Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, PYD/YPG ile Halkın İradesi Partisi arasında Moskova'da imzalanan anlaşmanın, ABD'nin PKK/PYD üzerindeki kontrolünü kısmen azaltmaya yönelik olduğunu belirterek, "Rusya, YPG'yi ABD güdümünden çekip kendi yanına çekebilirse kendisi açısından son derece işlevsel bir aktör olabileceğini düşünüyor ve destekliyor." dedi.
Terör örgütü PKK/PYD/YPG ve Halkın İradesi Partisi dün Rusya'nın başkent Moskova'da siyasi bir mutabakat imzalamıştı. PYD heyeti, müzakere anlaşmasını imzaladıktan sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir görüşme gerçekleştirmişti.
Dışişleri Bakanlığından Moskova'da gerçekleştirilen görüşmeye ilişkin dün yapılan açıklamada, terör örgütü PKK/YPG güdümündeki sözde “Suriye Demokratik Konseyi” unsurlarından oluşan bir grubun Rusya Federasyonu’na davet edilmesinin ve Rus resmi makamları tarafından üst düzeyde kabul edilmesinin kaygıyla karşılandığı belirtilmişti.
Moskova'da terör örgütü PKK/PYD/YPG ile Halkın İradesi Partisi arasında yapılan anlaşmayı AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, Rusya'nın bu hamlesinin hem PKK/PYD üzerindeki ABD kontrolünün azaltılması hem de Türkiye'nin bölgede geri adım atmasına yönelik olabileceği görüşünü dile getirdi.
"Rusya, YPG'yi kendisi için işlevsel hale getirmek istiyor"
Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, ABD ile Rusya'nın bölgede rekabetçi bir politika izlemesine rağmen Suriye'de YPG'nin öncülüğünde oluşturulacak siyasi bir statü konusunda uzlaşma içinde olduklarını söyledi.Rusya'nın önceki yıllarda düzenlenen Astana zirvesinde taraflara, Suriye anayasa taslağı dağıttığını, taslakta "Kürtlere kültürel özerklik verilmesi" ve "Özerk Kürt Kültürel teşkilatları" kurulması maddelerinin yer aldığını hatırlatan Oytun, "Bu görüşme, Moskova'nın Suriye'de YPG'ye özerklik sağlayacak bir federal yapıyı desteklediğini göstermektedir. Rusya açısından YPG'nin veya federal bölgenin yarattığı sıkıntı şu; YPG çok fazla ABD güdümünde. Dolayısıyla YPG'yi ABD güdümünden çekip kendi yanına alabilirse kendi açısından son derece işlevsel bir aktör olabileceğini düşünüyor ve destekliyor. Dolayısıyla YPG'ye Şam rejimiyle siyasi anlaşma olmadan bir özerklik kazanmasının mümkün olmayacağını söylüyor. Bu nedenle Rusya ara buluculuğunda Şam ve YPG arasında zaman zaman görüşmeler, müzakereler de yürütüldü. Ancak bu müzakereler şu ana kadar başarısızlıkla sonuçlandı." diye konuştu.
ABD'nin askeri korumasına bağımlı durumda olan YPG'nin, Rusya'ya kapılarını kapatmadığını, hatta bölgede başka aktörlerle de iş birliği içinde olduğunu aktaran Orhon şöyle konuştu:
"YPG, Rusya'ya kapılarını kapatmıyor ama ABD korumasından kesinlikle vazgeçmiyor. Ama YPG en nihayetinde ABD'nin bölgeden çekileceğinin farkında. Siyasi çözüm masası kurulduğu zaman Şam ile anlaşma sağlanmadan bir özerklik kazanmasının mümkün olmadığının farkında. Dolayısıyla YPG hem Rusya kanalını hem Şam kanalını hep açık tutuyor. YPG, Suriye'de önemli aktörler arasında ilişkilerini dengede tutmaya çalışarak kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışıyor. Tabii Rusya'nın YPG açısından diğer bir önemi ABD'nin de aynı zamanda Türkiye'ye karşı bir koruma kalkanı olmasını sağlıyor. Yani Türkiye'nin kendisine yönelik olası hamlelerine karşı hep Rusya'nın, ABD'nin hatta zaman zaman Suriye rejiminin koruma kalkanı altına girmeye çalışıyor. Biliyoruz ki Türkiye'nin askeri operasyonları sırasında bu aktörlerin bayraklarını dalgalandırarak TSK'ye karşı bir engelleme içerisine girdiğini de görüyoruz."
Orhon, terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD/YPG ile Halkın İradesi Partisinin Moskova'da bir mutabakat imzalaması ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmesine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Moskova'da imzalanan anlaşmayı Suriye ile ilgili olduğu kadar Türkiye ile Rusya arasında Libya'da, Suriye'de ve Doğu Akdeniz'de hatta genel anlamda bölgede yürütülen rekabetin de bir parçası olarak görmek lazım. Moskova yönetimi, YPG üzerinden Türkiye'ye bir mesaj vermeye çalışıyor olabilir. Bu mesaj, Türkiye'nin bölgede geri adım atmasına neden olacak bir bir hamle değil tam tersine Türkiye'yi, Libya, Suriye ve diğer sahalarda Rusya'ya karşı yürütülen mücadelede daha motive edici bir gelişme olacaktır diye düşünüyorum."
"Rusya PKK/PYD'ye siyasi zemin hazırlamaya çalışıyor"
SETA Araştırmacısı Can Acun ise Barış Pınarı Harekatı'ndan sonra Fırat'ın doğusundaki güç dengelerinin değişmeye başladığını özellikle Suriye ve Rusya'ya ait unsurların, Aynel Arap'tan Rakka'ya hatta Malikiye'ye kadar uzanan bir hatta kontrolü sağlamaya çalıştığını aktardı.Rusya'nın, Suriye'de Malikiye üzerinden Fişhabur'a kadar uzanan bir hattı, ABD'nin ise Irak'ın kuzeyindeki Fişhabur üzerinden Fırat'ın doğusuna kadar olan alanı kontrol altında tuttuğu bilgisini veren Acun, "ABD özellikle kontrol altında tuttuğu bölgelere lojistik destek sağlayarak Rusya'nın hareket alanını zorlaştırmaya çalışıyor. ABD, bölgede daha çok petrol bölgelerine odaklanmış durumda. Bölgede petrol kaynakları üzerindeki kontrolünü sağlamak için askeri üslerini yeniden şekillendirdi. Kuzey hattından Malikiye'ye kadar uzanan bölgelerin kontrolünü devriyelerle sağlamaya çalışıyor. Zaman zaman Rus devriyeleriyle karşılaşmalarında birtakım gerginlikler yaşanıyor. Aynı şekilde ABD güçleri ile rejim unsurları arasında da çatışmalar yaşanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Rusya'nın bölgede ABD ile girdiği rekabette iki hamle yaptığına dikkati çeken Acun şunları kaydetti:
"Rusya, Deyrizor bölgesindeki askeri varlığını artırmaya başladı. Bu bölgede hem DEAŞ'ın son kalan unsurlarını elimine etmek için hem de ABD'nin elinde tuttuğu bölgelere baskı yaparak askeri varlığını artırmaya başladı. Bu önemli bir gelişme. Diğer önemli nokta ise PKK/PYD'ye yeniden siyasi bir zemin üretmeye çalışıyor. Daha önce Rusya'nın telkinleriyle rejim ve PKK'nın Suriye unsurları arasında gelişmeler yaşanıyordu ancak rejimle PKK arasında Rusya'nın telkinlerine rağmen bir anlaşma gerçekleşememişti."
Acun, Moskova'daki söz konusu görüşmeye ilişkin, "Moskova'da yapılan görüşmeden de anladığımız kadarıyla Rusya benzer şekilde bir adım atarak PKK'nın Suriye yapılanmasıyla belli bir zemin üretmek ve ABD'nin bu yapılanma üzerindeki kontrolünü kısmen azaltmak yani örgüt üzerinde kendi nüfuzunu artıracak şekilde hamleler yapıyor. Bu hamlelerin ardından rejim ile PKK arasında yeniden görüşmeler sağlamak adına bir hamle yapabilir fakat ABD bunu engellemeye çalışabilir. Bu bağlamda Fırat'ın doğusunda tüm aktörleri hareketlendirecek yeniden bir oyun kuruluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Son dönemde Fırat'ın doğusunda PKK'ya yönelik Arap aşiretlerinin yeniden harekete geçtiğine, gösteriler yapmaya başladığına dikkati çeken Acun, "Buna karşın hem Rusya hem de ABD bu Arap aşiretlerle angajman kurarak onları kullanmaya çalışıyor." dedi.
[AA, 1 Eylül 2020].