Zeytin Dalı Harekatı için neler demediler ki... 'Olmaz, Türkiye yapamaz başaramaz. Arazi çetin, PYD güçlü, şartlar Türkiye'nin aleyhine.
Türkiye böyle bir harekatı başlatamaz.' Tüm karşı propagandaya rağmen harekat başladı. Harekatın ilk günlerinde ordumuz planlandığı gibi yavaş fakat emin adımlarla ilerlediğinde 'Türkiye harekatı başlatamaz' diyenler tekrar sahneye çıktı. 'Biz zor olacak demiştik, aylar hatta yıllar süreceğini söylemiştik' dediler. PYD'nin hava muhalefetinden faydalanarak hatlarımızın arasına sızdığı ve askerlerimizi şehit ettiği bir günde adeta ellerini ovuşturmaya başladılar.
'İşte dediğimiz çıkıyor, Afrin Türkiye'nin Vietnam'ı olacak, Türkiye Afrin'de çamura saplanacak. Bugün operasyona destek veren toplum, şehit haberleri artarak geldiğinde bizi kim Afrin'e soktu, diye Erdoğan'dan hesap soracak' dediler.
Sonra Afrin'in kilidi çözüldü. Arazinin zorlu kısmı geçildi, yağmur çamur engeli hafifledi. Operasyon hızlandı. Bir günde her cephede üçer beşer yerleşim yeri ve kritik tepe ele geçirilmeye başlandı. Ancak kara propagandadan mesul PKK severler ve kendini uzman zanneden yarı cahiller konuşmaya devam ettiler.
PYD'nin taktik icabı geri çekildiğini, kırsaldaki mevzileri terk ettiğini, enerjisini Afrin kent merkezine sakladığını iddia ettiler. Türkiye'nin Afrin'in kapısına kadar gelse de hiçbir zaman şehre giremeyeceğini, PYD'nin şehri Esed rejimine devredeceğini söylediler. Bir kısmı Afrin kent merkezinde meskun mahal çatışmasının ne kadar uzun süreceğinden bahsetmeye başladı. PYD sokak sokak cadde cadde direndikçe şehit sayımızın artabileceğini söylediler. Temennilerini mi dile getiriyorlardı yoksa yorum yapmak için saçmalıyorlar mıydı hala meçhul.
Kimisi onlarca şehit verip, yüzlerce sivili öldürmeden Türkiye'nin meskun mahal mücadelesinden galip ayrılamayacağını ileri sürdü. Hatta bilgiç bilgiç sivilleri hedef alan birkaç bilinçli saldırıyla sivillerin şehri terk etmeye zorlanmasını tavsiye eden bile oldu. Kısa vadede siviller kasıtlı olarak hedef alınarak uzun vadede sivil kaybının azaltılabileceğini öne sürdüler. Neyse ki savaş kitaplarda yazanlardan, bilgisayar oyunlarından, ergenlik heyecanından ve kara propagandadan farklı bir şey.
Savaşın kendi mantığı var, dengeleri var, tekniği var. Ve o mantığa, dengelere ve tekniğe göre Türk ordusu 18 Mart itibariyle Afrin kent merkezine girdi.
Afrin terörden, zulümden, kandan temizlendi; Türk'ün düzenine, adaletine ve barışına teslim edildi. Suriye toprağına akan her damla kanımızın ancak şimdi helal oldu, şehitlerimiz şimdi huzura erdi, ruhları şad oldu.
HÜZÜNLÜ ZAFERDEN ÇOŞKULU ZAFERE
Afrin kent merkezine 18 Mart'ta girildi, Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde. Aynı tarihte iki farklı destan ve zafer yazılmış oldu. Şeref üstüne şeref, sürur üstüne sürur, zafer üstüne zafer. Çanakkale Türk'ün tarihindeki en önemli zaferlerden birisi. Ancak aynı zamanda en hüzünlü zaferlerimizden. Çanakkale'de toprağa düşen tahsil çağındaki gençleri, kanı ile düşmanı durduran şehitlerimizi hatırladıkça zaferin coşkusunun yanına sessiz sedasız bir hüzün yerleşiyor. Afrin zaferi ise, elhamdülillah, daha az hüzünlü.
Keşke hiçbir askerimizin ayağına taş değmese, tenini güneş yakmasaydı.
Ancak bu kapsamda bir mücadeleye göre oldukça az şehit verilmesi zaferin yanında ayrı bir mutluluk nedeni. Çanakkale'de batıl olan hak olana teknolojik üstünlükle birlikte saldırmıştı. Sayıca fazla olan işgal güçleri, silah, cephane, lojistik olarak da üstünlerdi. Aradaki fark şehitlerimizin kanıyla kapandı ve nihayetinde Çanakkale geçilemedi. Bugün Afrin'de ise hak olan batıla karşı teknolojik olarak da üstün.
Yerli ve milli savunma teknolojileri ve Türkiye'nin güçlü ekonomisi sayesinde ordumuz büyük bir silah, cephane ve lojistik üstünlüğü ile çaktı PYD teröristlerinin tepesinde bir şimşek gibi.
Neticede az şehitle Afrin zaferi nasip oldu.
Allah bu milleti daima muzaffer, daima hak, daima üstün kılsın!
CEVABI BELLİ SORU
"Afrin kent merkezine girmeyelim, kaybımız fazla olur" diyen bir ana muhalefet lideri vardı. N'oldu ona?
[Takvim, 19 Mart 2018]