SETA > 5 Soru |
5 Soru Türkiye Tarihinin En Büyük Doğal Gaz Keşfi

5 Soru: Türkiye Tarihinin En Büyük Doğal Gaz Keşfi

Keşfedilen doğal gazda süreç nasıl işledi? Türkiye’nin keşfettiği enerji kaynağının büyüklüğü ne kadardır? Keşfedilen doğal gaz kaynağı ekonomik olarak ne anlama geliyor? Karadeniz’de keşfedilen doğal gazın Doğu Akdeniz’de yaşanan rekabete etkisi olur mu? Derin deniz sondajları devam edecek mi?

 

  1. Keşfedilen doğal gazda süreç nasıl işledi?

Türkiye son iki yılda yerli gemileriyle Doğu Akdeniz ve Karadeniz’de toplam 9 derin deniz sondajı gerçekleştirmiştir. Son olarak Karadeniz Ereğli açıklarında Fatih sondaj gemisinin faaliyetleri sonucunda önemli bir doğal gaz sahası keşfedilmiştir. Tuna-1 bölgesi olarak tanınan bu saha gaz kaynağının keşfedilmesiyle birlikte “Sakarya Gaz Sahası” olarak adlandırılmıştır. Bahsi geçen bölgedeki arama ve sondaj çalışmaları on dört ay öncesine dayanmaktadır. Mayıs 2019’dan itibaren bölgede sismik araştırmalar yapılarak adeta deniz altının röntgeni çekilmiştir. Sonrasında Doğu Akdeniz’deki çalışmalarına devam eden Fatih sondaj gemisi Karadeniz’e doğru yola çıkmıştır. Nisan’da Marmara’ya ulaşan Fatih, Mayıs’ta Karadeniz’e geçmiştir. 15 Temmuz’da keşfin yapıldığı bölgeye intikal eden milli sondaj gemimiz 20 Temmuz’da sondaj çalışmalarına başlamıştır. Yaklaşık bir ay gibi kısa bir sürede doğal gaz kaynağına ulaşılması sonucunda söz konusu keşif 21 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “müjde” olarak kamuoyuyla paylaşılmıştır.

  1. Türkiye’nin keşfettiği enerji kaynağının büyüklüğü ne kadardır?

Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfi olarak nitelendirilen bu saha mevcut durum itibarıyla 320 milyar metreküp seviyesinde bir rezerve sahiptir. Zengin bir doğal gaz kaynağının ilk parçası olan bu sahanın altında iki katmanın daha bulunduğu ve bölgenin oldukça yüksek bir enerji potansiyeline sahip olduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla ilerleyen dönemde burada gerçekleştirilen derin deniz sondaj faaliyetleri geliştirilerek keşfedilen rezervin arttırılacağı öngörülmektedir. Türkiye mevcut keşfin gerçekleşmesi adına ilk etapta 2 bin kilometrekare genişliğindeki alanda çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Öte yandan bu keşfin yapıldığı alanın toplam 8 bin kilometrekare olduğu ve bölgenin jeolojik formasyonunun keşfedilen saha ile benzer özellikler taşıdığı bilinmektedir.

  1. Keşfedilen doğal gaz kaynağı ekonomik olarak ne anlama geliyor?

Ekonomik bakımdan değerlendirildiğinde yapılan keşfin ilk etapta Türkiye’nin 7-8 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayacağı anlaşılmaktadır. Ancak bu keşfin tamamen iç tüketime sunulması teknik olarak zor bir süreçtir. Bölgedeki örnekleri üzerinden bir değerlendirme yapıldığında İsrail açıklarında bulunan Tamar sahasıyla benzer özellikler gösteren Sakarya sahasından yıllık 10 milyar metreküp civarında bir gaz akışının gerçekleştirilmesi olası görünmektedir.

Türkiye’nin yıllık doğal gaz tüketimi 2015-2019 arası ortalamaya göre yaklaşık 46 milyar metreküp olarak hesaplanmaktadır. Bu tüketimin neredeyse tamamı dış tedarikçilerden temin edilmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin ithal ettiği doğal gaza ödediği tutar yaklaşık olarak yıllık 12,5 milyar dolar seviyesindedir. Sakarya sahasında keşfedilen doğal gaz kaynağının toplam ekonomik değeri ise 65 milyar dolar civarındadır. Dolayısıyla söz konusu keşfin Türkiye’nin enerji harcamaları üzerinde pozitif bir etki yapacağı açıktır. Ayrıca ilerleyen dönemde söz konusu sahadan ilave kaynakların keşfedilmesi halinde Türkiye’nin iç tüketimini kendi doğal gaz kaynakları ile karşılamasının ötesinde ihracatçı ülke olma potansiyeli de bulunmaktadır. Böyle bir durumda Türkiye artık enerji harcamalarının cari açık üzerindeki baskısını geride bırakan bir pozisyona ulaşacaktır.

  1. Karadeniz’de keşfedilen doğal gazın Doğu Akdeniz’de yaşanan rekabete etkisi olur mu?

Türkiye özellikle son dönemde denizlerde hiç olmadığı kadar aktif bir politika izlemektedir. Arama-sondaj gemileri ve donanması ile özellikle Doğu Akdeniz’deki haklı mücadelesini kararlılıkla sürdüren Türkiye’de artık yeni bir sürecin başladığını söyleyebiliriz. Son dönemde Doğu Akdeniz havzasındaki enerji kaynakları üzerinden gerek bölge ülkeleri gerekse uluslararası şirketler etrafında şekillenen bir rekabet ortamı dikkat çelmektedir. Türkiye buradaki haklı mücadelesini sonuna kadar götürme noktasında kararlı bir tavır sergilerken Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır ve Fransa gibi aktörlerin bölgedeki manevralarını boşa çıkartacak bir strateji takip etmektedir.

Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz rezervi ister istemez Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki pozisyonunu da etkileyecektir. Her şeyden önce elde edilen başarı Türkiye’nin arama ve sondaj faaliyetlerini hızlandırması anlamında bir motivasyon oluşturacaktır. Artık Türkiye’de petrol ve doğal gaz kaynağı bulunmuyor söylemi geride kalmıştır. Bununla beraber Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de faaliyet gösteren uluslararası enerji şirketleriyle Karadeniz’de olası bir iş birliğine gitmesi ise bölgedeki dengelerin Türkiye lehine dönmesine olumlu katkı yapabilir. Daha da önemlisi Türkiye artık enerji kaynaklarının toprakları üzerinden transfer edildiği transit bir ülke olma pozisyonundan enerji ticaret merkezi hüviyetini kazanma eksenine doğru emin adımlarla ilerleyebilecektir.

  1. Derin deniz sondajları devam edecek mi?

Türkiye keşfedilen bu doğal gaz kaynağı ile birlikte psikolojik bir bariyeri yıkmıştır. Söz konusu hamleyle uzun yıllardan beri konuşulan enerji kaynaklarını bulamama durumu ortadan kalkmıştır. Bu süreç aslında uzun vadeli yatırım ve çalışmaların bir sonucudur. 2017’de şekillenen Milli Enerji ve Maden Politikası sonrasında hızlı bir şekilde Türkiye’nin jeolojik yapısının araştırılması süreci başlatılmıştır. Bu bağlamda gerek karada gerekse deniz alanlarında jeofizik ve jeokimya haritaları çıkartılmıştır. Son dönem itibarıyla yaklaşık 920 bin kilometrekare büyüklüğünde alan taranmış ve toplam 72 harita hazırlanmıştır.

Bununla beraber yerli ve milli arama-sondaj filosunu genişleten Türkiye özellikle derin denizlerdeki faaliyetlerine hız kesmeden devam etmektedir. Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri ile Fatih, Yavuz ve Kanuni sondaj gemileri Türkiye’nin derin deniz sondaj çalışmalarında önemli rol oynamaktadır. Nitekim Karadeniz’de Fatih sondaj gemisiyle gerçekleştirilen keşif bunun en somut örneğidir.

İlerleyen dönemde Türkiye hem Karadeniz hem de Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarında arama ve sondaj çalışmalarına devam edecektir. Türkiye ekonomik ve siyasi bağımsızlığın enerji bağımsızlığından geçtiğinin farkındadır. Dolayısıyla küresel bir aktör olabilmek adına söz konusu alanda önemli bir irade sergilemektedir. Enerji alanında kendi kendine yetebilen bir Türkiye gelecekte ihtiyaç fazlası kaynaklarını ihraç ederek küresel piyasalarda önemli bir konuma ulaşacaktır. Kısacası Türkiye sahada elde ettiği başarılarla birlikte masaya daha güçlü oturacaktır.

 .