15 Temmuz Cuma akşamı ağustos ayındaki Yüksek Askerî Şûra kararları sonrasında tasfiye edileceklerini anlayan Fetullah Gülen Terör Örgütü üyeleri, Hasan Sabbah'ın haşhaşi müritleri gibi ölümüne bağlı oldukları liderlerinin emriyle demokrasimizi yıkmak ve devletimizi ele geçirmek için eşi benzeri görülmemiş bir kalkışmaya imza attılar.
Bu sapık imamın, yalancı Mesih'in bağlılarının gözleri o kadar dönmüştü ki Gazi Meclis'imizi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Polis Özel Hareket Karargâhı'nı kaçırdıkları jetlerle bombaladılar, tanklarla insanları ezdiler, savaş helikopterlerinden sivil insanların üzerine ateş açtılar.
Bu terör şebekesinin amacı darbenin ilk saatlerinde Cumhurbaşkanı'mızı şehit ederek bu milleti başsız bırakmak ve ortaya çıkan kargaşada yönetime el koymaktı. Ama Allah'ın inayeti ve güvenlik kuvvetlerimizin erken davranması ile başaramadılar. Yaşanan ilk şaşkınlığın ardından halk Cumhur Reisimiz Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine demokrasiyi savunmak üzere meydanlara akın etti.
Şanlı milletimiz kendisini eğitimsiz ve demokrasiyi içselleştirememiş bir kitle olarak itham eden yerli ve yabancı bütün cahillere, hainlere tarih önünde büyük bir ders vererek çıplak elleri ile tanklara karşı durdu. Köylülerimiz traktörleri ile kamyoncularımız kamyonları ile teröristlerin eline geçen tankları durdurmak, jetlerin havalanmasını engellemek için canhıraş ve insanüstü bir gayret sarf ettiler. Şanlı milletimiz terör çetelerinin karşısında mücadele eden polis teşkilatımızın kahraman üyelerinin yanında durdular.
Cuma gecesi boyunca devam eden bu mücadele sırasında 208 vatan evladı kahpece bu sapık imamın müritleri tarafından şehit edildiler. Fetullah'ın haşhaşileri gözlerini kırpmadan Boğaz Köprüsü önünde toplanan sivillerin üzerine makineli tüfeklerle yaylım ateşi açtılar, tank atışıyla polisimize vurdular ve kaçırdıkları jetlerle alçaktan uçuş yaparak insanlarımıza gözdağı vermeye kalktılar.
Yapılan bu mücadeleye farklı siyasi görüşlere ve sosyal statülere sahip milletimizin tüm kesimleri sokaklara çıkarak destek verdi. Şehitlerimiz arasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank'ın ağabeyi üniversite hocası Prof. Dr. İlhan Varank, 16 yaşında aslan parçası oğlu ile şehit olan başarılı reklam şirketi sahibi Erol Olçok, Acıbadem Mahalle Muhtarı Mete Sertbaş ve ismini burada yazamadığım her biri birbirinden değerli kahraman vatan evlatları vardı.
Darbe girişiminin ilk anlarından itibaren sessiz kalan yerli ve yabancı kimi hainler darbenin milletimizin cesur iradesi karşısında başarısız olduğunu anlayınca bu şanlı mücadeleye leke düşürmek için büyük bir propaganda savaşı başlattılar. Tankların altına yatarak kahramanca mücadele eden milletimizi DAEŞ katilleri ile bir tutmak için daha şehitlerimizin kanı kurumadan asker kafası kesildi yalanını utanmadan piyasaya sürdüler. Yabancı basının tutumu ise tümden rezildi. Türk halkıyla destek mesajları vereceklerine çoğunluğu Müslüman olan bir toplumun ölüme yürürken tekbir getirmesini "İslamcılar sekülerizmi yıkacaklar, endişeliyiz" diyerek çarpıtmaktan zerre kadar utanmadılar.
Herkes şunu bilsin ki sapık imamın teröristlerinin bütün bu gözü dönmüşlüğüne, barbarlığına, kanun tanımazlığına ve vahşetine karşı Türk milleti cesurca ve itidalle müdahale etmiştir. Sabiha Gökçen Havalimanı'nda bizzat şahit olduğum üzere birçok noktada teslim alınan teröristler polisin korumasında zarar görmeden gözaltına alınmışlardır. Türkiye ve Batı'daki bazı medya organlarının bu kadar büyük bir katliam ve stres altında meydana gelmiş olan bazı aşırı tepkileri şişirmeleri onların gerçek niyetlerini ve kimlerin yanında olduklarını apaçık ortaya koymaktadır.
Şunu zihninize bir kez daha kazıyın, Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasinin teminatı engin bir siyasi bilinç geliştirmiş olan kahraman milletimizin ta kendisidir. Güneş balçıkla sıvanmaz, bu yalanlar ile siz ancak kendinizi küçük düşürürsünüz. Yaverleriniz ile Türk milletinin şanlı direnişine leke sürmeniz mümkün değildir.
[Zaman, 19 Temmuz 2016].