SETA > Etkinlikler |
Rusya Krizi Sonrası Enerjide Alternatif Arayışları

Rusya Krizi Sonrası Enerjide Alternatif Arayışları

PANEL | 16 OCAK 2016

TARİH: 16 OCAK 2016 SAAT: 11:00 YER: SETA İstanbul

DETAYLI BİLGİ İÇİN: Şerif Dilek | [email protected] | 0212 395 11 81

Moderatör Doç. Dr. Sadık Ünay
Konuşmacılar

  • Mücahit Özdemir - Turkish Petroleum International Company (TPIC)
  • Prof. Dr. Mert Bilgin - Medipol Üniversitesi
  • Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney - Yıldız Teknik Üniversitesi

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, TPIC (Turkish Petroleum International Company) Genel Müdür Yardımcısı Mücahit Özdemir, Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mert Bilgin ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin moderatörü Doç. Dr. Sadık Ünay açılış konuşmasında, Rusya krizi sonrası ortaya çıkan enerjide alternatif arayışları ve dünyadaki enerji trendleri ile beraber Türkiye’nin enerji arz güvenliğinin daha çok fosil yakıtlar (petrol ve doğalgaz) üzerinden konuşulacağını belirtti. Ünay, panelin kamunun uygulama branşlarından ve akademik camiadan konukları bir araya getirmek amacıyla düzenlendiğini söyledi. Bunun yanı sıra panelde enerji konusunun Türkiye’nin jeopolitik dengeleri, bunun içindeki enerji faktörünün önemi ve yeni politikaları uygulamada ne tür engeller ve zorluklarla karşılaşacağı üzerinden masaya yatırılacağı ifade edildi.

ÖZDEMİR: "STRATEJİK BİR SEKTÖR OLMASI NEDENİYLE ENERJİDE UZUN VADELİ PLANLAR YAPILMALI VE EKONOMİ-POLİTİK İYİ ANALİZ EDİLMELİ"
Panelin ilk konuşmacısı TPIC (Turkish Petroleum International Company) Genel Müdür Yardımcısı Mücahit Özdemir TPIC’in 1988 yılında Özal döneminde TPAO’nın yurtdışında kurulmuş bir organizasyonu olarak, daha atak ve özel sektör mantığıyla çalışan, yurtdışında muhtelif enerji projelerini hayata geçiren bir şirket olduğunu belirtti. TPIC’in petrol arama-üretim, petrol ticareti ve petrol sondaj müteahhitliği alanlarında aktif olarak esnek, maliyet etkin ve sonuç odaklı bir çalışma mantığıyla birçok projede yer aldığını vurguladı.

Düşen petrol fiyatlarını değerlendiren Özdemir, herkesin yüksek maliyetli yatırımların peşinde iken petrol fiyatlarının 20-30 dolarlara düşmesiyle artık yatırımların fizibil olmaktan çıkardığını ve bu bağlamda upstream denilen çok değerli 360 büyük projenin ötelendiğini ifade etti. Böylece ötelenen projelerin arz miktarında bir sorun yaratarak fiyatların tekrar yükseleceği beklentisinde olduğunu söyledi.

Dünyanın kendisine yetecek 52,5 yıllık petrolü olduğunu vurgulayan Özdemir, rezerve katkı yapmak amacıyla yeni keşiflerin yapılması gerektiğini söyledi. Özdemir, doğalgaz konusunda ABD’nin yüzde 6 artış ile rekor üretim yaptığını, buna mukabil Rusya’daki üretimin ise yüzde 4 düştüğünü ifade etti. Dünyada genel itibari ile doğalgaza olan ilginin azaldığına dikkat çekerek, dünyaya 54 yıl yetecek kadar doğalgaz rezervi olduğunu belirtti. Özdemir, dünyada en fazla doğalgaz rezervine sahip İran ile yüksek rezerv ve üretime sahip Katar’ın da bulunduğu Ortadoğu bölgesinin sahip olduğu zengin rezervlerini ticarileştirememe geleneğinden dolayı bölge halkları için gerekli gelirin yaratılamamasına dikkatleri çekti.

Özdemir, Türkiye’nin enerji bağımlılığının yüzde 75 olduğunu belirterek yıllık yaklaşık 55 milyar dolar enerji ithalatı yapıldığına ve enerji ödemelerinin toplam ithalatın yüzde 26’sına denk geldiğini vurguladı. Bu bağlamda bir ülke, ürün ya da yapıya bağımlılığın nasıl azaltılabileceği meselesinin üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini ifade ederek, bu konudaki görüş ve düşüncelerini paylaştı. Rusya krizi sonrası enerji arz güvenliği hamleleri çerçevesinde, stratejik bir sektör olmalarından kaynaklı olarak enerji bağımlılığını azaltma girişimleri için ekonomi politiğin iyi analiz edilerek uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini belirtti.

BİLGİN: "İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÖNEM ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİN ÇOK AZALMASI İLE GEÇMİŞ DÖNEMLERDEN RADİKAL BİR BİÇİMDE FARKLILAŞIYOR"
Panelin ikinci konuşmacısı Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mert Bilgin, Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkilerinin çok önemli bir merhaleden geçtiğini ve bu merhaleyi anlamlandırmadan önce tüm konuşmalarımızda fiyat konusunu netleştirmemiz gerektiğini belirtti. Fiyatın, arz ve talebin ilişkiselliği ile belirlendiğini ifade ederek, enerji güvenliğinde beklenmedik felaketlerin olabileceğini ve bunların belli oranlarda risk analizinde düşürüldüğünü vurguladı. Ayrıca, öngörülebilirliğin çok azalması nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemin geçmiş dönemlerden çok daha radikal bir biçimde farklılaştığını söyledi. Türkiye açısından; yatırım ve jeo-stratejik boyutunda çeşitli fırsatların olmasının yanında risklerin ve tehditlerin Türkiye merkezinde çok yoğunluk kazandığının net olarak okunabildiğini ifade etti.

Bilgin, Türkiye’nin Rusya ile olan doğalgaz ticaretine alternatif yaratma hedefinin petrol fiyatlarının 70 doların altında kaldığı sürece Irak dışarıda bırakılırsa çok mümkün gözükmediğini belirtti. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde çarpık tabloyu görmek adına verdiği örnekte; Türkiye’nin elektrik tüketiminde gaz kullanma oranının yaz aylarında yüzde 58’lere çıktığını, buna karşın bir doğalgaz ülkesi olan Rusya’da ise bu oranın yüzde 26 dolaylarında kaldığını, oluşan böylesi bir durumun daha ötesinin düşünülemeyeceğini belirtti.

Bilgin, Türkiye ile Rusya arasındaki enerji ilişkileri çerçevesinde Rusya’nın her şeye rağmen iyi bir tedarikçi ve Türkiye’nin de iyi bir talep eden ülke olmasına dikkat çekti. Rusya’nın 1960 yılından beri AB üyesi ülkelere gaz sattığına değinen Bilgin, taraflar arasındaki kriz ve bir sürü badirelere rağmen gaz akışının hiçbir zaman kesilmediğini vurguladı. Bununla beraber Türkiye’nin kendi çevresinde gördüğü her türlü fırsattan yararlanması gerektiğini de vurgulayan Bilgin, mevcut maliyetler devam ettiği sürece piyasaya ilk girmesi en yüksek ihtimal arz eden Kürt gazının öncelikli olarak değerlendirilmesi ihtiyacının olduğunu belirtti. Komşu ve yakın ülkelerdeki enerji alternatiflerinin genel değerlendirmesini de yapan Bilgin, Türkiye için enerji arz güvenliği ve alternatif enerji arayışındaki maliyetleri ele alarak fırsat ve tehditler çerçevesinde olası durumları değerlendirdi.

GÜNEY: "TÜRKİYE’NİN FİYATLARI BELİRLEME KONUSUNDA ELİNİ RAHATLATACAK TEMEL FAKTÖR DEPOLAMA KONUSUDUR"
Panelin son konuşmacısı Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, Rusya ile yaşanan krizi ve Ortadoğu’daki gelişmeleri Türkiye açısından değerlendirdi. Güney, öngörülebilir olmama mevzusu üzerinden Arap Baharı ve sonrası karşı devrimler ile ilerleyen süreçte Ortadoğu’da netlik olmamasının, Türkiye’nin dış politikası açısından stratejik tercihlerinde sürekli kendini yeniden konumlandırma ve değişken koşullara göre ayarlama ihtiyacı hissetmesine yol açtığını vurguladı.

Güney, Kuzey Irak gazının iyi bir alternatif olduğunu ancak bunun da 2020’den önce gerçekleşme ihtimalinin zor olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra Türkmen gazı alternatifinin de olduğunu ve bunun İran üzerinden transferinin gerçekleşebileceğini ifade etti. Bu bağlamda, İran’ın başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da sürdürdüğü politikalarından dolayı jeopolitik mücadelenin iktisadi politikalara etkileri çerçevesinde, bölgedeki gelişmeler ışığında enerji alternatiflerini değerlendirdi.

Doğu Akdeniz’deki enerji arayışları, İsrail gazının ikmal yolları ve burada Türkiye’nin konumu meselelerine değinen Güney, olayın iktisadi boyutunun ağırlıkta olduğunu ancak bunun ötesinde Kıbrıs meselesi ve İsrail ile ilişkiler gibi siyasi mevzuların da önemine dikkatleri çekti.

Güney, Türkiye’deki mevcut gaz depolama tesislerinin geliştirilmesi ve kapasitelerinin artırılması neticesinde dış politikada da Türkiye’nin elinin rahatlayacağına dikkat çekti. Böylece fiyat pazarlıklarında diplomasiyi kullanma imkanı açısından daha güçlü olunacağını belirtti.

Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

20160118182930_enerji-01

20160118182930_enerji-02

20160118182930_enerji-03

20160118182930_enerji-04

20160118182930_enerji-05

20160118182930_enerji-06