Bugünlerde partiler değerlendirme ve istişare kamplarında, yerel seçimde gösterecekleri adayın özellikleri, seçim çalışmalarında dikkat edecekleri hususlar ve partiler arası yerel seçimlerde izleyecekleri iş birlikleri ile ilgili strateji geliştirmeye çalışıyorlar.
Bugüne kadar partiler arasında yerel seçimlerde ittifak ya da iş birliğinin nasıl işletileceğine ilişkin tam bir netlik ortaya çıkmadı.
Ancak bu konuda partilerin az çok ilkeleri de şekillenmiş durumda.
CHP, “aday üzerinde” ya da “tabanda ittifak” söylemi ile HDP ve İyi Parti ile şehir ve seçim bölgesi bazlı iş birliği yapmak istiyor. Bunu “beldeler ittifakı” olarak adlandırıyor. Aday arayışlarını bu bakış açısına dayandırıyor.
HDP ve İyi Parti ile aynı anda iş birliği yapmanın ulusalcı ve milliyetçi seçmen açısından sakıncalarını bildiği için CHP, “yerel seçimlerde Türkiye genelinde ittifak olmaz” argümanına sığınıyor. İş birliği ve ittifak söylemini perdeleme ihtiyacı duyuyor.
AK Parti, Cumhur İttifakı ile seçim ittifakını birbirinden ayırıyor. Seçimlerin Cumhur İttifakı’na zarar vermesini istemiyor. Ancak Cumhur İttifakı’nın geleceği için yerel seçimlerde ittifakın zorunlu olmadığını düşünüyor.
Bugüne kadar her iki partinin yetkilileri bazı konularda bağlayıcı açıklamalar yaptı.
AK Parti her il ve ilçede aday çıkaracak.
MHP lideri ittifak konusunda AK Parti’den farklı düşünse de, son olarak İstanbul hariç, tüm seçim çevrelerinde aday çıkaracağını açıkladı.
AK Parti ve MHP arasında yerel seçimlerde nasıl bir iş birliği olacağı iki parti liderinin görüşmesine kaldı.
Şu anda bütün partiler, hangi seçim çevresinden kimi aday göstereceklerine odaklanmış durumda.
Çünkü partiler arasında oy geçişkenliğine etki edecek en önemli değişken, gösterilen adayın profili olacak. Partiler bunun farkında.
Dolayısıyla önümüzdeki seçimlerde, ideolojik konumlanma, taraftarlık duygusu ve seçim kampanyalarından daha çok aday profili seçimin sonucunu belirleyecek.
Seçmen adaylarda öncelikle şu özelliklere odaklanacak.
Başkan adayı üzerindeki olumlu ve olumsuz olarak algı ya da olgu temelinde söylenenleri karşılaştıracak.
Sadece belediye başkanının şahsı belirleyici olmayacak. Aynı zamanda, çevresi akrabaları, muhtemel çalışma ekibi de süzgeçten geçirilecek.
Eğer mevcut bir belediye başkanı tekrar aday gösterildiyse bu konular seçmenin ilk bakacağı hususlar olacak.
Dolayısıyla bir başkan adayının kendisinin, akrabalarının ve çalışma ekibinin şaibesiz olması en önemli kriter.
Erdoğan’ın da çokça vurguladığı gibi, halkla temas ve samimiyet önemli belirleyicilerden.
Bazı siyasetçiler, halka iç içe olmayı ve samimiyeti, ziyaret ettikleri yerlerde fotoğraf çektirip bunu sosyal medyadan yayınlamak olarak anlıyorlar. Böylece halktan kopuk olmadıklarını göstermeye çalışıyorlar. Halbuki bu tip bir siyaset tarzı giderek daha çok tepki çekiyor.
Dolayısıyla sosyal medya siyasetçiliği ve gerçek sokak siyasetinin dengesini iyi ayarlamak gerekiyor.
Seçmen adaydan yenilikçi, vizyoner olmasını bekliyor. Ancak belediye başkanının yenilikçilik ve vizyonerlik adı altında şehrin hiç ihtiyacı olmayan alanlara yönelmesini istemiyor. Bunu şehrin kaynağının israf edilmesi olarak görüyor.
Bunun yerine şehrindeki işsizliğin azaltılması ve kendi şehrinin diğer şehirlerle rekabet edebilirliği gibi alanlarda yatırım konularına odaklanmasını bekliyor. Yani şehrin sahici sorunlarına yönelmesini istiyor.
Yerel seçimlerde de kuşkusuz partilerin kemikleşmiş seçmen kitleleri, yine parti ve lider temelli oy verecek. Ancak seçimin sonucuna büyük oranda, “yerelde olup bitenden memnuniyetsiz” olan seçmen kümeleri etki edecek.
Bu seçmen kümelerinin ilk odaklanacağı yer de başkanın profili olacak.
[Türkiye, 6 Ekim 2018].