SETA > Yorum |
Erken Seçim Seçim Hükümeti ve Ekonomi

Erken Seçim, Seçim Hükümeti ve Ekonomi

seçim hükümeti, ekonomiyi hedef alan şoklara karşı önlem almalı ve ekonomideki tüm aktörlere herhangi bir manipülasyona karşı kararlı duruşun varlığını göstermelidir.

Bu köşede birçok kez yazdığım gibi, 7 Haziran seçim sonucu ortaya çıkan tablodan bir koalisyon hükümeti çıkarma olasılığı zayıftı.

7 Haziran sonrasında koalisyonun kurulması için verilen 45 günlük sürede de, ülke ekonomisi ve piyasalar bu belirsizliğe göre hareket etti. Ancak, zaten koalisyon görüşmeleri sürecindeki belirsizlik, küresel ekonomik şartlar, bölgesel riskler, güvenlik sorunu ve özellikle dışarıdan yapılan müdahalelerle oluşturulan algıyla birleşince ekonomide geçici bir dalgalanma meydana geldi.

Sonuçta ekonomide, başta da dolar kurunda meydana gelen artışla en kötü beklentilerin gerçekleştiğini gördük. Diğer yandan siyasi belirsizlikle beraber ortaya çıkan güvenlik sorunu da, ülke risk priminin yükselmesine sebep oldu.

Bu da ekonomiye ciddi bir maliyet yükledi.

Şimdi Anayasa gereği, Cumhurbaşkanı'nın erken seçim kararıyla yeni bir seçim dönemine gireceğiz. Bu yüzden alınacak erken seçim kararı, hem ülkedeki siyasi belirsizliği önemli ölçüde azaltacak hem de izlenecek siyasi yol haritasını belirleyecektir. Çünkü ekonomideki en kötü durumdur belirsizlik, yarının belli olmaması.

SEÇİME DOĞRU EKONOMİDEKİ RİSK AZALTILMALI

Erken seçim kararının ardından kurulacak seçim hükümetine veya Anayasa'da ifade edildiği gibi geçici Bakanlar Kurulu'na ise seçime kadar önemli bir sorumluluk düşmektedir.

Seçim hükümeti, ekonomide her şeyden önce piyasalara başıboş ve belirsiz bir ekonomi yönetiminin olmadığını, ekonomideki tüm değişkenlerin, tek parti hükümetleri döneminde olduğu gibi, rasyonel bir anlayışla yönetildiği güvenini vermesi gerekiyor. Bunun için seçim hükümeti, ekonomiyi hedef alan şoklara karşı önlem almalı ve ekonomideki tüm aktörlere herhangi bir manipülasyona karşı kararlı duruşun varlığını göstermelidir.

Bu dönemde dolardaki artış gibi ekonomik verileri “kriz olacak” ifadesiyle yorumlamak, Türkiye ekonomisinin 2002'den sonraki başarısının halen daha kabul edilememesinin ifadesidir. Hatırlayalım, 2013 yılının Mayıs ayından beri sürekli bir “ekonomik kriz var” algısı yerleştirilmek isteniyor.

Anlaşılan o ki, erken seçime kadar ülkeyi yönetecek hükümet yine ekonomi başlığından baskı altına alınmaya çalışılacak. Siyasi belirsizlik ortamında ekonomiyi istedikleri gibi yönlendirebileceklerine duydukları inanç, bu dönemde ekonomiye dair girişimlerin yoğunlaşacağı ihtimalini artırıyor.

Bu girişimlerin bertaraf edilebilmesi için seçim hükümetinde en büyük ortak olan AK Parti'ye büyük görev düşüyor. Çünkü seçime kadarki süreç, seçmenin kararlarında da belirleyici olacak.

AK PARTİ - GÜÇLÜ EKONOMİ ÖZDEŞLEŞMESİ YENİDEN KURULMALI

Seçim hükümetinin de en büyük ortağı olan AK Parti, geçmiş dönemde kurduğu AK Parti-güçlü ekonomi özdeşleşmesini yeniden inşa etmeli.

AK Parti'nin 2002'den sonraki üç genel seçimden de birinci parti olarak çıkmasının temel sebebi, alt ve orta gelir grubuyla kurduğu yakın ilişki ve bu kesimin taleplerini karşılaması olmuştur.

Bu yüzden, makro politikaların yanında ekonomide özellikle alt ve orta gelir grubunun elini güçlendiren ve hayatını kolaylaştıran mikro politikalarla seçmen karşısına çıkılmalı. Çünkü mikro politikalar toplumun değişik kesimlerine dokunma fırsatı sunuyor.

Ayrıca, bu kesimlerden yani emekli, öğrenci, asgari ücretliler ve yoksulluk sınırında yaşayanlardan gelen taleplerin gerçeğe dönüştürülmesiyle ekonomideki başarı da görünür olur. Aksi halde devam eden ve gerçekleşen dev projeler bir anlam ifade etmeyebilir.

Aynı şekilde, AK Parti'nin ekonomideki birçok alanda, başta da sosyal yardımlar alanında, gerçekleştirdiği dönüşüm ve erken seçimde “simgesel vaatler” seçmene iyi anlatılmalı. Ancak yalnızca yapılanlarla yetinilmemesi gerektiği 7 Haziran seçiminde tecrübe edildi.

Ayrıca, muğlak vaatlerden kaçınılarak, AK Parti'den beklenen ekonomide değişim ve dönüşüm simge projelerle anlatılmalı.

Son olarak, tüm şoklara karşı direnen ve güçlü duruşunu seyreden ekonomideki belirsizliğin nelere mal olabileceği, ekonomik istikrarsızlık karşısında nasıl bir bedel ödeneceği iyi anlatılmalı seçmene.

[Yenişafak, 24 Ağustos 2015]