Sureti haktan görünen bir taife var. Kendilerini siyasetin üstünde konumlayan, güya herkese mesafeli görünen bir grup. Ä°deolojiler üstü, pek bir bilimsel kesim. Kendisini "hakikat bayisi" diye pazarlayan eÅŸhas.
Tevazuyu bir kalkan olarak kullanmakta üstlerine yok. Bazısının mütevazı görünmek gibi bir derdi de yok. Öyle de olsa böyle de olsa, müstaÄŸnilikleri mütemmim cüzleri. Siyasi analiz niyetine tek yaptıkları felaket tellallığı.
Barış konuÅŸulurken de, savaÅŸ konuÅŸulurken de, tek parti iktidarı ihtimali gündeme geldiÄŸinde de, koalisyon ihtimali tartışılırken de, Suriye'de Esed'in gittiÄŸi senaryoda da, kaldığı senaryoda da hep "iÅŸler kötüye gidiyor" modu. Yaptıkları analizler "Türkiye bir yangın yerine döndü" kıvamında.
***
Birkaç ay önce bu taifeden biri ile tartışmıştık. Ä°ddiası ÅŸuydu: "AKePe geçmiÅŸte kendisine yapılanların aynısını ÅŸimdi HDP'ye yapıyor. GeçmiÅŸte, Refah Partili siyasetçilerin yaptığı konuÅŸmalar bir 'öcü yaratmak' için servis edilirdi, ÅŸimdi HDP'lilerin yaptığı konuÅŸmalar servis ediliyor." Dün Sırrı Süreyya Önder'in birkaç yıl önce yaptığı bir konuÅŸmanın videosu sosyal medyaya düÅŸünce bu tartışmayı hatırladım.
***
Önder'in konuÅŸması 2011 tarihli. Yer Gazi Cemevi. Devletin kolluk kuvvetleri ile girdiÄŸi bir çatışmada öldürülen bir PKK'lının, CoÅŸkun DoÄŸan'ın 40'ında konuÅŸuyor Önder. "Bütün dünya devrimci halklarının mücadelesi"nden bahsediyor. Devletin kolluk kuvvetine silah sıkan, ölmezse bir polisin yahut bir askerin ölümüne neden olacak olan bir PKK'lı için "ÅŸehit" ibaresini kullanıyor. Onun "anısını yaÅŸatmak"tan bahsediyor. Ve son olarak "böyle bir ölüm hepimize nasip olsun" temennisinde bulunuyor.
Bu sözler 2011'de söylenip de bugün nedamet getirilen ifadeler deÄŸil. HDP içindeki marjinal bir görüÅŸün yansıması hiç deÄŸil.
***
1990'lı yıllarda Refah Partili siyasetçilere reva görülen muamele ile bugün HDP'li siyasetçilere saÄŸlanan konforun kıyası kabil deÄŸil. Gelin görün ki bu zırvaya da birilerinin "bu zırvadır" demesi gerekiyor.
Refah Partili siyasetçilerin hiçbir zaman silahlı bir örgütle iliÅŸkileri olmadı. Türkiye devletine karşı silahlı mücadele yürüten bir terör örgütüne "özgürlük hareketi" muamelesi de yapmadılar. Toplumsal varlıkları hiçe sayılan, siyasi görüÅŸleri baskılanan ve dini deÄŸerleri aÅŸağılanan kesimleri temsil ettikleri iddiasıyla siyaset sahnesinde varoldular. Elhak doÄŸrudur, kimlik merkezli bir siyaset yürüttüler.
Ve evet, Refah Partili siyasetçiler Türkiye için ezber bozan, radikal, sıradışı, çarpıcı, sistemin kodlarına yabancı yığınla laf ettiler. Fakat ellerinde "ifade"den, "söylem"den ve yasal "siyasi teÅŸkilat"lardan baÅŸka hiçbir ÅŸey yoktu.
Ayrıca Refah Partisinin önde gelen siyasi figürlerinin milletvekili olmadan önce yaptıkları konuÅŸmalar, "gizli kamera kayıtları" gibi yansıtılarak ana akım medyada servis ediliyordu. Medyada baÅŸlayan linç siyaset alanına taşındı; sonrasında ise bir askeri darbe geldi.
HDP bugün PKK'nın "yancısı" konumunda. Onun sırtından geçiniyor. PKK neye ihtiyaç duyuyorsa HDP o forma bürünüyor. Söylemlerini de eylemlerini de ona göre ayarlıyor. Dolayısıyla, HDP'li siyasetçilerin sosyal medyaya düÅŸen beyanları da buna uygun beyanlar olarak karşımıza çıkıyor. Buna raÄŸmen de kimse çıkıp HDP kapatılmalı, kapısına kilit vurulmalı demiyor.
***
Åžu sureti haktan görünen taifenin yaptığı da HDP'ye yancı olmak. Daha önce Gezi'ye, daha sonra Paralel yapıya oldukları gibi. Ne diyelim, hayaller Edward Said'in "entelektüel"i, hayatlar Ahmet Kaya'nın "entel maganda"sı!
[Sabah, 31 AÄŸustos 2015]