Hepiniz gördünüz. Amerikan Dışişleri Bakanı Lübnan'da ne hallere düştü. Bir bardak su bile vermemişler adama. Salonda tek başına bekletmişler. Çok zaman sonra Lübnan Dışişleri Bakanı gelmiş. Tillerson ayağa kalkmış. Selamlaşmışlar. Şaka bir yana. Ama o görüntü çok tuhaf bir şekilde Amerika'nın geldiği noktayı sembolize ediyor. Tabii ki Amerika hâlâ çok güçlü bir aktör. Tabii ki o odada olan şeylerin başka izahları vardır. Ama resim sembolik olarak Amerika'nın nasıl bir itibar kaybına uğradığına işaret etti. Ortadoğu'da Amerika her gün daha az dikkate alınır bir ülke haline geldi. Özellikle Suriye söz konusunda olduğunda bugün Rusya çok daha etkili bir aktör olarak görünüyor. İran, Suriye'nin tüm güney ve batı sınırlarına yerleşmiş halde. Irak'ta olup bitenlere değinmiyorum bile. Amerika resmen alakasız bir aktör haline dönüşüyor. Ama Amerika'yı bu noktaya kimse zorla getirmedi. Bir plan sonucu bile isteye bu noktaya doğru ilerledi. Şimdi de merkezi çekim kuvvetine doğru savruluyor. Ne yapacağını ve bu çekime karşı direnip direnmemesi gerektiğini bile bilmiyor. Her kurumdan her bürokrattan başka bir ses çıkıyor. Herkes görüntüyü kurtarmaya çalışıyor. Ama Amerika'nın ne yöne gittiğinin kimse farkında değil. Girdaba doğru sürüklendiklerini bile anladıklarından şüpheliyim. Kendi içlerinde kendi işleriyle o kadar meşgul ki, dış dünyaya dönüp baktıkları yok. Pek anlamaya çalıştıkları da yok. Savunma Bakanı Mattis Türk Savunma Bakanı Canikli'yle yaptığı görüşmede "PYD'yi PKK'ya karşı kullanalım" demiş. Kafa bu. Mantık bu. Belki PKK ile PYD'nin aynı halt olduğunu biliyor ama hâlâ Türkiye'yi bu gibi laflarla aldatabileceğini düşünecek kadar sığ. Türkiye'nin nereye geldiğine baktığı ettiği yok. Türkiye'de neler tartışıldığını takip bile etmiyor muhtemelen. Bu tür bir lafın daha da öfke doğuracağına dair kanaati bile yok. İşini yaptığını sanıyor. Böylece Türkiye'yi yatıştırabileceğini düşünüyor. Bakın şu Amerika'nın düştüğü hallere. Kimse kabullenemiyor. Koca bir imparatorluğun böylesi beceriksiz ve plansız olduğunu hayal etmek çok güç geliyor. Ama durum bu. Tarih boyunca Amerikalılar hep böylesi pahalı hatalar yapma lüksüne sahip olmuştur. Soğuk Savaş'ta bile kendi dertlerine gömülmenin ve dünyayı yanlış okumanın bir yolunu bulmuşlardır. Aynı hataları tekrar tekrar yaptılar. Vietnam'dan Bağdat'a, Afganistan'dan Suriye'ye aynı umursamazlık, aynı aymazlık, aynı şımarıklık. Dünyanın öbür ucunda güvende olduğundan, dünya yıkılsa umrunda olmaz. Sonra da pire için yorgan yakar. 2003 Irak Savaşı'nda pire için yorgan yakarken, Suriye'de kimyasal silahı bile önemsemediler. Sonuç olarak Suriye'yi Ruslara teslim ettiler. Bugün Türkiye Rusya'yla görüşüyor Suriye işlerini. Yarın İsrail bile Ruslarla görüşecek. Amerika dünyayı umursamadıkça kimse Amerika'yı umursamak zorunda değil. Lübnan bile takmaz Amerika'yı. Su bile vermez.
[Takvim, 17 Şubat 2018]Amerika'nın Düştüğü Haller
Amerika dünyayı umursamadıkça kimse Amerika'yı umursamak zorunda değil. Lübnan bile takmaz Amerika'yı. Su bile vermez.
Paylaş
Etiketler »
İlgili Yazılar