2016 yılı ilk çeyreğinde gerçekleşen yüzde 4,8 oranındaki ekonomik büyümenin, Türkiye ekonomisi için birçok anlamı ve önemi var.
PEKİ, NEDEN ÖNEMLİ?
Türkiye'nin gerçekleştirdiği yüzde 4,8 oranında ekonomik büyüme, başta küresel ekonomik koşullardaki olumsuz şartlar olmak üzere içeriden ve dışarıdan kaynaklanan ekonomik ve siyasi şoklara, sınır ülkelerimizdeki kaosa, FED'in faiz artırımının devam edip etmeyeceği konusundaki belirsizliklere ve birçok olumsuzlukların sürekli olarak pompalandığı koşullara rağmen gerçekleştiği için önemli.Gelecekle ilgili umutlu bekleyiş ve pozitif öngörülerden etkilenen hane halkı harcamalarının bu çeyrekte de artmaya devam etmesi ve ekonomik büyümeye ciddi katkısı nedeniyle, hane halkının ekonomiye güven duyduğunu ve siyasi/ekonomik istikrar açısından herhangi bir tereddüt yaşamadığını göstermesi bakımından önemli.
Asgari ücretteki artışın ekonomideki dengeleri olumsuz etkileyeceği ileri sürülerek oluşturulan olumsuz havanın dağılması ve aslında asgari ücretteki artışın özel tüketimi artırarak ekonomideki canlanmada ve dolayısıyla ekonomik büyümede belirleyici olduğunu göstermesi açısından önemli.
Sanayideki üretim artışıyla ekonomideki çarkların güçlü bir şekilde döndüğünü ispatladığı için önemli.
Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme ile yüksek gelirli ülkeler arasında yer alma hedefine yaklaştırdığı için önemli.
Ekonomik büyüme mi cari açık mı ikilemini artık gündemden kaldırdığı için önemli.
Kamu maliyesindeki iyileşme ve cari açıktaki azalmaya rağmen, kriz tellâllarının oluşturmaya çalıştıkları olumsuz havayı, terör ve risk söylemini çöpe attığı için önemli.
Türkiye'nin 2009 yılının son çeyreğinden beri yani son 26 çeyrek dönem boyunca kesintisiz ekonomik büyümesini sürdüren nadir ülkelerden birisi olması açısından önemli.
Yine Türkiye'nin OECD ve AB ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme oranına sahip bir ülke olması açısından önemli. En önemlisi de dünyanın en büyük ekonomilerini temsil eden G20 ülkeleri içerisinde Çin, Hindistan ve Endonezya'dan sonra ilk dört ülke içerisinde yer aldığı için önemli.
OECD, Dünya Bankası, IMF ve birçok finansal ve derecelendirme kuruluşlarını şaşırtması ve dolayısıyla bu kurumların Türkiye için açıkladıkları büyüme beklentilerini zorunlu olarak değiştirdikleri için önemli.
Türkiye ekonomisinin 2016 yılı ilk çeyreğinde beklentileri aşan yüzde 4,8 oranında yüksek ekonomik büyüme performansı ile birçok ülkeden pozitif yönde ayrıştığı için çok daha önemli.
2016 YILI EKONOMİK BÜYÜME BEKLENTİSİ NE OLUR?
2016 yılı ilk çeyreğinde gerçekleşen yüzde 4,8 oranı, yılın tamamında büyüme beklentisini nasıl etkiler?Bu yıl için belirlenen yüzde 4,5 oranındaki ekonomik büyüme hedefi için, ilk çeyrek rakamı umut veriyor. Ancak, bu olumlu gidişatın sürmesi için olmazsa olmaz diyebileceğimiz adımların da mutlaka atılması gerek.
Başta da Merkez Bankasının faiz indirimine devam etmesinin, yatırımların artışında belirleyici bir rolü var. Faiz indirimiyle oluşacak yatırım ortamı ekonomik büyüme performansına ciddi bir katkı sunacak.
Diğer yandan, ihracatın ekonomik büyümeye katkısını artırmak için sadece Avrupa ülkeleriyle değil, yeni pazarlar ve alternatif ticari ortaklarla dış talebin ve ihracatın artışı sağlanmalı.
Bununla beraber, yılın ilk çeyreğinde rakamlara yansıyan ithalat artışının sebep olduğu net ihracatın ekonomik büyümeye katkısı tersine çevrilmeli. Artan ithalatın yatırımlar üzerindeki olumlu etkisinin kalan son 3 çeyrekteki ekonomik büyümeye olumlu yansıyacağı beklentisi, ihracattaki adımlarla birleştiğinde 2016 yılı büyüme hedefine kolayca ulaşılmış olacaktır.
En önemlisi ise, Türkiye ekonomisi için yeni hikâye yazdırabilecek güçlü ve somut yapısal reformlar. Ekonomide sorunlu alan olan finansal sistemin yeniden yapılandırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, katma değerli üretim ve AR-GE konularına odaklanılması, kısa vadede ekonomik büyümenin hem sürdürülmesine, uzun vadede ise yüksek büyüme oranlarını yakalamayı sağlayacak.
Son olarak, Türkiye ekonomisinin bacasız sektörü ve ekonominin itici gücü olan turizmin ekonomiye katkısının devamı için bu sektörün iktisadi bakış açısıyla analiz edilmesine her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
[Yeni Şafak, 13 Haziran 2016]13.