ile oldukça uyum içerisinde eski Sovyet coğrafyası içerisinde kalan ülkelerin siyasi ve ekonomik olarak Rus etki alanının dışında kalmasından yana değil. Ukrayna ise hem ekonomik hem tarihi hem de jeopolitik olarak Rusya için eski Sovyet coğrafyasının en önemli parçası konumunda.

Bu noktada, Rusya ile Batı arasındaki ilişkileri etkileyen iki önemli dönüm noktasından söz edilebilir. Bunlardan ilki Putin’in iş başına gelmesi ile Rusya’nın Batı ile rekabet etme gücünü kendinde bulması. İkincisi ise 2011 yılında Rusya’nın Libya’ya uçuş yasağına çekimser kalarak verdiği desteğin ardından gelen Batı müdahalesinin oluşturduğu Batı’ya karşı güvensizlik. Rusya bu yüzden artık Batı ile olan ilişkilerini Soğuk Savaş dinamikleri ile okuyor. Putin’in eski Sovyet coğrafyası ülkelerine ve Ukrayna’ya verdiği önem ve son Ukrayna hamlesi bu paradigmadan ileri geliyor.

Putin Rusya’yı artık Batı’ya meydan okuyacak kadar güçlü görüyor. Bu güç, Rusya’nın elindeki ekonomik ya da askeri araçlardan çok Putin’in kararlılığından ileri geliyor. Bu yüzden Rusya Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da da AB ve ABD’nin karşısına dengeleri alt üst edecek bir aktör olarak çıkabiliyor. Geride bıraktığımız süreçte de bu kararlılık sayesinde Rusya önce sakince Soçi Kış Olimpiyatları’nda sergilediği şovun ardından Ukrayna’da Batı yanlısı aktörlerin üç ayda yapamadığını birkaç günde yapabildi.

KIRIM’IN VE ULUSLARARASI DENGELERİN GELECEĞİ

Referandum tarihinin iki kez öne alınması, bölgede önü alınmazsa gerçekleşecek sınır ihlalinin bir oldubittiye getirilme çabasının bir göstergesidir. Rusya geçtiğimiz iki haftada Kırım’daki fiili işgalini kısa zamanda tamamladı. AB ve ABD’nin bu hızlı hamlelere cevabı ise ne yazık ki söylem seviyesinde kaldı. Kiev yönetimi ise işgalin hukuksuzluğuna dikkat çekmekle yetindi. Rusya’ya geri adım attıracak siyasi ve ekonomik yaptırıma yönelik adımlar bir türlü gelmeyince, Kırım’da ilk raundu Rusya net bir şekilde kazandı. Böylece Rusya, Batı karşısında önemli bir mevzi kazandı. Ayrıca bu hamlesi ile Batı karşısında ileride gerçekleşecek müzakerelerinde de önemli bir koz elde etti.

Diğer yandan, bölgesel ve küresel oyunların, hukuksuz müdahalelerin bir anda kurbanı haline gelen Kırım Tatarları stratejik siyasi pozisyonlarından ötürü Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantisi konumundalar. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ise Ukrayna’nın yanı sıra AB ve Türkiye için de oldukça önemli. Güvenlik kaygılarının da ötesinde hukuki zeminden yoksun bir fiili işgalin sonucunda bir toprak parçasının el değiştirmesi uluslararası hukuk ve Avrupa diplomasisinin güvenilirliği için de oldukça vahim soru işaretleri oluşturuyor. Bu bağlamda, Kırım Tatarlarının yalnız bırakılmaması, ardından gelebilecek felaketlerin önünün alınması açısından oldukça önemli.