SETA > Köşe Yazıları |
Bir de İsimsiz Kahramanlar Var

Bir de İsimsiz Kahramanlar Var

Henüz sala okumak pek kimsenin aklına gelmemişken minareye çıktı ve sala okumaya başladı.

15 Temmuz'da şahit olunan kahramanlık hikayelerinin her geçen gün bir yenisine vakıf oluyoruz. Bu hikayeler arasında saklı gizli kalmış ancak hepimiz için örnek teşkil edecek bir kahramanlık hikayesini paylaşmak, dar zamanda nasıl davranılması gerektiğine en güzel örnek olacaktır. Hikayemiz gerçektir, ancak isimlerini zikretmek kahramanların tevazuuna uygun düşmeyecektir.

Kahramanımız İstanbul'un tarihi boğaz semtlerinden birisinde merkez camiinin imamıdır.

Çevresinde sevilen, sayılan, saçını sakalını esnafın, semt gençlerinin dertlerini dinleyerek ağartmış diğergam bir kimsedir. Bu bakımdan bütün semt sakinleri tarafından sevilir ve kendisine saygı duyulur.

Darbenin ilk anlarında ne yapacağını bilemeyen semtin gençleri bir büyük olarak gördükleri kahramanımıza koştular, zor dizginledikleri heyecanları ile ne yapacaklarını soruyorlardı. Fevri bir çıkış hocaefendinin vakarına yakışmayacağı gibi ehl-i sünnet İslam'ın prensiplerine de uygun düşmüyordu. Hoca "önce bir durun, ne olduğunu anlayalım" dedi. Emir demiri keser. Gençler zor dizginledikleri heyecanları ile meydanda beklerken hocamız evine gitti, televizyonu açtı.

Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın konuşmalarını dinledi. Artık ne olduğu aşikardı. Meydana koştu. Henüz sala okumak pek kimsenin aklına gelmemişken minareye çıktı ve sala okumaya başladı.

Sala bitince peşpeşe sala okuma vazifesini müezzine devretti. O güne kadar maddi manevi dertleriyle haşır neşir olduğu semt eşrafına önderlik etmesi gerekiyordu.

Camiden çıktı toplanan kalabalığın önüne geçti. Gençler, esnaf, cami cemaati, kadınlar, çocuklar hocalarının peşine düştü ve belediye meydanına doğru yürüyüşe geçtiler.

Kahramanımız coşkun bir sel gibi akan kalabalık içinde aklı ve mantığı temsil ediyordu. Ne yapacağız diye soranları bir yandan teskin ediyor, diğer yandan Sütçü İmam misali topladığı müfrezesine komutanlık ediyordu. "Bizim vazifemiz bu meydanı tutmaktır ve terketmemektir" diyen hocalarının sözünü dinleyen semt ahalisi bir kaos içinde sağa sola koşturmuyor, sabırla ve dirayetle nöbet yerlerini koruyordu. O tarihi gecede cemaatine söylediği o tarihi söz cemaatin zafere olan imanını pekiştirmişti:

"Korkmayın! Allah bizimledir. Allah kuluna yardım için her zaman ebabil kuşu göndermez. Yardım ettiğinden korkuyu alır, kalplerine iman verir, düşmanın ise kalbini korku ile doldurur." Öyle de oldu.

Hocalarının verdiği müjdedeki gibi hiç birisi korkmadı ve bekledi. Peşi sıra şehit haberleri gelirken hoca cemaatini teselli ediyordu: "Gaziliğin şartı yaralanmak değildir, gaza niyetiyle çıkmaktır. Merak etmeyin. Bu gece hepiniz gazilik şerefiyle şereflendiniz." İnsan kaos durumunda kendisine hakikati anlatacak bir ses arar. Emin olamadığı, ne olacak endişesiyle ikilemler yaşadığı anlarda bu sese yapışır.

Kahramanımız bu gece o sesi en gür şekilde ortaya koydu. Hem de sonunda ne olacağını hiç sesap etmeden. Neticede Allah yardım etmek istediğinden korkuyu alır dememiş miydi? Cemaatine verdiği vazü nasihati bizzat yaşayan bir hocanın sözünden daha etkili bir telkin olamaz.

Hain kalkışma bastırıldı. Hocamız ve cemaatinin burnu dahi kanamadı.

Hocamız o gece neler yaptığını sağdasolda anlatmadı. O kadar şehit ve gazinin hikayesi arasında anlatılmaya değer bulmadı. Bununla birlikte hocamızın hikayesi 15 Temmuz gecesi vatanı savunan ordunun anlatılmayan hikayesinin bir özeti suretinde. Okuduğu Siyer kitaplarından öğrendiği hakikati tatbik etti kahramanımız. Okçuların vazifesi tepeyi terk etmemekti. Zaferde pay sahibi olmak adına çatışma alanına gitmek tepeyi terk etmek anlamına gelecekti.

Ve hocamız bir hocaya yakışır şekilde nöbet yerinde vakarla bekledi. Peşinden koşanlar "hocamız bizi yanlışa götürmez" derken hoca Allah'a güvendi, cemaatine önderlik etti. Halen camisinde 15 Temmuz öncesinde olduğu gibi cemaatinin dertleri ile ilgilenen, vazifesinin gereğini yerine getiren bir imam olarak varlığını sürdürüyor. Hem de yaptıklarından semt ahalisi hariç kimsenin haberi olmadan.

Anlatılmayan hikayelere bir numune olsun diye zikrettik. Selam olsun 15 Temmuz'un isimsiz kahramanlarına!

[Takvim, 16 Temmuz 2017].