24 Haziran’da cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri eş zamanlı olarak yapılacaktır. Bu seçimlerin önemi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin seçimlerin ardından tam anlamıyla yaşama geçirilecek olmasından kaynaklanmaktadır. 16 Nisan referandumunda yeni sistemin kabul edilmesinden sonra siyasi partiler bu seçimlerde ilk sınavını verecek ve siyasetin yeni dinamiklerini tecrübe edeceklerdir. Yeni sistemin beraberinde getirdiği yüzde 50+1 koşulu ve ittifak düzenlemesiyle gündeme gelen yeni dinamikler (yasal ittifakların oluşturulabilmesi, iki bloklu siyaset, küçük partilerin işlevselleşmesi gibi) bu seçimlerde oldukça belirleyici olacaktır. Bu nedenle siyasal partiler 16 Nisan referandumundan itibaren başlattıkları seçim çalışmalarını erken seçim kararı alındığı andan itibaren daha da yoğunlaştırmışlar ve siyasetteki yeni dönemin kodlarına göre seçim stratejilerini tayin etmişlerdir.
Bu bağlamda bu analiz 24 Haziran cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine giderken Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) analiz etmeyi amaçlamaktadır. Analizde CHP’nin cumhurbaşkanı seçimine yönelik stratejisi, söylemleri ve vaatleri ile milletvekili seçimlerine dair ittifak arayışları, aday belirleme süreçleri ve vaatleri değerlendirilmektedir.
Bu analizde 24 Haziran’a giden süreçte CHP’nin gerek cumhurbaşkanı gerekse milletvekili seçimi açısından partiler arasında arzu ettiği iş birliği ve ittifak yapılarını oluşturamadığı, seçimler için aklındaki stratejiyi kısmen yaşama geçirebildiği, söylem ve vaatleri itibarıyla popülist bir siyaset tarzına kaydığı ve 24 Haziran ile ilgili bütün süreçlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce başta olmak üzere bütün siyasi aktörler tarafından seçim sonrasına dair parti içi iktidar mücadelesinin sürekli zihinlerde tutulduğu sonucuna varılmıştır..