"SessizliÄŸe boÄŸulmuÅŸ akademikler, bu sizin için yapılan son çaÄŸrıdır..." Yine bir isyan, yine bir baÅŸkaldırı çaÄŸrısı var karşımızda. Åžu, baÅŸkaldırı romantizminden kurtulamadık gitti. Hemen her yerde karşımıza çıkıyor. Moda tabirle, bunlar hep Gezi...
"Gezi'de baÅŸardık, yine baÅŸarabiliriz..." zehabı. Affedersiniz ama Gezi'de neyi baÅŸardınız? Gezi'den ne kaldı elinizde? Hangi siyasal baÅŸarıyı elde ettiniz? Ä°ki hafta yaÅŸamı felç ettiniz. O sürede herkes kendi devrim hayalini gerçekleÅŸtirdiÄŸini düÅŸündü. Oysa sadece sessiz kitleler nazarında afiÅŸe oldunuz.
Makul çoÄŸunluk sizi tanıdı. Vandallarla nasıl iÅŸbirliÄŸi yaptığınız görüldü. Åžiddet karşıtı söylemlerinizin ne kadar sahte olduÄŸu ortaya çıktı.
Popülist Kemalizme yeniden nefes verdiniz. Siyasal alanı daralttınız. Ekonomiye zarar verdiniz. Ülkenin itibarını sarstınız. Tamam, bunları yaptınız da, gerçekten neyi baÅŸardınız? Elinizde kala kala bir "Gezi nostaljisi", bir de "baÅŸkaldırı romantizmi" kaldı.
Åžimdi de isyana durması istenenler üniversite hocaları. "Rektörlük seçimlerinde oyunu kime attığını yazamayan, kimi desteklediÄŸini dillendiremeyen Türkiye tipi akademisyenler..." Artık yeter demeleri isteniyor onlardan. "Artık kendi kariyerlerini bir yana bırakıp üniversitelerin geleceÄŸini düÅŸünmek zorunda" oldukları hatırlatılıyor.
Mevzu, Ä°stanbul Üniversitesi seçimleri. Medyadaki kutsal ittifak üniversitedeki Rektörlük seçimleriyle çok ilgili. Ä°lgili çünkü seçimlerde "sosyal demokratların adayı birinci gelmiÅŸ..." GelmiÅŸ gelmesine de hemen hepsi CumhurbaÅŸkanı'nın bu adayı atamayacağı görüÅŸünde... Ve bunun bir "siyasal muhalefet fırsatı" yaratacağını düÅŸünüyorlar...
Sureti haktan görünenler ise, "CumhurbaÅŸkanı önemli bir testten geçiyor" diye güya uyarıda bulunuyor. DiÄŸer yandan "en çok oy alan rektör adayı"nın CumhurbaÅŸkanına yaptığı çaÄŸrı haberleÅŸtiriliyor. "ÖÄŸretim üyelerinin öne çıkardığı kiÅŸinin deÄŸil de baÅŸka bir kiÅŸinin rektör olarak atanmasının açıklanamaz" olduÄŸunu belirten "sosyal demokrat rektör adayı" CumhurbaÅŸkanına soruyor: "Atarsanız bunu nasıl açıklarsınız?"
Buradan da bir ÅŸey çıkmaz arkadaÅŸlar. Üzgünüm diyeceÄŸim ama deÄŸilim. Yani buradan elde edebileceÄŸiniz bir "siyasal pragma" yok. CumhurbaÅŸkanının kimi atayacağını elbette bilemem. Tamamen kendi takdiridir. Üniversitedeki sıralama doÄŸrudan CumhurbaÅŸkanı'nın önüne de gitmeyecek. Sıralama 21 kiÅŸilik YÖK Genel Kurulu tarafından yapılacak. Ardından CumhurbaÅŸkanı 3 kiÅŸi içinden birini atayacak.
Üniversitelerdeki seçim sonuçları üzerinden demokrasi edebiyatı yapmak gülünç. Cari sistemi beÄŸenmeyebilirsiniz. Bu durumda sistem deÄŸiÅŸikliÄŸi için çaba sarf edersiniz. Ki, edilmeli de. Ama yükseköÄŸretim meselesi üzerine düÅŸünenlerin bunu yapması gerekir, üniversiteleri siyasal kalkışmaların yakıtı olarak görenlerin deÄŸil.
Mevcut sistem içinde, üniversitelere rektör seçilmez, rektör atanır. Yani seçim bir anlamda fikir verir, bir temayül yoklamasıdır. Ve bana göre bu temayül yoklaması da son derece anti-demokratiktir. ÖÄŸretim elemanlarının tümü deÄŸil, sadece öÄŸretim üyeleri (yani yardımcı doçent, doçent ve profesörler) oy kullanır. Üniversitenin yükünü sırtlanan araÅŸtırma görevlileri, öÄŸretim görevlileri vs. oy kullanmaz. ÖÄŸrencilere fikri sorulmaz vs. EÄŸer üniversite yönetimi ve demokrasi tartışması yapılacaksa buradan baÅŸlamak gerekir.
Ä°kincisi üniversiteleri kim finanse ediyorsa, yönetiminde onun söz sahibi olması doÄŸaldır. Kamu otoritesinin, kamu kaynağı kullanan bir üniversiteye rektör ataması kadar normal bir ÅŸey olamaz. Aksi istisnadır.
Üniversitedeki sınırlı temayül yoklaması üzerinden, akademisyenlere isyan çaÄŸrısı yapanlar, demokrat pozu kesenler biraz zaman ayırıp dünyadaki yükseköÄŸretim üst yönetimi örneklerine baksınlar. Üniversite üst yönetiminde "meslektaÅŸ yönetimi paradigması"nın eskidiÄŸini göreceklerdir.
Bu tartışmalar da gösteriyor ki Türkiye'nin evleviyetle "vatandaÅŸ yönetimi paradigması"na uygun, kriterleri daha net yazılmış bir yeni yükseköÄŸretim sistemine ihtiyacı var.
[Sabah, 16 Mart 2015]