SETA > Atölye |
Gezi Parkı Eylemleri Devlet Bahçeli ve quot Devlet Ciddiyeti'

Gezi Parkı Eylemleri, Devlet Bahçeli ve "Devlet Ciddiyeti'

MHP'nin ‘çözüm süreci' ve ‘Gezi Parkı eylemleri' gibi farklı siyasi ve sosyal temalara göre farklı sokak algılarına haiz olmasının altında derin yapısal bir faktör yatıyor: Devlet Ciddiyeti!

Gezi Parkı eylemlerinin üzerinden bir ay geçti ve eylemler fiilen sona erdi. Eylemlerin baÅŸladığı ilk gün olan 28 Mayıs’tan itibaren eylemler, Türkiye’de ÅŸimdiye kadar, baÅŸka hiçbir toplumsal harekete nasip olmayacak derecede ilgiye mazhar oldu ve kısa sürede kitleselleÅŸti. Kamuoyunda Gezi Parkı eylemlerini ortaya çıkaran ve eylemlerin kısa sürede kitleselleÅŸmesine neden olan dinamikler uzun uzun ve farklı perspektiflerden tartışılmış olsa da, Gezi Parkı eylemlerinin fitilini ateÅŸleyen olay olarak hemen hemen herkes, daha eylemin ilk günlerinde polisin çadır yakmaya varacak derece sergilediÄŸi fütursuz ÅŸiddete iÅŸaret etti. Bu ÅŸiddet farklı siyasal ve toplumsal tahayyülleri olan ve hatta kendini apolitik olarak tanımlayan kitlelerin polis ÅŸiddeti karşısında bir araya gelmesinde etkili oldu ve eylemler bir anda hükümet karşıtı gösterilere dönüÅŸerek yurt sathına yayıldı.

Çıkış noktası ve eylemcilerin ilk günlerdeki profili itibarıyla Gezi Parkı eylemlerinin portresi, siyasal bir taraf olmayan hatta siyasal partilerin eylemlerden siyasi rant devÅŸirmesine de kalın çizgilerle karşı çıkılan bir çerçeve içinde yer almış olsa da, eylemlerin kısa sürede ülke gündeminin ana baÅŸlığı olmasıyla birlikte siyasi partiler de bu duruma karşı kayıtsız kal(a)madılar. Ak Parti iktidar olması hasebiyle ve eylemcilerin odağındaki aktör olduÄŸu için eylemlerin bizzat ana muhatabı olurken, muhalefet partilerinin tutumunun ne olacağı merak konusu oldu. Bu baÄŸlamda CHP, eylemcilerin yanında yer alarak, eylemler üzerinden hükümet ve onun genel anlamda her türlü politikasına karşı olan dogmatik siyasi duruÅŸunu Gezi Parkı üzerinden yeniden üretirken, muhalefetin küçük ortağı MHP ise hem Gezi Parkı eylemlerine ve eylemcilerine hem de bu süreçte hükümetin aldığı siyasi pozisyona karşı mesafeli bir tutum sergileyerek, eylemlerin içinde olmak istemeyen, eylemleri fazlaca gündeminde tutmaya gönüllü olmayan bir imaj çizdi.

MHP’nin, Gezi Parkı eylemleri ortaya çıkmadan önce, Kürt meselesindeki yeni çözüm sürecinde hırçın söylemi ve “sokaÄŸa ineriz” kozunu öne süren siyasi bir tavırdan; Gezi Parkı olayları özelinde toplumsal tansiyonun arttığı, sokakların tam da hareketli olduÄŸu bir dönemde daha dingin ve ‘sokak’a karşı mesafeli bir tutuma gerilediÄŸi bariz. Dolayısıyla Gezi Parkı olayları için MHP’ye atfedilen “itidalli davrandılar” açıklaması, MHP’nin çözüm sürecindeki ‘sokak’ algısıyla Gezi Parkı sürecindeki ‘sokak’ algısı arasındaki ikircikli politik tavrı anlamaya ve açıklamaya yetmiyor. Bu baÄŸlamda MHP’nin farklı siyasi ve sosyal temalara göre farklı sokak algılarına haiz olmasının altında daha derin yapısal bir faktör mevcut: “Devlet Ciddiyeti” (1)

“Ä°TÄ°DAL” MÄ° “DEVLET CÄ°DDÄ°YETÄ°” MÄ°?

1) “-Kitle: Vur de vuralım, öl de ölelim!

-Bahçeli: Merak Etmeyin onun da zamanı var!” (2)

2) “-Bahçeli: Sokaktan geldiÄŸimiz gerçeÄŸini yabana atmamalı.” (3)

3) “Sokaklar belirsizdir, sokaklar tehlikelidir, sokaklar karanlıktır ve sokaklar her ÅŸeye açıktır.” (4)

Ä°lk iki alıntıda Bahçeli’nin Kürt meselesindeki çözüm sürecinde, sokağı bir koz olarak kullandığı ileri sürülebilir. Bahçeli’nin sokağı öne çıkaran bu vurgusunu aslında politik bir strateji olarak okumakta fayda var. Zira Bahçeli bu cümleleri sarf ettiÄŸinde sokaklarda, alanlarda herhangi bir ülkücü güruh ç&o