Ukrayna savaşı başlayalı yedi ay geçmiş durumda. Ne yazık ki ufukta barışa dair herhangi bir umut yok. Bilindiği üzere, her savaş hem insani hem de ekonomik kayıplara yol açar. Ancak savaşlar devam ettikçe denkleme başka bir faktör daha dahil olur ki bu, kuşkusuz, savaş yorgunluğudur. Geçmişte bu faktör kendini ABD'nin uzun soluklu Afganistan ve Irak savaşlarında göstermiştir. Benzeri durum günümüzde devam eden Ukrayna savaşında da yaşanmakta ve etkisini gün geçtikçe artırmaktadır.
Savaş yorgunluğu yalnızca savaş alanındaki askerler tarafından hissedilmez -ki hiç şüphesiz, bu değişken savaşların seyrini yönlendirebilecek bir etkiye sahiptir. Cephedekiler dışında, kaosun getirdiği yıpratıcı etkiler, savaşa direkt veya dolaylı şekilde dahil olmuş, halklara ve bürokrasilere yayılır ki bu savaşın seyrinde tahmin edilemez sapmalara yol açabilmektedir. Bu anlayış ile yukarıdaki örnekler incelendiğinde, Afganistan ve Irak savaşlarının erken dönemlerinde kamuoyundan üst düzey bir destek sağlanırken, savaş uzadıkça, bu destek gözle görülebilir bir seviyede azalmıştır. Savaş dönemlerinde, kamuoyunda yaşanan bu gibi değişimlerin nedenleri farklı olsa da sonuçları ve eğilimleri hep aynı kalmıştır: ABD'nin bölgeden bir süre sonra birliklerini çekmesi ve geride bir bataklık bırakması.
Görüldüğü kadarıyla, Ukrayna savaşının devam edişi ve doğurduğu zorlu etkiler, geçmiş yedi aylık zaman diliminde, Ukrayna'ya destek olan ülkelerde süratle savaş yorgunluğu oluşturmuş ve kendini halklar ve karar alıcılar arasında göstermeye başlamıştır. Son araştırmalara göre (Pew Research tarafından), Ukrayna'nın Rusya tarafından mağlup edilmesinden endişe duyan Amerikalıların oranı Mart ayında %55 iken, bu oran Eylül ayında %38'e kadar gerilemiştir. Dahası, ABD'nin Ukrayna'ya gerekenden fazla yardım ettiğini düşünenler Mart ayında %7'lik bir orana sahipken, Eylülde %20'e ulaşmıştır. Günümüzde, ABD kamuoyunun %37'si ise Ukrayna'ya yapılan yardımların yeterli düzeyde olduğunu düşünmekte, artırılmasına sıcak bakmamaktadır.
Genel eğilimlerde bir değişim görülmezken, partiler düzleminde, Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında konu hakkında fikri ayrışmalar yaşanmaktadır. Cumhuriyetçilerin %32'lik ve Demokratların %11'lik bölümü, ABD'nin savaş döneminde gerektiğinden fazla yardım sağladığı görüşündedir. Aynı durum, Amerikan Kongresinde de görülebilmektedir. Demokratlar Ukrayna'ya sağlanan askeri ve insani yardımları güçlü bir şekilde desteklerken, birçok Cumhuriyetçi kongre üyesi, yardımların kaynağını dış borçlanmalar ile ilişkilendirmekte ve bu gibi yardımlar sonucu, hali hazırda güç zamanlardan geçen ABD ekonomisinin daha derin yaralar alacağını iddia ederek, bu gibi yardımların ABD'nin milli çıkarlarına ters olduğunu savunmaktadır. Dahası, bazı Cumhuriyetçi kongre üyeleri, Ukrayna'ya sağlanan fonların, günümüzde çekişme içinde oldukları Çin'e karşı gerekli savunma alanlarına yönlendirilmesini desteklemektedir. Son olarak, ABD'de ara seçimler yaklaşmakta ve Cumhuriyetçiler Kongre'de çoğunluğu elde etmeyi öngörmektedir -ki bu Ukrayna'ya sağlanan yardım paketlerinin kapsayıcılığı veya bütçesi için bir dönüm noktası olabilir. Bu olasılığa karşın, yardımlarda küçülmeler görülse bile, en azından yakın gelecekte, ABD'nin Ukrayna'ya sağladığı desteğin tam olarak kesilmeyeceği açıkça belirtilmelidir. Bunun temel nedeni, Rusya'nın ABD ulusal güvenliği için günümüzde de geçerliliğini koruyan tehdit zincirleri oluşturmasıdır ve tartışmasız bir şekilde Ukrayna'ya yönelik askeri yardım paketlerinin en büyük gerekçesi bu olmaya devam edecektir.
ABD'de yaşanan savaş yorgunluğu, aynı şekilde, birçok Avrupa ülkesinde de kendini göstermektedir. Rekor enflasyon, yükselen fiyatlar ve enerji krizi zamanla günlük hayatta belirginleşirken, Avrupa kamuoyu, artık, hükümetlerinin politikalarını sorgulamaktadır. Her ne kadar yaptırımlara karşı kamuoyu desteği hala, oran olarak, yüksek olsa da destek trendi düşüş eğilimindedir. Bu ay, Fransa'da ve Almanya'da yapılan anketlerde (Ifop tarafından), Mart ayında Fransız kamuoyunun %72'si yaptırımları desteklerken, bu oran %67'ye; Almanya'da ise %80'den %66'ya düşmüş durumdadır. Vatandaşların günlük hayatta derinlemesine hissettiği ve Fransa'da devam eden protestolarda kendini gösteren ekonomi temelli gerilim, Avrupalılar ve liderleri üzerinde büyük baskılar oluşturmaya devam edecektir.
Avrupa ve Avrupa'nın savaşa karşı duruşu ele alınırsa, yaptırımlar merkezi bir rol oynamıştır. Bunun dışında, Avrupalı devletler Ukrayna'ya, sınırlı bir düzeyde de olsa, askeri yardımlar sağlamışlardır. Kamuoyunda gözlemlenebilecek destek azalmaları dışında, Avrupa, askeri yardımlar noktasında başka bir problemle karşı karşıyadır. Bu ayın başlarında, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Çoğu (Avrupalı NATO) üye ülkenin askeri stokları bitti diyemem ama yüksek oranda tükenmiş durumdadır, çünkü büyük bir kapasiteyi Ukrayna'ya sağlıyoruz" dedi. Borrell'in açıklamasından da anlaşılacağı gibi, halkında görülen tükenmişliğin yanı sıra, Avrupa artık askeri kapasitesinin sınırları ile de sınanmaktadır.
Sonuç olarak, savaşın erken dönemlerinde Ukrayna için birlik testinden geçebilen Batı, savaşın yedinci ayı sonrasında gerçek sınavı ile yüzleşmek zorundadır. Ekonomi ve enerji odaklı krizler derinleşmeye devam ettikçe ve savaş yorgunluğu arttıkça kamuoyunun ve karar verici mecraların önceliklerinde değişimler gözlemlenecektir. Ukrayna-Rusya savaşının sonucu ise, bu temel değişime bağlı şekillenecektir.
[Sabah, 22 Ekim 2022].