SETA > Yorum |
ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

ABD Seçimlerinde Sona Gelindi

Amerika'da yapılacak başkanlık seçimleri son yıllarda en fazla negatif kampanya sürecine tanık olduğumuz, en fazla para harcanan ve belki de en yakın yüzdeler ile neticelenecek seçimlerinden biri oldu.

Adaylar ve destekçileri birbirine yapabildiÄŸi kadar bel altı saldırılarda bulunurken geride oldukça kutuplaÅŸmış bir toplum bıraktılar. Ancak bu çekiÅŸmeli görünen seçim, baÅŸkanlık tartışmaları dahil, son yılların en donuk ve sıkıcı kampanya süreçlerinden birini de yaÅŸattı takipçilerine. Öncelikle fazlasıyla uzun seçim süreci -ki bu süreç bir dahaki seçimde hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçiler önseçim yapacağı için daha da uzayabilecek- Amerikan toplumu dahil bütün takipçilerine artık kabak tadı verdi. Bunun yanında Amerika'daki 40 eyalet ve onlarla birlikte bütün dünya Amerika'daki seçim sisteminin seçimin kaderini hapsettiÄŸi 10 eyaletteki yarışı izledi altı ay boyunca. Adaylar bu 10 eyalet dışında kampanyalarına bağış toplamak için yaptıkları istisnai geziler dışında hiçbir eyaleti ziyaret etmediler. Bunun sonucu olarak Ohio'daki otomobil endüstrisinin kurtulup kurtulmadığı konusunda yaratılan polemik önce Amerika'nın, sonra da dünyanın en önemli meselesiymiÅŸ gibi tartışıldı. Sistemin yarattığı boÄŸuculuk yanında adayların teknokratik ve akademik görünümü ve üslubu da seçimleri bazen oldukça tekdüze kıldı. Küçük bir kız çocuÄŸunun “bıktım bu Barack Obama ile Mitt Romney”den diyerek aÄŸladığı video belki de bunun için Amerika'nın en çok hit ve yorum alan videolarından biri haline geldi.

DÜNYAYA SIRTINI DÖNEN BAÅžKAN ADAYLARI

Altı ay süren yarışın –ki Cumhuriyetçi Parti önseçimleri ile birlikte süre bir seneyi aşıyor- büyük bir kısmında dış politika ve uluslararası iliÅŸkiler konuları gündeme gelmedi. Ä°ki aday neredeyse Libya olaylarına kadar sanki sözbirliÄŸi etmiÅŸçesine dünyayı bir yana bırakıp iç politika ve ekonomi meselelerine yöneldi. Afganistan'da halen aktif savaÅŸ halinde olan, Irak'ta büyük bir istikrarsızlık bırakarak bölgeden çekilen, Arap Baharı konusunda pozisyon almakta zorlanan Amerika'da iki kampanya bu meselelere fazla girmeden altı ay geçirdi. Dahası belki de son yirmi senedir dış politika kampanyalarında gündemin ana maddelerinden birini oluÅŸturan Çin'in yükseliÅŸi koca 90 dakikalık dış politika tartışmasında adaylar arasında beÅŸ dakika ya konuÅŸuldu ya da konuÅŸulmadı. Dünyaya olan bu ilgisizlikten Avrupa da nasibini aldı. KronikleÅŸmesi halinde Amerika'yı da ciddi bir ÅŸekilde etkileyebilecek Avrupa'daki ekonomik kriz ve bunalım da kimsenin gündeminde yoktu. Latin Amerika konusu Chavez seçim yarışındayken, Afrika da Libya'da Amerikan büyükelçisi öldürüldüÄŸünde konuÅŸuldu sadece. Orta Asya'dan sadece Cumhuriyetçi aday adaylarından Herman Cain'in “Özbekistan'ın devlet baÅŸkanı kim niye öÄŸreneyim, baÅŸka iÅŸim gücüm mü yok” mealindeki sözleri sonrası kısa bir ÅŸekilde bahsedildi.

Kısacası dünya Amerikan seçimlerini izlerken iki baÅŸkan adayı dünyaya sırtını dönerek bir kampanya yürüttü. Ä°ki parti kongrelerinde Amerika'nın dünyaya liderlik yapmaya devam edeceÄŸi mesajını verirken ortaya çıkan dış politika tablosu pek de o yönde deÄŸildi. Obama kampanyası için ulusal güvenlik ve dış politika konuÅŸmasını yapan John Kerry, Obama'nın Bin Ladin'i ortadan kaldırdığına odaklı bir konuÅŸma yaparken Romney kampanyası ise dış politika seferberliÄŸini Amerika'nın Ä°srail'e daha fazla destek vermesi ve sahip çıkması ve Rusya'ya karşı daha omurgalı olunması söylemine dayandırdı. Bunun haricinde ne Obama ne de Romney büyük bir diplomatik seferberlik ile baÅŸlatılan Asya-Pasifik açılımı veya Suriye'de yaÅŸanan katliamları nasıl engelleyecekleri konusunda pek bir ÅŸey söylemedi.

Bu durum bazılarınca, Cumhuriyetçi Parti'nin uzun zaman sonra ilk kez dış politika ve ulusal güvenlik alanlarında tecrübesi ve birikimi olmayan iki kiÅŸiyi bu pozisyonlar için seçmesinin sonucu olarak deÄŸerlendirilirken, baÅŸkaları Obama'nın bu konudaki üstünlüÄŸünün dış politika konusuna fazla girilmemesinin sebebi olduÄŸunu iddia etti. DiÄŸer bir grup da yaÅŸanan ekonomik sorunların böyle bir tabloyu ortayı çıkardığı üzerinde durdu. Mortgage krizinin patlamasının hemen sonrasında yapılan 2008 seçimlerinde dahi John McCain ile o zamana kadar dış politika konusunda hiç tecrübesi olmayan Obama, Amerika'nın dünyadaki imajının nasıl yükseltilmesi konusunda hararetli bir tartışmaya girerken bu seçimlerde uluslararası iliÅŸkilerde sanki mesele yokmuÅŸ gibi davranıldı. Dış politika konusunda adayların sergilediÄŸi bu sessizlik/kararsızlık ortaya seçimler sonrası için de çok bilinmeyenli bir tablo çıkardı. Bu tablo Türkiye-Amerika iliÅŸkilerinin seçimden sonra alacağı ÅŸekil konusunda tartışmayı da oldukça zorlaÅŸtırdı. Ancak ikili iliÅŸkileri önümüzdeki dönemde bekleyen bazı sınavları görmek mümkün.

ABD-TÜRKÄ°YE Ä°LÄ°ÅžKÄ°LERÄ°

Seçimleri kim kazanırsa kazansın iki ülke arasında önümüzdeki dört sene içinde gündemi oluÅŸturacak bazı meseleler bulunuyor. Bunların başında özellikle Türkiye'nin bölgesinde meydana getirdiÄŸi etki sebebiyle Suriye meselesi geliyor. Seçimler sonrasında Amerika'nın bölgedeki gidiÅŸat konusunda seçim döneminde gösterdiÄŸi kararsızlığı sergilemeye devam etmesi sadece Türkiye ile deÄŸil bölgeyle de iliÅŸkilerini gerebilir. Libya meselesinin Amerika'nın Suriye baÅŸta olmak üzere bu bölgedeki politikasını ne ÅŸekilde etkileyeceÄŸi sorusu hâlâ seçim sıcaklığında cevap bulabilmiÅŸ bir soru deÄŸil. Bu sorunun cevabı Amerika'nın bölgede politikalarında hangi eksende devam ettirmek istediÄŸi konusunda da bazı ipuçları verecek ve dolayısıyla Türkiye ile iliÅŸkilerde de önemli yansımalar yaratacak. Suriye krizi dışında ikili iliÅŸkileri bekleyen baÅŸka bir test de 1915 olaylarının yüzüncü yıldönümü olacak 2015 yılında yaÅŸanacak. Bu yıl içinde özellikle Kongre merkezli yasa tasarıları ve Beyaz Saray'ın bu sorun karşısında alacağı tutum ikili iliÅŸkilerde önemli bir gündem maddesi geline gelecek. Obama veya Romney yönetimi meseleye karşı ÅŸimdiye kadar Amerika yönetimlerinin sergilediÄŸi tutumu sergilemeye devam etse dahi meselenin Amerikan kamuoyu ve Kongresi'nde ele alınış tarzı Türkiye kamuoyunda oldukça tepki toplayacak. Özellikle John Kerry'nin seçimleri Obama'nın kazanması durumunda ikinci dönem Obama yönetiminde görev alması, Senato'daki Uluslararası Ä°liÅŸkiler Komitesi'nin başına gelmesi beklenen Robert Menendez gibi isimlerin yeni bir yasa tasarısı ile Obama yönetimine baskı yapması bu sorunu daha da ciddileÅŸtirebilir. Ä°kili iliÅŸkilerin son iki yılda seyrettiÄŸi olumlu düzeyde devam edebilmesi bu olası krizlere önceden hazırlanılmasına baÄŸlı. Adına “model ortaklık” denen iÅŸbirliÄŸinin ne kadar güçlü ve anlamlı olduÄŸu bu sınavlardan sonra daha fazla netlik kazanacak.

Zaman, 7 Kasım 2012