''Ortadoğu'da Yeni Toplumsal Sözleşme Arayışı: Tunus ve Türkiye'' ana temasıyla düzenlenen konferansta; Tunus ve Türkiye’de değişimin dinamikleri, din devlet ilişkileri ve anayasa yapım süreçleri gün boyunca düzenlenen üç oturumda ele alındı. Türkiye ve Tunus'tan çok sayıda akademisyen, düşünür, gazeteci ve STK temsilcisinin davet edildiği konferans, geniş çaplı katılıma sahne oldu.
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Tunus Başbakanı Cibali, Tunus ve Türkiye halkları arasında köklü bağlar olduğunu belirterek, Arap halklarıyla Türkiye halkları arasındaki ilişkileri güçlendirme noktasında önemli katkılarda bulunan SETA Vakfı'nı ve heyetini Tunus'ta ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Cibali, ''Bu alandaki çalışmalarından dolayı SETA'ya teşekkür ediyorum. İkinci ülkeniz Tunus'a hoşgeldiniz'' dedi.
Anayasa yapım sürecinde, din-devlet ilişkileri gibi tartışmalı konuları laik kesimlerle uzlaşarak yazdıklarını söyleyen Cibali, ''Dini özgürlük, ifade özgürlüğü ve yaşam özgürlüğünü herkes kabul ediyorsa sorun kendiliğinden çözülecektir. Devlet herkesin devletidir. Tüm Tunusluların kabul edeceği, çocuklarımıza bırakacağımız bir anayasa istiyoruz. Yeni Arap toplumları için model olmak istiyoruz. Toplumdaki farklılıklar zenginliktir. İnsan haklarına saygı göstermek ve herkesin güvenliğini tesis etmek, ortak amacımız olmalıdır'' ifadelerinde bulundu.
Toplantının açılışında bir konuşma yapan yapan SETA Başkanı Taha Özhan da, geçen yıl Kahire'de startını verdikleri ''Ru'ye Türkiye'' dergisinin ikinci konferansı için Tunus'ta olduklarını belirterek, ''Arap devrimlerinin son durağı olan Suriye'nin komşusu bir ülkeden, devrimin ilk başladığı ülke Tunus'ta olmak bizi mutlu ediyor. Tunus'un devrim sonrası kazanımlarıyla, gitmemekte direnen Esed rejiminin ülkesine kaybettirdiklerini mukayese etmek çok manidar olacaktır'' dedi.
Daha sonra söz alan Insight Turkey Dergisi editörü İhsan Dağı, ''Rouya Turkiyyah | رؤية تركية'' ve ''Insight Turkey'' dergilerinin okurlarıyla, yazarlarıyla ve potansiyel yazarlarıyla buluşmaya büyük önem verdiklerini kaydetti. Dağı, ''Dünyanın ve bölge halklarının gözü, Arap devrimlerinin ateşini yakan Tunus'ta. Türkiye olarak biz yeni bir anayasa yapmakta olan Tunus'un bu alandaki tecrübelerinden yararlanmak istiyoruz'' dedi.
An-Nahda Partisi Genel Başkanı Raşid Gannuşi de konferansın üçüncü oturumunda din ve devlet işlerinin ilişkisi hakkında bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında dinin en büyük amacının özgürlük olduğunu ifade eden Gannuşi, ''Bu yüzden İslami hareket Tunus'ta şeriata dayalı bir anayasa değil, özgürlük istemiştir. Çünkü ülkede tam bir özgürlük ortamı sağlandığı takdirde herkes İslam’ı seçecektir'' ifadesini kullandı. ''Din-Devlet'' ilişkisini ''Vahiy-İçtihad'' ilişkisine benzeten Gannuşi, ''Dini alan naslarla belirlenmiştir. Ancak siyasetin alanı çok geniştir. Siyasi alanda farklı yöntemler uygulanabilir. Din-devlet ilişkileri düşünülürken vahiyle içtihadı birbirinden ayrı tutmamız gerekiyor. Nitekim Sahabe de zaman zaman Hz. Peygamber'in bazı davranışlarının vahiy mi yoksa kişisel içtihat mı olduğunu sorgulamıştır'' yorumunda bulundu..