Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son bir haftaya girilirken adayların seçim kampanyalarının temposu da yükseldi. Bu süreçte adaylar birbirinden farklı kampanya stratejileri izleyerek hem kendi tabanlarını konsolide etmeyi hedefledi hem de kararsız ve akışkan seçmenden pay almaya çalıştı. Kılıçdaroğlu muhalefette olmanın getirdiği imkanlarla daha çok iktidar eleştirisine odaklandı ve geleceğe yönelik sözler verdi. Erdoğan ise yirmi yıllık iktidarın getirdiği imkanlarla icraatlere odaklandı ve "söz uçar eser kalır" stratejisi benimsedi.
Millet ittifakı uzun süren aday tartışmaları sırasında aslında seçim stratejilerinin de ipucunu vermişti. Her meselenin üzerinde uzun tartışmaların yaşandığı, mutabakat arayışı olsa da aslında fikir ayrılıklarının ittifakın doğal bir parçası olduğuna dair bir söylem inşa edilmişti. Öyle ki ittifak içinde "Kılıçdaroğlu aday olmasın" kampanyaları yürütülmüş, Akşener'in masadan kalkması ve geri dönüşü gibi krizler yaşanmış ve bunların hepsi "doğal" karşılanmıştı. Bu süreç bir kısım seçmenin zihninde koalisyon hükümetleri canlandırmasına sebep olarak olumsuz iz bıraktı.
Adaylık ilanının ardından Kılıçdaroğlu farklı muhalif kesimleri toparlayıcı, birleştirici bir kampanya stratejisi benimsedi. Kendisine ağır ithamlarda bulunan bazı gazeteci ve sanatçılar dahi eleştirilerini seçimlere kadar dillendirmeyeceklerini vurguladı. "Sana söz yine baharlar gelecek" sloganıyla üretilen kampanya çalışmalarında seçmene parlak ve mutlu bir gelecek vaad edildi. Çiçek açmış bir ağaç imgesinin kullanıldığı filmde Kılıçdaroğlu, ülkenin geleceğine ilişkin umut veren bir kahraman olarak konumlandırılıyordu. Film, teknik olarak ve ürettiği anlamlar açısından başarılıydı ve muhalif seçmen tarafından olumlu karşılandı.
Kampanyanın başlangıç videosunun ardından Kılıçdaroğlu'nun çalışmaları "Sana söz" sloganı üzerine odaklandı. Bu slogan üzerinden seçmene çeşitli konu başlıklarında vaadler verildi ve bunların yerine getirileceği vurgulandı. Kılıçdaroğlu kimi zaman mutfakta mütevazı bir lider olarak, kimi zaman bir tahtanın önünde bilgili, donanımlı bir lider olarak konumlandırıldı. Bu sloganın Kılıçdaroğlu açısından dezavantajlı yanı ise, seçmen nezdinde bunları gerçekleştirebilecek güvenilir bir lider olarak inanılırlığının düşük seviyede olmasıydı. Nitekim AK Parti bu zayıf noktayı tespit ederek, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerini elinde tutan CHP yönetiminin kötü performansını kullandı ve bu sloganın etkisini kırmaya çalıştı. Kılıçdaroğlu'nun hükümet tarafından yapılan vizyon projelere dair süregelen engelleyici yaklaşımı da adayın inandırıcılığını azalttı.
Kılıçdaroğlu, kampanyasında sosyal medyaya ayrı bir önem verdi. Çeşitli video içerikleri bir yana, "Alevi" başlıklı videosu 100 milyondan fazla izlendi ve çok tartışıldı. Vaatlere odaklanan bir seçim stratejisinde kimliği ön plana çıkaran bu içeriğin seçmen kararına nasıl etki edeceği tam olarak bilinmese de seçim sürecinde hassas bir konunun tartışma unsuru haline getirilmesi riskini taşıyordu. Bu çıkışa karşı Erdoğan'ın biz kimsenin kimliğiyle ilgilenmiyoruz cevabı vermesi kimlik tartışmalarının önünü kesti.
Cumhur İttifakı: Biz Yaptık ve Yine Biz Yapabiliriz
Kılıçdaroğlu "Sana söz" sloganıyla geleceğe dair taahhütlerde bulunurken, Erdoğan "Biz yaptık" temasına odaklandı. Türkiye'nin son yirmi yılda farklı alanlarda gösterdiği ilerlemeye ilişkin veriler hükümetin neyi başarıp neyi başaramayacağına ilişkin en somut kanıt olarak sunuldu. Muhalefet tarafından eleştirilen havalimanları, köprüler, otoyollar ve barajlar sadece altyapı yatırımları olarak değil, Türkiye'yi ekonomide, iç ve dış politikada daha güçlü bir aktör haline getirecek stratejik bir vizyonun adımları olarak konumlandırıldı. Türkiye'nin bu süreçte edindiği deneyim ve birikim, bu sektörlerin gelişmesine ve yeni alanlara, yeni teknolojilere yatırım yapmasına imkan sundu. Örneğin, Karadeniz'de keşfedilen doğalgazın çok kısa sürede karaya ulaşması ve tesislerde işlenmesi, aslında derin bir birikim, iş yapma kapasitesi ve iş bitirme usulüne işaret ediyordu. Aynı şekilde Türkiye'nin ilk elektrikli aracı TOGG'un çok kısa bir sürede yollara çıkabilmesi yine Türkiye'nin son 20 yılda geliştirdiği kapasitenin bir sonucu olarak yorumlandı. Bu nedenle Erdoğan'ın seçim kampanyası belirli bir slogana ya da kampanya filmine indirgenmek yerine her gün yeni bir açılış, yeni bir buluş, yeni bir yatırım hamlesinin yapıldığı bir dizi etkinliğe yayıldı.
"Vaad" yerine "icraat" kavramının ön plana çıkarıldığı bu kampanya stratejisinde Erdoğan'ın hayata geçirdiği eserler ile Kılıçdaroğlu'nun hayal ettiği eserlerin kıyaslamalarına başvurularak muhalefetin söylemi ciddi şekilde zayıflatıldı. Erdoğan bir tweetinde "Birilerinin elleriyle kalp yapmayı öğrenmesi 40 gün sürdü… Peki biz o sırada neler yaptık?" diyerek rakibi ile arasındaki vizyon farkını ortaya koyuyordu. Erdoğan, seçim kampanyasında "40 güne 40 yılın işini sığdırdık" diyerek hayalleri gerçekleştirebilecek tek lider olarak vatandaşın desteğini istedi.
Lider İmajı: Kırılgan ya da Güçlü?
Kılıçdaroğlu Millet İttifakının adayı olarak ilan edilmeden önce ittifak içindeki unsurlar tarafından sert eleştirilere tabi tutuldu ve zayıflatıldı. Masadan kalkan Akşener'in ancak İmamoğlu ve Yavaş ile birlikte masaya dönebilmesi bir yandan Kılıçdaroğlu için adaylığın önünü açarken diğer yandan da onu biraz daha kırılgan bir lider haline getirdi. Nitekim seçim kampanyasında Kılıçdaroğlu, yanına İmamoğlu ve Yavaş'ı alarak bu isimlerin halk nezdindeki popülaritesinden faydalanan ancak onlara kıyasla halkta karşılığı olmayan bir aday olarak tanımlandı. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu'nu güçlendirmek adına yapılan bu hamle onu bir lider olarak tek başına yeterli güce ve kapasiteye sahip olmayan bir isme dönüştürdü. Altılı masada yer alan diğer parti liderlerinin cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine getirilecek olması zaten seçmenin zihninde kırılgan bir koalisyon hükümeti imgesini canlandırırken, eklemlenen diğer iki isimle birlikte cumhurbaşkanı yardımcısı sayısı yediye yükseldi. Sonuçta Kılıçdaroğlu'nun liderlik imajı daha da kırılgan hale getirildi.
Erdoğan ise geçmişten gelen icraatçı ve güçlü lider imajını bu kampanya döneminde daha da güçlendirdi. Her gün yeni bir icraatı hayata geçirmenin avantajını yaşayan Erdoğan'ın seçim yarışındaki rahatlığı muhalif gazetecilerin bile dikkatini çekti. Meydanlara sığmayan İzmir ve Ankara mitinglerinin ardından Erdoğan en son aynı gün içerisinde Ordu, Giresun ve Samsun olmak üzere üç ilde mitingler düzenledi. Her miting rekor bir kalabalığa imza attı. Bu sayede Türkiye'de başka hiçbir adayın gösteremeyeceği saha performansı sergileyerek liderlik konusundaki iddiasını sürdürdü.
Kampanyanın son bir haftasının daha hareketli geçmesi tahmin ediliyor. Bugüne kadar kararsız seçmenlerin sayısı ciddi anlamda düşse de sandık başına gidene kadar akışkan seçmenin son kararını şekillendirmesi beklenebilir. Bu nedenle adayların son haftadaki performanslarının da sonuçlar üzerinde etkili olacağı söylenebilir.
[Sabah, 6 Mayıs 2023].