İsrail, 14 Kasım 2012’de, bütün dikkatlerin Suriye’ye odaklandığı bir ortamda dört sene öncekine benzer bir zamanlama, gerekçe ve taktikle Gazze’ye yeni bir saldırı başlattı. 7 gün süren saldırının sonunda Türkiye-Mısır-Katar üçlüsünün çabaları sonucunda 21 Kasım 2012 tarihi itibari ile ateşkes sağlandı. İsrail tarafından “Savunma Sütunu” adı verilen operasyonun başlatılma nedeni Hamas’ın füze saldırıları karşısında meşru müdafaa olarak sunulmuş olsa da esasında taraflar arasındaki ateşkesi İsrail bozmuştur. Kullanılan “saldırıya karşı savunma” söylemi hem Filistin sorununun içini boşaltmakta hem de İsrail’in operasyonun arkasında yatan diğer motivasyonlarını da gizlemesine olanak sağlamaktadır.
SALDIRININ ARAP BAHARINA YANSIMALARI
Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu’da değişen rejimlerin İsrail karşısında aldıkları tavır önem arz etmektedir. Mısır ve Tunus yönetimleri saldırı karşısında İsrail’e yönelik sert eleştirilerde bulunmuş ve bombardıman altındaki Gazze’yi ziyaret etmişlerdir. Türkiye’nin de dâhil olduğu Arap Birliği dışişleri bakanları heyetinin Gazze ziyareti de bölge adına önemli bir siyasi çıkış olmuştur.Çalışmada öncelikle, İsrail’in Gazze’ye saldırısına gerekçe olarak sunduğu argümanlar analiz ediliyor, ardından saldırının arkasında yatan asıl motivasyonlar değerlendiriliyor. Analizin üçüncü bölümünde saldırıya gösterilen küresel ve bölgesel tepkiler nedenleriyle birlikte ele alınıyor, Arap Baharının ve bölgedeki değişimin son saldırı üzerindeki yansımaları inceleniyor.
Çalışmanın son bölümünde ise Türkiye’nin Filistin meselesine ilişkin yaklaşımı ve Hamas’ın iktidara gelişinin ardından sorunun çözümü için izlediği politika ele alınıyor. Sonuç bölümünde ise Filistin sorununun kendi sınırlarına hapsedilemeyeceği vurgulanıyor ve çözüme kavuşturulmadığı müddetçe Ortadoğu’daki bütün aktörleri etkileyeceği ifade ediliyor.