Türkiye Yüzyılı başlıyor. Kendi deyimiyle, Türkiye için hayallerini gerçekleştirmek için son kez oy isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar seçilmesinin önünde bir engel görünmüyor. Bu da bugün Türkiye’nin ticari ve politik rakiplerini kara kara düşündürüyor.
Dünya ise 2022’ten kalma Rusya-Ukrayna Savaşı ve enflasyonist süreç ile mücadeleye devam ederken; 2023’te de Çin’deki kapanmalarla bağlantılı yavaşlama, parasal sıkılaşma adımları ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle yeni bir resesyon endişesi yaşıyor. Bu kış veya önümüzdeki kış Avrupa’nın karanlıkta ve soğukta kalma ihtimali yüksek.
2023’te en fazla merak edilenler ise;
Çin de Tayvan’ı işgal eder mi?
Çin’deki büyüme toparlanabilir mi?
Ukrayna’da barış olur mu?
Asya’dan sonra Afrika’da da yeni finansal krizler olabilir mi?
Türkiye’de enflasyon tekrar yüzde 20’lere gerileyebilir mi?
Küresel Görünüm
Küresel ekonominin motoru Çin ekonomisi zayıflıyor. 2022’de büyümenin yüzde 3’lere gerilemesi bekleniyor. 2023’te de yavaşlamanın devam edebileceği konuşuluyor. Bu durum şüphesiz dünya için iyi bir haber değil. Dahası tedarik zinciri ile ilgili sorunlar ve çip krizi de devam ediyor.
IMF gibi uluslararası kuruluşlar da yeni bir küresel resesyon bekliyor. Küresel ekonominin 3’te 1’inde resesyon beklentileri güçlü. Batı’da konut fiyatlarının patlak vermesi de konuşulmaya başlandı. Örneğin, Çin’deki Kovid-19 politikaları, dış talebin zayıflaması (ki bu yüzden iç-talebe yöneldiler) ekonomiyi zorluyor.
ABD enflasyonist süreç ile mücadele ve parasal sıkılaştırma adımları nedeniyle riskte. Avrupa, temelde Ukrayna’daki savaş ve enerji arzı nedeniyle resesyona girebilir. AB’nin yarısı resesyon riskinde. Nitekim, örneğin ABD ve Avrupa’da PMI verileri de 50’lerin altında.
Artan borçlar ve maliyet sorunları Mısır dahil Afrika’nın geneline yayılıyor. Asya’dan sonra Afrika’da da yeni bir ilk günah krizi (Yabancı para cinsinden borçlanma gereği şeklinde tanımlanan ilk günah, kısa vadede göz boyama, siyasi motivasyonlar veya kısa vadeli diğer avantajlar düşünülerek; orta ve uzun vadeli yüksek kur ve faiz gibi riskleri üstlenmek olarak açıklanabilir.) dalgası bekleniyor. Güçlü dolar, ABD ve Avrupa’daki yüksek faizler, bu ekonomilerin borçlarının sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor.
Batı’daki daraltıcı politikalar, faizleri artırarak ekonomileri soğutma ve enflasyonu kontrol altına alma çabaları da büyük oranda başarısız oldu. Pandemi döneminde başlayan trilyonlarca dolarlık mali genişlemenin de sonlanması ve sıkılaşmaya geçilmesi; reel sektörü ve istihdam piyasalarını ciddi anlamda zorlar. Türkiye’de ise böyle bir ihtimal görünmüyor.
Bretton-Woods Çöker mi?
Rusya’nın eski Devlet Başkanı Medvedev, 2023’e yönelik beklentileri arasına şu üç unsuru da eklemişti: 1970’lerden sonra önemli dönüşümünler geçiren ancak hala II. Dünya Savaşı sonrasından kalma ABD, AB ve Japonya merkezli Bretton Woods sistemi, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar çökecek, dijital paralar, dolar ve avro gibi para birimlerinin küresel rezerv para rollerinin yerini alacak, finansal para, onunla birlikte de finansal aktivite ve hisse piyasaları ABD ve Avrupa yerine Asya’ya kayacak.
Bretton-Woods hemen çöker mi bilinmez, ancak Türkiye yeni bir merkeze dönüşüyor. Bundan şüphe yok. Türkiye, adım adım yeni bir enerji merkezi olma yolunda. Bir yandan, Rusya ve Azerbaycan gibi ülkelerden gelen enerji, Türkiye’nin ihtiyaçları için kullanılıp; fazlası ihraç ediliyor. Diğer yandan da Türkiye, Mavi Vatan’da enerji arayışları, nükleer santral ve yenilenebilir kaynaklar ile enerjide dışa bağımlılığını hızla azaltıyor.
Türkiye, aynı zamanda bir lojistik merkeze de dönüşme yolunda. Avrupa gibi dev bir pazara yakınlık, Asya-Afrika ve Avrupa’nın kesişim noktasındaki kritik konum önemli bir avantaj sağlamaktadır. Orta Koridor’un giderek artan önemi ve Kuşak-Yol Girişimi de bu değeri güçlendiriyor, pekiştiriyor.
Türkiye, benzer kategoride lanse edildiği birçok gelişmekte olan ülkenin aksine çok güçlü, rekabetçi ekonomisi ve devasa boyutta ihracat potansiyeli ile yeni dönemin yıldızı olabilir. Özellikle de Çin’in konumunun gittikçe zayıfladığı yeni dönemde, Türkiye’nin önemi çok daha fazla artacaktır.
Krizleri Fırsata Çeviren Türkiye
Türkiye’nin geleceği parlak! Ancak, enflasyonist beklentilerin tekrar tetiklenmemesi önemlidir. Yüksek enflasyon beklentileri denkleme eklendiği taktirde, geri dönüş çok zordur. Kurdaki istikrar, azalan dolarizasyon, baz etkisi ile gerileyen enflasyon ve güçlenen finansal istikrar ortamından iyi faydalanılmalıdır.
Dış şoklara karşı dayanıklılık artırılmalı. Bunun için de endüstriyel dönüşüm ile Türkiye’nin rekabet avantajı artırılmalıdır. İhracatın katma değerini artırmaya devam etmek gerekiyor. Finansal piyasaların derinleştirilmesi önemli ve öncelikli ihtiyaçlardan biridir. Kredi büyümesi ve bunun patlak vermesi sarmalından ekonominin kurtulması gerekiyor.
Türkiye, yeni markalar oluşturarak, katma değerini artırarak, söz sahibi bir ülke konumunu güçlendirerek krizi fırsata dönüştürüyor. Artık, adım adım, kendi özgün politikalarını belirleyen; kimseyi taklit etmek zorunda kalmayan ve kimseye yaranmak zorunda olmayan bir Türkiye gerçeği oluşuyor.
Ekonomik Bağımsızlık
1923’te İzmir’deki ilk Türkiye İktisat Kongresi’nde en fazla üzerinde durulan konulardan biri de ekonomik bağımsızlık idi. Lozan’da da dönemin Ankara Hükümeti’nin en fazla üzerinde durduğu ve ödün vermek istemediği temel konulardan biri de bu ekonomik bağımsızlık konusu idi. Osmanlı döneminden kalan tüm kapitülasyonlar ve ekonomik imtiyazlar reddediliyordu.
100 yıl sonra 17 Şubat 2023’te VI. İzmir İktisat Kongresi düzenlenecek. Bu kongrede de 29 Ekim 2023’te başlayacak Türkiye Yüzyılı için yol haritası belirlenmesi hedefleniyor. Milli Teknoloji Hamlesi ile birlikte bu kongre gibi girişimler, Türkiye Yüzyılı vizyonunun anlam kazanmasını sağlayacak.
Enerji başta olmak üzere, birçok konuda atılan adımlarla bu süreç daha çok anlam kazanacak. 2022’de Rusya-Ukrayna arasındaki tahıl ve barış görüşmelerine aracı olan Türkiye; 2023’te de yeni bir barış süreci için en rasyonel arabulucu konumunda. Türkiye’nin marka değeri, pazarlık gücü, ekonomik ve politik ağırlığı ve merkezi konumu güçlenmeye devam ediyor.
[Yeni Åžafak, 9 Ocak 2023].