Batılı ülkeler, Barış Pınarı Harekâtı'na nasıl tepki vereceklerini şaşırdılar. Diplomatik nezakete yakışmayan tutumlardan alelacele alınmaya çalışılan amaçsız yaptırım kararlarına kadar çeşitli absürtlüklere şahit olduk.
Türkiye'nin insani, siyasi ve ekonomik açıdan haklı gerekçeleri olmasına rağmen, Batılı ülkeler harekâta dair yakışıksız ithamlarda bulundular. Gelin aynı Batılı ülkelerin keyfi çıkarları için kendi sınırlarından binlerce kilometre uzaktaki bölgelerde yaptıkları faaliyetlerin yıkıcı maliyetlerine bir göz atalım:
- Sanayi Devrimi'nden önce Hindistan'da tekstil üretimi, Britanya'dakinden çok daha gelişmişti. Britanya, askeri gücünü kullanarak Hindistan'ı sömürgesi haline getirdikten sonra Hintli tekstil ürünlerinin Britanya'ya girişini zorlaştırdı. İngiliz ürünlerinin Hindistan'a ihracatının önü ise sonuna kadar açıldı. Sonuçta Hindistan gerilerken, Britanya'da tekstil sektörünün gelişimi hızlandı.
- Britanya, 1830'lara kadar Çin'den çeşitli ürünler ithal ederken Çin'e ürün satmakta sorunlar yaşıyordu. Zira Çin'in İngiliz ürünlerine ihtiyacı yoktu. İngilizler çözümü Çinlileri afyona alıştırmakta buldu. Afyon satışı, İngilizlerin ticaret açığını azalttı. Çin yöntemi, afyon bağımlılığının toplumsal etkilerinin farkına varınca afyon ithalatını yasakladı. İngilizler serbest ticareti bahane ederek Çin'e karşı savaş açtı. İngilizlere mağlup olan Çin, ticaret kapılarını açmak zorunda kaldı. Afyon savaşları, bugün Hong Kong'da yaşanılan gerilimin başlangıç noktasıdır.
- 1400-1900 arasında yaklaşık 12 milyon Afrikalı insan, topraklarından kopartılarak Batılı ülkelerin çıkarları doğrultusunda çeşitli bölgelerde köle olarak çalıştırıldılar. Köle ticaretinin sebep olduğu travma, etkisini halen sürdürmektedir. Köle ticaretine daha fazla maruz kalan ülkeler bugün finansal gelişmişlik, toplumsal güven ve GSYH açısından diğer Afrika ülkelerinin gerisindedir.
- Avrupalıların Afrika'da sosyal ve coğrafi koşulları gözetmeksizin adeta cetvelle çizdiği sınırların olumsuz etkileri halen devam ediyor. Sınırların sıkıntılı olduğu bölgelerde iç savaş riski daha yüksekken eğitim fırsatları, kamu hizmetlerine erişim ve refah daha düşük seviyelerdedir.
- İspanya, Latin Amerika'nın önemli bölümünü sömürgeleştirdikten sonra bölgedeki değerli madenleri çıkartıp kendi topraklarına götürebilmek için yüzbinlerce insanı köle olarak kullanmıştır. Kölelik düzenine dayalı madencilik sisteminin sebep olduğu çarpık kurumsal yapının etkileri Peru, Bolivya ve Kolombiya'da görülmeye devam ediyor. Kölelik döneminin izlerini taşıyan maden bölgelerinde farklı göstergeler cinsinden yoksulluk düzeyi, diğer bölgelere kıyasla daha yüksektir.
- Soğuk Savaş döneminde ABD'nin demokrasi ve özgürlük getirme bahanesiyle 51 ülkeye gerçekleştirdiği istihbarat operasyonları sonrasında ne yaşandığını tahmin edin. ABD operasyonlardan sonra bu ülkelere daha fazla ihracat yapmaya başlıyor. Amerikan operasyonları tabi ki bu ülkelere demokrasi getirmiyor.
Yeni yayınlanan bir çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye, PKK terörünün maliyelerine katlanmamış olsaydı kişi başına düşen GSYH'miz 2600 dolar daha fazla olabilirdi. Dolaylı etkileri tahmin etmenin zor olduğunu düşünecek olursak, terörün gerçekte bu rakamdan daha yüksek bir maliyeti olduğunu düşünebiliriz. Yani terör olmasaydı, Türkiye bugün uluslararası sınıflandırmalara göre yüksek gelirli ülke kategorisinde olurdu.
Not: Burada bahsettiğim sonuçları American Economic Review, Econometrica, Quarterly Journal of Economics, Journal of Comparative Economics ve Defence and Peace Economics gibi dergilerde yayımlanan makalelerden derledim.
[Sabah, 20 Ekim 2019].