Uluslararası Demokratlar Birliği ve SETA'nın ortak düzenlediği paneller serisi çerçevesinde geçtiğimiz haftasonu çeşitli Avrupa şehirlerini ziyaret ettik. Berlin, Hamburg ve Amsterdam'da paneller düzenledik. 24 Haziran seçimlerini konuştuk. Tartıştık. Yine önemli bir seçime gittiğimizin bilinci Avrupalı Türkler arasında da yaygın. Çalışmalar ve toplantılar düzenleniyor. Türkiye'dekine benzer bir hava orada da mevcut. Fakat buradan farklı olarak Avrupa'daki Türkler başka işlerle de meşgul. Kendilerine yapılan baskılarla da mücadele ediyorlar. 16 Nisan referandumu sırasında yaşanan kepazeliklerin hepsi aynen devam ediyor. Türkiye'ye demokrasi dersi veren Avrupalılar konu Türkiye olunca demokratik teamüllerin hepsini çiğniyor. Daha önce neler yaptıklarını gördük. Hollanda'da Türkiye'nin Bakanı'na yapılan uygulamalar hepimizin zihninde tazeliğini koruyor. O zaman AK Partili siyasetçilerin Avrupa'da toplantı yapılmasına müsaade edilmiyordu. Ancak HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin istedikleri toplantıları yapması serbestti. Bunun antidemokratik ve adaletsiz bir uygulama olduğu söylendiğinde bile geri adım atmadılar. Referandumda Alman gazeteleri ve televizyonları açıkça hayır kampanyası yaptılar. Erdoğan'a her türlü hakareti yaptılar. Bu sefer biraz daha farklı olacakları imajı veriyorlardı. Sözüm ona bu sefer genel bir kampanya yasağı uygulanacaktı. Sadece AK Parti'ye değil, diğer partilere de kampanya yasağı uygulanacaktı. Bu bile kendi başına anti-demokratik bir karardı. Fakat uygulaması daha da beter oldu. AK Parti'ye yasak devam ederken, HDP'nin her türlü çalışmasına müsaade ediliyor. Geçen hafta Köln'de PKK öncülüğünde bir HDP mitingi yapıldı. Alman devleti bu anlamda hiçbir önlem almadı. Öte taraftan AK Parti destekçilerine karşı yoğun bir baskı uygulanıyor. Amsterdam'da bir AK Parti destekçisi Hollanda polisinin kendisine yönelik bir uygulamasını anlattı. Polis her seferinde arabasını çevirip içine bakıyormuş. Takım elbiseli birini gördüğünde çok tedirgin oluyormuş. Takım elbiselilerin Türkiye'den gelen AK Parti milletvekilleri olabileceğini düşünerek, daha da ayrıntılı soruşturmaya tabii tutuyormuş. Duyda inanma. Olacak saçmalık değil. Avrupa'nın göbeğinde yapılan şu işlere bak. Hollanda polisi AK Partili vekil gözetliyor. Fakat vatandaşımız bununla yaşamayı bile öğrenmiş. Zaman zaman bu şekildeki durumlarda polisle alay ettiklerini de anlattılar. Bu sadece bir örnek. Daha başka tonlarca tuhaf olay bulabilirsiniz. Muhalefetin her türlü desteğini koşan Avrupa devletleri AK Parti siyasetini engellemek için elinden geleni yapıyor. Mesele basit. Kontrol edemedikleri Türkiye'ye tahammül de edemiyorlar. Türkiye'deki AK Parti hükümeti devrilsin istiyorlar. O gitsin yerine zayıf ve kontrol edilebilir hükümetler gelsin istiyorlar. Ne kadar komik duruma düştüklerinin bir önemi yok. Demokrasinin ve seçim kampanyası yürütme özgürlüğünün bir anlamı yok. Tek dertleri var Erdoğan'dan kurtulmak. Hem içeride hem dışarıda bu kadar yoğun bir Erdoğan karşıtlığı yürütülmesine rağmen Erdoğan'ın halktan başka dayandığı bir kurum yok. Yine de öyle olacak. Gördüğüm kadarıyla Avrupa'daki vatandaşlar da tüm bu kötü muameleye karşı konumunu koruyor. Korumakla da yetinmiyor. Hepsi bu sefer daha fazla oy çıkaracakları iddiasını seslendiriyor.
[Takvim, 29 Mayıs 2018]