- BRICS’in dünya ekonomisine etkileri nelerdir?
BRIC ilk kez Goldman Sachs bankacısı Jim O’Neill tarafından ortaya atılmış bir fikirdir. O’Neill 2001’de kaleme aldığı raporda BRIC olarak adlandırdığı ülkelerin (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in) gelecek on yıl içinde küresel ekonomik büyümeyi yönlendirmeye hazır olduğunu iddia etmişti. Kısmen emtia süper döngüsü sayesinde bu öngörü doğru çıktı. 2000-2011 arasında grubun küresel üretimdeki payı yüzde 8’den yüzde 19’a çıktı. BRICS’in (Güney Afrika’nın katılımıyla) ya da şimdilerde daha popüler hali ile BRICS+’nın yükselişi ve dünya siyaseti üzerine etkisi geçtiğimiz yıllarda kayda değer şekilde hissedilir oldu. Şu an BRICS’in Batı’nın egemen olduğu küresel ekonomik sisteme karşı yükselen devletlerin arasındaki ortak inancı yansıttığını söylemek mümkündür.
2023 verilerine göre gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) satın alma gücü paritesi bakımından BRICS üyeleri sırasıyla şu niteliklere sahiptir: Brezilya dünyanın en büyük 8. ekonomisi ve önemli bir tarım ihracatçısıdır. Rusya dünyanın en büyük 5. ekonomisi ve büyük maden kaynakları ile hidrokarbon rezervlerinin yanı sıra tarıma uygun en geniş topraklara sahip bir ülkedir. Hindistan dünyanın en büyük 3. ekonomisi, bilgi kaynakları pazarının liderlerinden biri ve nüfus bakımından dünyanın en büyük ülkesidir. Çin dünyanın 1. ekonomisi ve nüfusa göre 2. büyük ülkesi ve ihracat lideridir (dünyanın fabrikası). Güney Afrika ise dünyanın 23. ekonomisi ve elmas dahil olmak üzere çeşitli doğal kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Ayrıca 2023 itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 46’sı, petrol üretiminin yüzde 43’ü, ürün ihracatının yüzde 25’i ve GSYH’nin yüzde 29’u BRICS ülkeleri tarafından kontrol edilmektedir. Günümüzde BRICS ülkeleri ortaklaşa olarak dünya GSYH’sinin neredeyse çeyreğini üretmekte ve dünya nüfusunun yüzde 46’sını (yaklaşık 3,21 milyar kişi) barındıran büyük ölçekli bir küresel pazar oluşturmaktadır.
- BRICS zirvesinde öne çıkması beklenen konular nedir?
BRICS devlet başkanları her yıl toplanır ve her ülke önceliklerini belirlemek ve zirveye ev sahipliği yapmak üzere bir yıllık başkanlık görevini üstlenir. Blok, konsensüse dayalı karar alma mekanizmasına dayanır ve büyük ölçüde gayriresmidir: tanımlanmış bir tüzüğü, sekretaryası ya da ortak fonları yoktur. BRICS toplantılarının sırası kısaltmadaki harflerin sırasını takip etmektedir. Ancak bir istisna olarak 2023’te yeni üyelerin katılması sonrasında 22-24 Ekim 2024’te Rusya Federasyonu, Kazan şehrinde liderler görüşmesine ev sahipliği yapacaktır.
Bu seneki zirvede öne çıkması beklenen konular başta uluslararası ticarette dolarsızlaşma ve bölgesel çatışmalar olacaktır. Aynı zamanda Rusya’nın dünya tarafından izole edilmeye çalışıldığı bir dönemde Küresel Güney’i temsil eden birçok ülkenin devlet başkanı seviyesinde zirveye katılım gösterecek olması önemli bir husustur. Şu an zirvenin merkezinde BRICS+ olarak bilinen resmi bir hükümetler arası gruplaşma yer almaktadır. Grupta beş eski üyenin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) yanı sıra Ocak 2024’te katılan ya da davet edilen beş yeni üye (Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve BAE) de yer alıyor. 16. BRICS zirvesi yeni üyelerin katılım gösterdiği ilk zirve olması yönüyle de önem arz etmektedir.
Ayrıca yakın zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı bir açıklamaya göre otuz ülke daha BRICS’e katılmak istediklerini ifade etmiştir. Aralarında Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Belarus, Bolivya, Cezayir, Kazakistan, Küba, Myanmar, Nijerya, Pakistan, Senegal, Suriye, Tayland, Venezuela ve Vietnam’ın da bulunduğu ülkelerin üyelik için başvuruda bulundukları bildirilmiştir. On yıl önce başvurup sonra başvurusunu geri çeken Endonezya da bekleyen ülkeler arasında yer almaktadır. Son başvuran ülkelerden biri olarak Türkiye ise Doğu ve Batı arasında bir denge kurmak istemesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca Türkiye NATO üyesi olmasıyla da yeni başvuran ülkelerden ayrışmaktadır.
- Zirveye kimler katılacak?
BRICS zirvesi 22 Ekim’de Kazan’da resmen başlamıştır. Bu büyük dış politika etkinliğinin Rusya açısından sembolik ve maddi önemi üst seviyededir. Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuri Uşakov zirve öncesindeki açıklamasında 22’si devlet başkanı olmak üzere 36 ülkeden heyetin ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in zirveye katılacağını söylemiştir. Zirveye Çin, Hindistan, Güney Afrika, Mısır, Türkiye ve İran liderleri ile Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas da katılacaktır.
BRICS üyesi ülkelerin liderleri ve zirve katılımcıları havalimanında Tataristan Cumhuriyeti Reisi Rüstem Minnihanov tarafından geleneksel ekmek, tuz ve çak-çak ile karşılanmıştır. Etkinliğin ilk günü olan 22 Ekim, delegasyon başkanları arasındaki ticari alanda daha fazla iş birliği ve BRICS üye devletlerinin potansiyel genişlemesi üzerine müzakerelere ayrılmıştır. Rusya Devlet Başkanı Putin; Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ve yeni BRICS Kalkınma Bankası Başkanı Dilma Rousseff ile bir araya gelmiştir.
Zirvenin iki yoğun günü daha var ama Batılı uzmanlar şimdiden Rusya’nın diplomatik zaferine dikkat çekiyor. Amerikalı düşünce kuruluşlarının ortak kanaati Rusya’nın Hindistan ve Çin gibi yükselen güçlerle önemli ortaklığının bulunduğu, G7’ye alternatif olarak BRICS’in genişlemesinin dünya siyasetinde etkilerinin olacağı ve bunun Putin’in çok kutuplu bir dünya oluşturma kararlılığının bir parçasını teşkil ettiği yönündedir.
- Türkiye için zirvenin önemi nedir?
Yakın zamanda hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Çin ve Rusya ziyaretleri hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ve 23 Ekim’de BRICS zirvesi için Kazan’a gidecek olması göstermektedir ki Türkiye, BRICS ile ilişkilerini genişletmek istiyor. Çünkü bu, başta Çin ve Hindistan olmak üzere bir dizi ülkeyle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olabilecek bir üyeliktir. Türkiye’nin neredeyse kırk yıla yaklaşan süredir Avrupa Birliği’ne (AB) üye olmayı beklediği düşünülürse BRICS, sahip olduğu gelecek potansiyeli ile Türkiye için üye olunması önemli bir örgüt olarak görülebilir. Ancak burada Türkiye’nin AB Gümrük Birliğinden ya da Batılı devletlerle ticaret anlaşmalarından çekileceği anlamı çıkmamalıdır. Türkiye’nin ana ekseni her zaman Batı ile gerçekleşen ticareti olmuş ve mevcut statükoda ihracat ve ithalat rakamlarına bakıldığında da durum bunu göstermektedir. BRICS sahip olduğu gelecek potansiyeli ile yakından ilişki kurulmasının faydalı olabileceği bir örgüttür. Ticaretin BRICS ülkeleri ile geliştirilmesi Türk yatırımcılar ve üreticiler için yeni pazarlara açılma imkanı sağlayabilir. Eğer Türkiye, BRICS’e katılırsa ilk kez NATO üyesi bir ülke bu gruba katılmış olacaktır. Bu ise BRICS’in imajını olumlu yönde değiştirebilir ve böylece grup sadece bir Doğu ittifakı değil aynı zamanda Batı ülkelerini de çekebilecek bir ittifak haline gelebilir.
Türkiye’nin olası BRICS üyeliği, Batı ile ilişkilerinde çeşitli AB ülkeleri nezdinde bir kafa karışıklığı oluşturabilir. Ancak mevcut ilişkileri derinden etkilemez çünkü BRICS’in üyelik kriterleri esnektir ve grup tarafından Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz yönde etkileyecek düzenlemeler talep edilmemektedir. Aynı zamanda BRICS askeri değil ekonomi temelli bir örgüttür. BRICS’e katılım kararı Türkiye için jeopolitik açıdan da önemli bir karardır çünkü Türkiye, Doğu-Batı arasında geçiş güzergahıdır ve bu sebeple ekonomik anlamda ilişkilerini Asya ülkeleriyle de geliştirmeyi istemektedir. Türkiye’nin BRICS’e yakın ilgisi NATO içindeki müttefikleri ve Batılı ülkeler tarafından da bu yaklaşımla açıklanmalıdır. Türkiye güvenlik örgütü olarak NATO’ya bir alternatif arayışında değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazan’daki 16. BRICS zirvesi marjında Rusya, Çin ve Hindistan liderleriyle ikili görüşmeler yapmayı planlıyor. Bu görüşmelerde başta ikili ilişkiler olmak üzere Türkiye’nin BRICS içindeki geleceği ve üstlenebileceği rollerin de masaya yatırılması beklenmektedir.
- Zirveden hangi sonuçlar beklenmelidir?
BRICS zirvesinin ana konuları çok taraflılığın güçlendirilmesi, yeni üyelerin entegrasyonu ve bölgesel çatışmaların çözümü olacaktır. Zirvenin ilk günü çok taraflılığın güçlendirilmesi konusunda iki oturum gerçekleştirilecektir. Heyetlerin katılımcıları özellikle bölgesel çatışmaların çözümü, BRICS’te finansal etkileşim ve olası para transferi ihtimallerini tartışacaktır. 23 Ekim’de Putin’in başta Türkiye ve İran cumhurbaşkanları Recep Tayyip Erdoğan ve Mesud Pezeşkiyan ile Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali olmak üzere tüm üye ülkelerin liderleriyle ikili görüşmeler yapması planlanıyor. 24 Ekim’de özellikle Ortadoğu’daki duruma odaklanan “BRICS ve Küresel Güney, Birlikte Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek” konulu bir oturum düzenlenecektir. Putin daha sonra Filistin, Laos, Moritanya, Bolivya ve Sırp Cumhuriyeti devlet başkanları, BM genel sekreteri ve Vietnam başbakanı ile ikili görüşmeler gerçekleştirecektir. Zirvenin sonunda Kazan Deklarasyonu’nun kabul edilmesi planlanıyor. Etkinliğe 36 devlet ve 6 uluslararası kuruluşun temsilcileri katılacaktır.
BRICS zirvesi hem yeni üyelerin katılacağı ilk zirve olması hem de dünyanın birçok farklı ülkesinden devlet başkanlarını bir araya getirmesiyle şimdiden tüm dünyanın dikkatini çekmiş durumdadır. Bu zirvenin başta çok kutuplu dünya düzeni olmak üzere uluslararası ticarette ulusal para birimlerinin kullanılması, yeni ticaret güzergahlarının oluşturulması, BRICS’in olası genişleme ihtimali ve yeni üyelik taleplerinin değerlendirilmesi üzerine önemli kararların alınabileceği bir zirve olması muhtemeldir.