SETA > Köşe Yazıları |
Erken Seçim

Erken Seçim?

Belediye seçimlerinin sonuçları genel seçimleri kötü etkilememiştir. Bu nedenle belediye seçimlerinin doğrudan genel seçimleri belirlemeyeceğini söyleyebiliriz.

Bir süredir erken seçim olabileceğine dair dedikodular dolanıyor. Hikâye şöyle anlatılıyor.

2019 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde belediye seçimleri varmış.

Belediye seçimlerinde AK Parti İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri kaybederse moral kaybı olurmuş.

Seçimlere moralsiz giderse AK Parti'nin genel seçimleri kaybetme ihtimali varmış. Bu nedenle de genel seçimler belediye seçimlerinin önüne alınacakmış.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben böyle bir ihtimal görmüyorum.

Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın böyle bir âdeti yok. Erken seçim kararı almaktan hep uzak durdu ve bunu doğru bulmadığını defalarca söyledi.

Seçimleri vaktinde yapmayı alışkanlık haline getirdi. Stratejik olarak da seçim takvimini kendine göre ayarlamaktansa kendi takvimini seçime göre ayarlama yoluna gitti. Bu nedenle ben Erdoğan'ın bu alışkanlığını bozmayacağını düşünüyorum.

İkincisi belediye seçimlerini genel seçimlerin arkasına almak hiç de mantıklı değil. Aslında İstanbul'un kaybedilmesi ile genel seçimler arasında doğrudan bir ilişki kurmak çok doğru olmaz. Tabii ki iktidar partisi için İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirleri kazanmak büyük moral olabileceği gibi kaybetmek moralsizlik ve düşüş hissine neden olabilir. Ama hepimiz biliyoruz ki genel seçimlerle belediye seçimlerinin dinamikleri oldukça farklı. AK Parti'nin zaten genel seçim performansı belediye performansından hep yüksek olmuştur.

Belediye seçimlerinin sonuçları genel seçimleri kötü etkilememiştir. Bu nedenle belediye seçimlerinin doğrudan genel seçimleri belirlemeyeceğini söyleyebiliriz.

Veya bir seçim kaybetmek sadece moral bozukluğuna neden olmaz.

Aynı zamanda başka duygulara da neden olabilir. Bunun en iyi örneğini 7 Haziran 1 Kasım seçimleri arasında gördük. 7 Haziran'da yüzde 40'a kadar düşen AK Parti oyları 1 Kasım'da düşmek bir yana dokuz puan yükseldi.

Demek ki moralden daha önemli faktörler varmış ve bir seçimdeki kötü performans bir sonraki seçimde daha güçlü bir dönüşe neden olabiliyormuş.

Bunları bir kenara bırakın. Erken seçim dedikodusu yayan mantığın asıl sorunlu tarafı büyük şehir belediyelerinin kaybedileceğine dair kanaat. 16 Nisan referandumda İstanbul'daki "evet" oylarının oranı yüzde 49 civarındaydı. Bu da belediye seçimlerini kaybetmek olarak yorumlanıyor. Bence hiç alakası yok. Diyelim ki 49'un ikisi MHP seçmeninden gelmiş olsun. 47 AK Parti seçmeni yapar. 2014 belediye seçimlerinde Kadir Topbaş'ın oy oranı zaten yüzde 47 idi. Yani aynı oranlar hep karşımıza çıkıyor. Aynı seçimde Sarıgül'ün oyu ise yüzde 40'da kaldı.

Bu iki oran arasında bir milyona yakın bir fark var. Öyle kapanacak cinsten değil.

Dönün bakın 2009 seçimlerine AK Parti 44 CHP 37 çıkar. Yani mesafe kapanmıyor. Ve CHP oyu arttıkça AK Parti'nin de oyu artıyor. Ama gri alanlar daraldıkça farkı kapatmak daha da imkânsız hale geliyor. 37'den 40'a çıkmak kolay olabilir. Ama 40'dan 43'e çıkmak çok daha zor. Veya CHP için seçimi kazanacak şekilde 48'e çıkmak neredeyse imkânsız gibi duruyor.

Bu hesaplar üzerinden gidecek olursanız görürsünüz ki AK Parti için belediye seçimlerini kazanmak genel seçimleri kazanmaktan çok daha kolay.

Çünkü belediye seçimleri yüzde 50 artı bir gerektirmiyor.

En çok oy alan kazanıyor. Yani AK Parti'nin İstanbul'da yüzde ellinin altına düşmesi şehrin kaybedildiği anlamına gelmez. Tam tersine belediye seçimlerinde yine İstanbul'u kazanabileceği sonucu çıkar.

Ben AK Parti'nin tam da bu nedenle belediye seçimlerini önce yapmak isteyeceğini düşünüyorum.

Önce kazanması daha kolay olan belediyeleri kazanacak ve o güçle genel seçimlere gidecek.

[Takvim, 24 Ağustos 2017].