SETA > Etkinlikler |
30 Mart'a Doğru Adalet ve Kalkınma Partisi

30 Mart'a Doğru Adalet ve Kalkınma Partisi

SETA, her seçim öncesinde olduğu gibi 2014 Yerel Seçimleri öncesinde de siyasal partileri masaya yatırmaya devam ediyor. Panel serisinin dördüncüsünde Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) tartışmanın odağında yer alıyor.

30 Mart’a DoÄŸru Adalet ve Kalkınma Partisi

PANEL | 20 MART 2014
 

TARÄ°H: 20 MART 2014 SAAT: 14:00 - 16:00 YER: SETA Ankara

Moderatör Hatem Ete, SETA
Konuşmacılar
  • Markar Esayan, Yeni Åžafak Gazetesi Yazarı
  • Oral Çalışlar, Radikal Gazetesi Yazarı
  • Mustafa KaraalioÄŸlu, Star Medya Grup BaÅŸkanı

SETA tarafından 30 Mart Yerel Seçimleri öncesi, TBMM’deki dört siyasi partiyi deÄŸerlendirmek üzere düzenlenen paneller dizisinin sonuncusu olan “30 Mart’a DoÄŸru Adalet ve Kalkınma Partisi” baÅŸlığıyla SETA Ankara’da gerçekleÅŸtirildi.

ModeratörlüÄŸünü SETA Siyaset Direktörü Hatem Ete'nin üstlendiÄŸi panelde, panele adını veren analizi kaleme alan Yeni Åžafak Gazetesi yazarı Markar Esayan, Star Medya Grup BaÅŸkanı Mustafa KaraalioÄŸlu, ve Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar konuÅŸmacı olarak yer aldı.

ESAYAN: 30 MART, YÜZ YILIMIZI BELÄ°RLEYECEK ÖNEMDE

Panelde ilk olarak söz alan Markar Esayan, AK Parti'nin ontolojisini anlayabilmek için bürokratik devlet ile seçilmiÅŸ hükûmetlerin mücadele tarihinin bilinmesi gerektiÄŸini belirterek, AK Parti'nin karakteristik özelliÄŸinin, dış dünya ile iletiÅŸimini kesmemesi olduÄŸunu belirtti.

27 Nisan 2007’nin AK Parti’yi anlamak ve siyasi tarihimizde bir kırılma noktasını oluÅŸturması açısından oldukça önemli olduÄŸunu belirten Esayan, e-muhtıra karşısında AK Parti’nin ÅŸapkayı alıp gitmemesinin bu kırılmayı oluÅŸturduÄŸuna dikkat çekti.

KonuÅŸmasında 17 ve 25 Aralık sürecine de deÄŸinen Esayan, operasyonlarının asıl mahiyetinin anlaşılmasının kolay olmadığını ve bunun anlaşılmasının ancak Türkiye’nin Osmanlı’dan tevarüs ettiÄŸi meÅŸruiyeti halktan deÄŸil de devletten neÅŸet etme hastalığını anlamakla mümkün olacağını ifade etti.

Esayan deÄŸerlendirmesinde yargı bağımsızlığı tartışmalarına da deÄŸinerek, Türkiye’nin hiçbir zaman hukuk devleti olmadığını ve 17 ve 25 Aralık’ın da bu nedenle tartışmalı hale geldiÄŸini belirtti.

Esayan ayrıca, önümüzdeki yerel seçimlerin Türkiye’nin önümüzdeki elli hatta yüz yılını belirleyecek önemde olduÄŸuna dikkat çekti.

KARAALÄ°OÄžLU: ERDOÄžAN, Ä°KÄ°NCÄ° 10 YILI BELÄ°RLEMESÄ° Ä°STENMEDİĞİ Ä°ÇÄ°N HEDEFTE

Panelde Esayan’dan sonra söz alan Mustafa KaraalioÄŸlu, vesayet meselesinin tarihsel geçmiÅŸi ile temel hedefinin anlaşılmasının bugün yaÅŸananların daha iyi anlamlandırmasına katkı saÄŸlayacağını belirtti. Bu baÄŸlamda, 12 Eylül 2010 Referandumu ile mevzubahis edilen yeni Türkiye-eski Türkiye kavramları arasında geçiÅŸkenlik saÄŸlayan meselelerin hâlâ mevcut olduÄŸunu belirten KaraalioÄŸlu, “daha önce bu Kürt sorunu ve yeni anayasanın yapılamamasıyken, ÅŸimdi buna bir de Gülen Cemaati’nin vesayet giriÅŸimi eklendi” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Sözlerinin devamında 12 Eylül Referandumunun vesayet döneminin bittiÄŸine ve sandığın kilit noktaya oturduÄŸuna iÅŸaret ettiÄŸini belirten KaraalioÄŸlu, 17 Aralık darbe giriÅŸiminin baÅŸarısız olmasının sebebinin ise hükûmetin hareket serbestisine yönelik olmasından kaynaklandığına dikkat çekti ve “AK Parti'nin sahip olduÄŸu güç hesaba alındığında onsuz bir siyasi denklem kurulamayacağı açıktır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.

KaraalioÄŸlu konuÅŸmasında, “Gülen Cemaati’nin bu yeni vesayet giriÅŸimiyle yüzleÅŸilmediÄŸi takdirde, yapılacak seçimler hak ettikleri öneme haiz olamayacaklardır.” dedi. KaraalioÄŸlu ayrıca, bu son yaÅŸananların ana hedefinin BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ı ikinci 10 yılı belirleyecek temel aktör olmaktan çıkartmak olduÄŸuna dikkat çekti.

ÇALIÅžLAR: YAÅžANANLAR SÄ°YASAL ZAAFIN ESERÄ°

Panelde son olarak söz alan Oral Çalışlar, Türkiye’de siyasal mücadelenin ana ekseninin çevreden gelen siyaset ile merkezin sahipleri arasındaki mücadeleden oluÅŸtuÄŸunu kaydetti. 17 Aralık sürecinde yaÅŸananların bir istisna teÅŸkil etmediÄŸini belirten Çalışlar, bunun bu ÅŸekilde cereyan etmesinde sadece Türkiye’ye özgü olmayan aydınların demokrasi nefretinin önemli bir payeye sahip olduÄŸunu belirtti.

KonuÅŸmasında AK Parti’nin hatalarına da deÄŸinen Çalışlar, Cemaat’in devlet içerisinde bu denli ve ölçekte örgütlenebilmesini, siyasal zaafın bir eseri olarak deÄŸerlendirdi. Demokrasinin tesisinin ancak paralel yapının tasfiyesiyle mümkün olacağını savunan Çalışlar, AK Parti’de de artık eski Türkiye hastalıklarının nüks etmemesi gerektiÄŸini ifade etti.

KonuÅŸmasının devamında, “Gezi doÄŸru okunmuÅŸ olsaydı bugün AK Parti karşıtı bazı grupların AK Parti’nin yanında yer alabileceÄŸini” belirten Çalışlar, Siyasi Partiler Kanunu’nun ülkedeki tıkanıklığı aÅŸma noktasında ivedilikle deÄŸiÅŸtirilmesi gerektiÄŸine de dikkat çekti.

Çalışlar ayrıca, “Alevi meselesi üzerinde somut çıktı alınamaması ‘eski ve tekçi’ devlet refleksinden neÅŸet eder” diyerek, “Yeni Türkiye mutlaka ve mutlaka tekçi felsefeyi aÅŸabilmiÅŸ bir çoÄŸulculuÄŸu temel alan anlayış ile mümkün olacaktır.” deÄŸerlendirmesinde bulundu.