Geçtiğimiz hafta, 24 Haziran'a doğru ne yapacağı en az merak edilen parti olan HDP'nin cumhurbaşkanı adayı olarak Selahattin Demirtaş ismi ön plana çıktı. Seçilmesi oy potansiyeli açısından zaten mümkün olmayan Demirtaş isminin adaylığı HDP'nin dar parti çevresinde dahi heyecan yaratmadı. Bazı medya kuruluşları ise 2014 Cumhurbaşkanlığı ve 2015 genel seçimlerinde kamuoyuna "Türkiyelileşen, Sempatik Selo" olarak sundukları Demirtaş'ın olası adaylığını görmezlikten geldi. Öte yandan HDP'nin 24 Haziran'daki tek hedefinin TBMM'ye girebilmek olduğu açıktır. Demirtaş'ın olası adaylığını da bu doğrultuda okumak gerekmektedir. "Esir başkan" imajı üzerinden bıkkın vaziyette olan parti tabanını bir nebze olsun kıpırdatmayı hedefleyen HDP ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden hareket eden muhalefet blokunda yer alabilmek adına bu karşıtlığın daha önce medyatik liderliğini yapmış Demirtaş'ı aday göstererek CHP'ye göz kırpmaktadır. Barajı geçememe sorunuyla karşı karşıya olan HDP'nin çaresizce CHP tarafından kendilerine bir el uzatılmasını beklediklerini bu dönemde ayrıca parti yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar da teyit etmektedir. CHP ise siyaseten örtülü fakat söylem açısından açıkça ittifak kurdukları HDP'ye karşı ittifak kapısını tamamen kapamamakla birlikte Erdoğan karşıtı blokun yeni popüleri İyi Parti ile yoldaşlığını bozmamak adına şu an için mesafeli davranmaktadır.
İyi Parti kıskançlığı Özellikle 2014 ve 2015 seçimlerinde Erdoğan karşıtlığı motivasyonuylabütünleşen "Seni başkan yaptırmayacağız" ve "Beraber iyi salladık"açıklamalarıyla beraber hareket ettiklerini saklamayan HDP ve CHP'nin bubirlikteliği her ne kadar CHP'nin kamuoyu baskısı sonucu zoraki olarak dokunulmazlıkların kaldırılmasına destek vermesiyle sarsılsa da bozulmadı. Fakat24 Haziran'a doğru giderken Erdoğan karşıtı blokun Kılıçdaroğlu'ndan umudukeserek her seçim döneminde yeni bir "motivasyon" kaynağı olarak çeşitliaktörler çıkarma geleneği bu sefer İyi Parti üzerinden gerçekleşti. CHP de doğal olarak İyi Parti ile birliktelik kurdu ve on beş vekil transferiyle bu birliktelik tasdik edildi. Bu noktada CHP doğal olarak grubun eski popülerini geri plana itti ve yeni popülere yanaştı. HDP ise ikincil plana itilmenin burukluğu ve eski role özlemin etkisine rağmen ittifak dışında ve baraj altı kalma korkusuyla CHP'ye yönelik açık bir tavır almadı. Ancak bazı parti yöneticileri olası bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda Akşener'i desteklemeyeceklerini açıkça beyan etti. Abdullah Gül'ün adaylığına ise yeşil ışık yakıldı. Ayrıca Ayhan Bilgen'in muhalefetin HDP olmadan iktidar olamayacağı ve parlamento ittifakının cumhurbaşkanlığından önemli olduğuna yönelik mesajları ile birlikte HDP ittifakın İyi Parti ile değil kendileriyle kurulması gerektiği mesajını vermiş oldu.
Beklentiler ve korkular CHP'nin her ne kadar İyi Parti'den vazgeçmesi olası değilse de HDP'nin ana beklentisi kurulacak ittifak içinde kendilerine de yer bulabilmek. Gerek geçtiğimiz hafta PKK'nın bayatlamış "Erdoğan karşısında birleşme çağrısı" gerekse HDP kanadından "sıfır baraj ittifakı"na yönelik yapılan demokratik övgüler gözönünde bulundurulduğunda HDP'nin esas beklentisinin baraj tehlikesiniyaşamayacağı bir ittifakla seçimlere girmek olduğu ortadadır. HDP'nin en büyük korkusu da yine bu noktadadır. Erdoğan karşıtı blok içinde çeşitli ittifak senaryoları dile getirilmekle birlikte CHP'nin birincil hedefi tüm blokun içinde yer alacağı "sıfır baraj ittifakı"dır. Ancak bu noktada ulusalcı ve milliyetçi seçmene hitap eden İyi Parti, CHP'ye karşı sahip olduğu vazgeçilemez konumunun avantajını kullanarak HDP ile bir ittifak içinde olmak istememekte. Her ne kadar pazarlıklar devam etse de CHP'nin HDP'siz bir ittifak senaryosunu da gündeminde tuttuğu ve bunu İyi Parti'ye önerdiği medyada tartışılmaktadır. HDP içinse kendilerinin içinde olmadığı bu ittifak en kötü senaryodur. Bu sebeple HDP "Tabanımız Akşener'e oy vermez" çıkışıyla CHP'yi üstü kapalı tehdit etmekte. HDP kendi tercihlerinin doğal getirisi olarak siyaseten dışlanmış bir konuma mahkum oldu ve bu sebeple üç-dört sene öncesinde sahip olduğu "Erdoğan karşıtı blokun popüler aktörü rolü"nü kaybetti. Bu kayıp HDP'yi baraj tehlikesiyle karşı karşıya bırakmakla birlikte en önemli partneri CHP'nin de kendisini ikincil plana itmesi sonucunu doğurdu. Buna rağmen en büyük beklentisi yine CHP'den olan HDP bir ittifak içinde yer alarak baraj sıkıntısını aşmayı hedeflemekte, bu doğrultuda da tabanı üzerinden kendini çekici veya tehditkâr kılmaya çabalamaktadır. Bu noktada HDP'nin en büyük güvencesi ise Erdoğan karşıtı blokun kendi içinde yer alan en ufak aktörlere dahi duyduğu ihtiyaçtır. Erdoğan'a karşı seçim kazanmak adına çeşitli ulusalcı, Kürt milliyetçisi, sosyalist, liberal ve FETÖ'cü kesimlerin bu blok içinde ortaklık kurduğu düşünüldüğünde HDP'nin bu birlikteliğe güvenmek dışında bir çaresi bulunmamaktadır.
[Sabah, 28 Nisan 2018].