Suriye örneği bize yeni dönemde savaşların nasıl olacağına dair ipuçları veriyor. Dünya çalkantılar halinde savaşa doğru ilerlerken, asimetrik savaş tipi daha yaygın hale geliyor. Nükleer silah sahibi ülkelerin doğrudan birbiriyle merkezi savaşlara girişmesini pek beklemiyoruz. Bu nedenle büyük savaşlar hala düşük ihtimal. Ancak İran ve Suud gibi bölgesel aktörlerin savaşma ihtimali giderek artıyor. Bu tipik bir konvansiyonel savaş olabileceği gibi bu tür savaşların bile asimetrik vekalet savaşlarına evrilmesi daha da yüksek ihtimal. Öyle ya da böyle yeni dönemin savaşları ayaklanmalar ve terör örgütleriyle mücadele biçiminde geçecek. Arreguin Toft'un bir ölçümüne göre son 200 yılda asimetrik savaşların sayısıgiderek arttı. Dahası bu savaşların yaklaşık üçte birini zayıflar kazandı. Dahada önemlisi son 50 yılda zayıflar güçlülere karşı girdikleri savaşların yüzde51'ini kazandı. Zaten ABD gibi devletlerin gittikçe PYD gibi terör örgütlerine yatırım yapması bu tür bulgularla ilgili. Aslında bu değişim 60'lı yıllardan beri oluyor. Ancak devletler kendilerini buna daha yeni uyarlamaya başladı. Zaten hep öyle olur. 19 yüzyılda endüstri devrimi olur. Ancak savaşa dair sonuçları elli yıl sonra yaşanabilir. Vietnam Savaşı'ndan bugüne de benzer bir eğilim artış gösteriyor. Nasıl endüstri devriminin çocuğu olan generaller artan ateşgücüne inanıp orduların ateşgücünü artırmakla uğraştıysa, şimdi de ülkeler asimetrik savaşta kendilerini üstün kılabileceğini düşündükleri milis ve terör gruplarına yatırım yapıyor. Halbuki Birinci ve İkinci Dünya savaşları gösterir ki, herkes ateşgücünü artırdığı için ateşgücünü artırmak muharebeleri kazanmak için yeterli değildir. Aksine ateşgücünden saklanmayı becerebilenler daha başarılı olmuştur. Benzer bir şekilde herkes şimdi milis gücüne yatırım yapıyor. Ancak asıl kurnaz strateji milis gücüyle baş etmeyi sağlayacak alanlara yatırım yapmaktan yani fark yaratmaktan geçiyor. Herkesin milisi olacağından milis kurmak zaten şart fakat fark yaratmak isteyenler milisleri nasıl etkisiz hale getireceklerine odaklanmalı. Burada da anahtar kavramlar bilgi ve isabet. Teröristten saklanmak mümkündeğil. Çünkü saklanan zaten terörist. Arayıp bulmak ve bulunca imha edebilmek asıl stratejik davranış. Bu stratejik başarıyı gösteremeyenler anlamsız ve tüketici bir kıskaca hapsolacak. Fakat bilgiye sahip olanlar ve nokta hedefi vuranlar kazanacak.
[caption id="attachment_60652" align="aligncenter" width="1024"] Mobil haberleşme ağları için optimize edilmiş, uçtan uca şifreleme özelliğine sahip tablet tabanlı canlı görüntü aktarma sistemi olan Kuzgun ve PiriReis Bilişim firması ile geliştirilen milli Coğrafi Analiz Sistemi (CAS) İHA Modülü ilk kez Efes 2018 Tatbikatı'nda sergilendi.[/caption]
Bilgi tabii ki istihbarat demek. Hem insan istihbaratı hem de teknolojik istihbarat teröristlerin keşfi için gerekli şart. Fakat tek başına yeterli değil. Uydu teknolojisi, sensörler, yüksek çözünürlüklü kameralar, insansız savaş araçları, radar sistemleri, güdümlü füzeler, indirme, çıkarma ve sızma operasyonları yeni dönemde orduların başarı için en önemli kaynakları olacak. Uydular ve gelişmiş radar sistemleri izleme ve takip faaliyetleri için kaçınılmaz. İnsansız hava araçlarının nasıl başarılı sonuçlar üretebileceğini Zeytin Dalı'nda gördük. Şimdi robot savaşçıların altyapısı inşa ediliyor. Yine Suriye'deki tüm operasyonların belkemiğini özel kuvvetlerin oluşturduğuna da şahit olduk. Gelecek dönemde çatışmaların kaderini büyük oranda bu unsurlar belirleyecek. Stratejik bir yatırım ve planlama faaliyeti Türkiye için öncelikle bu alanlara odaklanmayı gerektiriyor.
[Sabah, 11 Kasım 2018].