Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü ve Insight Turkey Editörü Prof. Dr. Muhittin Ataman, "Siyasal düşüncemizi çok daha geniş bir noktaya taşımak zorundayız. Son zamanlarda tarihin en yoğun İslam ve Müslüman karşıtı algı kampanyası yürütülüyor. Bu sorunu halletmemiz gerekiyor." dedi.
Erzurum Diplomasi Akademisinin İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlediği "24 Haziran Sonrası Türkiye'nin Dış Politikası" konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Ataman, Türkiye'nin dış politikasının karşı karşıya kaldığı tehditlerinin yanı sıra dış ülkelerin meydan okumaları konusunda 24 Haziran'ın önemli kırılma günü olacağını söyledi.
Ataman, 24 Haziran'ın Türkiye'nin dış politikası açısından da önemli olduğunu ifade ederek, Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin karşı karşıya geldiği çeşitli tehditler bulunduğuna işaret etti.
Orta Doğu'nun 100 yıllık bir kan, revan, parçalanmışlık ve dağılmışlıkla karşı karşıya kaldığını anlatan Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Batılı ülkeler Orta Doğu'daki bütün devletleri, sömürgeci ve emperyalist zihniyet güderek parçalanmayla karşı karşıya bıraktılar. Bu zihniyeti, Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişimi ve PKK'da gördük. Orta Doğu barış içerisinde bir arada yaşama kültürünün en ideal biçiminin yaşandığı coğrafyadır. Batılı ülkeler coğrafyamızda toplumsal, kültürel ve dinsel unsurları siyasallaştırarak, bunlara ideolojik anlam yüklediler."
"Türkiye Orta Doğu'da oyun oynamaya başladı"
Muhittin Ataman, Türkiye'nin, Türkiye'den ibaret olmadığına dikkati çekerek, "Siyasal düşüncemizi çok daha geniş bir noktaya taşımak zorundayız. Son zamanlarda tarihin en yoğun İslam ve Müslüman karşıtı algı kampanyası yürütülüyor. Bu sorunu halletmemiz gerekiyor. Türkiye Orta Doğu'da oyun oynamaya başladı. Suriye'de kazanmadık ama başkalarına da kazandırılmadı, oyun kurucu olamadık ama oyun bozucu olduk ve irademizi belirlemeye başladık. Araplarla ve İran ile ilişkilerimizi normalleştirmeye başladık." diye konuştu.
Yunus Emre Enstitüsü İnsan Kaynakları Müdürü araştırmacı-yazar Hüseyin Caner Akkurt ise geçmişte İslam coğrafyasının komaya girdiğini fakat 2000'li yıllardan itibaren normal sağlığına kavuşmaya başladığını söyledi.
Ülkelerin kültürel diplomasinin 1990 yıllarından itibaren ivme kazandığını belirten Akkurt, Türkiye'de de 2002 yılından itibaren başlayan dönüşüm, değişim ve sivil toplum kuruluşlarının yurt dışına açılmasıyla çok ciddi bir diplomasi ağı oluştuğunu dile getirdi.
Konuşmaların ardından Erzurum Diplomasi Akademisinde eğitim alan öğrencilere sertifikaları verildi.
Programa, AK Parti Erzurum milletvekilleri Mustafa Ilıcalı ve Zehra Taşkesenlioğlu, Uluslararası Rabia Platformu Genel Koordinatörü Cihangir İşbilir ve Erzurum Diplomasi Akademisi Genel Koordinatörü Muhammet Semran Kızılkaya'nın yanı sıra çok sayıda öğrenci ve vatandaş katıldı.
[AA, 12 Mayıs 2018]