Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’nin, il düzeyinde 40 belediye başkan adayını Cumartesi günü Haliç Kongre Merkezi’nde açıkladı. 41 il ve ilçe belediyelerinin tamamının açıklanmasını sonraya bıraktı.
Aslında AK Parti’den önce CHP, bir büyükşehir, 11 il ve 240’tan fazla ilçede belediye başkan adayını açıklamıştı. Benzer şekilde MHP de 3 büyükşehir, 6 il ve 20’den fazla ilçede belediyede başkan adayını açıkladı.
Seçim stratejisinin yürütülmesinde, AK Parti ile diğer partiler arasında büyük bir mesafe var. Her seçim döneminde AK Parti kamuoyunun ilgisini kendi partisi üzerinde canlı tutuyor. Bu seçimde de görüldüğü üzere, diğer partiler de bazı adaylarını açıklamasına rağmen iletişim stratejisini iyi kurgulayamadılar. Adaylarını bir kampanyanın parçası olarak açıklayamadılar.
AK Parti ise iyi bir iletişim stratejisi ile geniş katılımlı ve heyecanlı bir sunumla, 40 adayını tanıttı. Sadece ismi açıklanan adaylar değil, aynı zamanda ilgili şehirlerin AK Partili milletvekilleri, mevcut belediye başkanları ve il yönetimi de sahneye çağırıldı.
AK Parti daha 3 büyük şehrin adayını açıklamadı. Ayrıca geride 41 il var. Diğer taraftan seçim manifestosu ve beyannamesine dikkate alırsak, AK Parti’nin yerel seçimlerle ilgili geniş katılımlı benzer programlar yapacağı anlaşılıyor.
Yani, daha önceki seçimlerde olduğu gibi, seçimlere kadar, seçmenin kendi partisine yönelik heyecanını ve kamuoyunun ilgisini sürekli canlı tutacak bir strateji izliyor. Diğer partiler gibi tek bir programla yetinmiyor.
Açıklanan 40 adayın profili farklı açılardan analize tabi tutulabilir. Bu seçimlerde, diğer değişkenlere ek olarak, partiler ve bloklar arasındaki ittifak kombinleri adayın profilini çok daha önemli hâle getiriyor.
Bütün partiler bunun farkında.
AK Parti’nin açıklanan 40 adayına ve ismi belli olmuş üç büyükşehirdeki aday tercihine bakıldığında, genelleştirilebilecek öne çıkan hususlar bulunmakta.
AK Parti’nin resmî olarak açıklanmayan İstanbul adayı, bakanlık, başbakanlık, AK Parti Genel Başkanlığı yapmış ve hâlen TBMM Başkanlığını yürüten Binali Yıldırım. Yine İzmir, Ordu, Bolu ve Samsun adayları eskiden bakanlık yapmış siyasetçiler. Yine eski bakan yardımcıları ve geçmişte milletvekilliği yapanlar da aday listesine girmiş bulunuyor.
Dolayısıyla listelerde, siyasi ağırlık, tanınırlık ve tecrübe öne çıkan unsurlardan biri. Bu aday profilleri, seçimin ne kadar önemli ve hayati olduğunun da bir işareti.
İkinci olarak, seçmenin değişim ve yenilenme beklediği kamuoyu araştırmalarında öne çıkan bir husustu. Bu bağlamda, 40 adayın içerisinde sadece 10 mevcut belediye başkanı yerini koruyor. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 dönemlik olanların tekrar aynı yerde aday gösterilmeyeceğini daha önceden açıklamıştı.
Üçüncü olarak, yerel teşkilatlardan gelenlerin, görev üstlenenlerin, partinin yükünü omuzlayanların çoğunlukla tercih edildiği de anlaşılıyor. İl ve ilçe başkanları arasından aday gösterilenler 12; ilçe belediye başkanlığından büyükşehir adaylığına geçenler 2 kişi.
Tercihin böyle yapılması, teşkilatların çalışma motivasyonu ve uyumunu olumlu yönde etkilemeye dönük olduğu aşikâr. Çünkü sonraki seçimlerde kendilerinin önüne, benzer imkânların çıkacağının farkında olarak çalışacaklardır.
31 Mart’ta, 1398 belediye başkanı, 25 bin civarında ise belediye meclis üyesi seçilecek. Yani bir şehre belediye başkanı göstermekle iş bitmiyor.
Seçim sürecinde ve ardından kazanması hâlinde, yerelde parti teşkilatı, meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları ile uyumlu çalışması da gerekiyor.
Eğer seçilen belediye başkanı, şehrin siyasi ekosistemi ile uyumlu çalışmaz ise, hem o şehirde belediyecilik hizmetleri aksıyor. Hem de siyasi ve bürokratik seçkinler arasında çatışma ve siyasi çekişmeler, hizipleşmeyi derinleştirdiği için kendi partisine de zarar verdiği gibi, şehrin yönetiminde de sorunlar çıkıyor.
Dolayısıyla, partiler belediye başkan adaylarını gösterirken yerelin çok yönlü dinamiklerini de dikkate almak zorundalar.
[Türkiye, 27 Kasım 2018].